Oturup ne yapsam ne yapsam diye düşünürken aklıma tamamıyla uyduruk bir reçete yapmak geldi! Harikayım değil mi? :)) Öncelikle geçen gün fırından aldığım Kedidillerini bir kenara koydum. KediDili bir çeşit bisküvidir sevgili okuyucularım. Herkes bilecek diye bir kural yok. Bilmeyenlere açıklama yapalım. Aynı zamanda Savoyer Biskuvi olarakta biliniyor kendisi. Genelde yurdum insanı eskiden anam babam usülü kek ile Tiramisu yaparken, televizyondaki programlar sayesinde KediDili konseptine alıştı diyebilirim. Geleneksel italyan tarzında olan Tiramisuda bu biskuvi kullanılıyor. Pek hoş oluyor açıkçası. :) Gelelim benim uyduruk reçetemeeeee.. KediDili kullandım fakat öyle marketlerde satılan, şimdilerde yeni çıkan, üstünde şekercikler olanı değil. Has be has KediDili! Borcamı aldım önüme ve sıra sıra dizdim yavrucakları. Ocakta da 1 lt sütü kaynattım. 2 su bardağı kadar şeker ve 3,5 kahve fincanı un koydum içine. Muhallebi kıvamına gelene kadar da pişirdim. Üstü böyle baloncuk baloncuk oluyor. Bu hale gelince ocaktan aldım ve içine bir çay kaşığı Toz Vanilya koydum. "Şekerli Vanilin" asla kullanmıyorum, haberiniz olsun sevgili okuyucularım. İçinde yok denecek kadar az vanilya var çünkü. Ya çubuk vanilya, ki her zaman tercihim bu olur ama çok pahalı, ya da toz vanilya. Vanilyayı koyduktan sonra el mikseriyle iyice karıştırdım. Mikser ses çıkartıp dönerken 3 yumurta ekledim ve bir güzel çırptım. Biraz soğuyunca Borcama sıra sıra dizdiğim KediDillerinin üstüne döktüm. Sonra, bir sıra daha KediDili koydum. Kalan muhallebiye 5 çorba kaşığı kadar Kakao koydum. İkinci sıra KediDillerinin üstüne de çikolata kıvamındaki muhallebiyi döktüm. Üstüne de bolca ama bolcaaaaaa HindistanCevizi. Ohhhhh be kardeşimmmm! Yeme de yanında yat!!! :) Buzdolabında biraz bekledi. Ben bekledim mi? Yooookkkkk! :) İyice ılınınca hemen höpürdettim. Yammyyyyy!! Sonuç mu? Offffffffff... Mutlaka denemelisiniz!! Aslında bu reçeteyi Krem Şanti ve Ertilmiş Çikolata ile de yapabilirsiniz. İnsanın canı çeker mi yaaa? Evet! Çekti!! :)
Bon Appetit!
Un etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Un etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bol "Cheddar"lı Ekmek Kokusu
Ayyy.. Nasıl canım çekti bak! Ekmek mi yapsam acaba şimdi? Offfffff... Rejimdeydim di mi ya?!..
Bon Appetit! :)
Dünyada iyi olan hiçbir şey, tutkusuz başarılmamıştır
Geçen gün, bir süre sonra sizinle nasıl yapıldığını çok eğlenceli bir şekilde anlatacağım, İngiliz Somun Ekmeği yaptım. Biraz sabredin sadece. Aslında klasik somun ekmeği kendisi. İçerisinde, Un, Su, Yaş Maya ve Tuz bulunuyor. Özelliği bir tek dışında Haş Haş bulunması! Çok klasik! Geleneksel şeyleri seviyorum ne yapayım! :) Tabi ben kuru kuru yapmadım kendisini! İçine Kuru domates ve Çecil Peyniri koydum. Biraz değişiklikte fayda var ne de olsa değil mi sevgili okuyucularım?! :)) Güzelce yoğurdum. Annem beni seyrederken hamuru yoğuruşumun bile inanılmaz değiştiğini söyledi. Ehhh.. Olmasa ayıp olurdu değil mi? :) Ertesi gün okul olmasına rağmen gecenin 00:30'unda hala ekmeğiyle uğraşan bir tip olduğum için geç yatmakta bana koymuyor. Yeter ki, ben birşeyler üreteyim! Unutmayın, Georg Wilhelm Hegel amca demiş ki, "Dünyada iyi olan hiçbir şey, tutkusuz başarılmamıştır."
Bunu bir düşünün derim..
Bon Appetit!
Ama Daha Paskalya Gelmedi ki?!
Kararlıyım bu Paskalya çok güzel geçecek! Çöreklerim ve rengarenk yumurtalarımla etrafı donatacağım! Ayyy.. Şimdiden heyecanlandım bak! :)
Bon Appetit!
No Parle Italiano, si?!
Bütün gün okulda bir sürü cici yapıp, yorgunluğa kendini teslim ettikten sonra insanda pek zeval kalmıyor sevgili okuyucularım. Yine de ben geçenlerde uyku düzensizliğini bir kenara bırakıp Foccacia yapmaya karar verdim. Mezzaluna ve Kitchenette yemek öncesi önünüze sunulan o minik italyan ekmekçikleri var ya, işte bu hanım kızımız bu! :) Stand Mikserime malzemeleri koydum. İçinde Zeytinyağ, Zeytin, Kuru Domates, Un, Tuz, Su ve Maya bulunuyor. Bütün ürünler karıştıktan sonra yağlanmış kaba döküyorsunuz. Mayalı olduğu için yavrucak, biraz beklemesi ve pofişleşmesi gerekiyor. Dikkat edin acaipte kabarmasın! Ki ben böyle bir hata yaptım! ( Eninde sonunda bende insanım) İstediğimden biraz daha kabarık oldu. Zaten fırında pişerken de şişiyor kendisi. Yapımı meşakatli ve zor değil. Bütün malzemeyi karıştırıyorsunuz, o kadar! :) Güzelce piştikten sonra fırından çıkarıyorsunuz ve üzerine güzelce Zeytinyağı sürüyorsunuz. Şahsen, Alaçatıdan aldığım karışımlı Zeytinyağını sürdüm. Ohhhh misssss..! Hele o mutfağın kokması yok mu?! Kendinizden mi geçiceksiniz yoksa insanları mı geçirteceksiniz gibi bir şaşkın karmaşa oluyor! :) Aslına bakılırsa hala yeni evin mutfak olayına pek alışabilmiş değilim. Ne, nerde, nasıl? yada "Aaannnneeeeeee Kuru Domateslerrrrr nerdeydiiiiiii?" diye çığlıkımsı bir serzenişle yankılanan beynim, bazen patlayacakmış gibi oluyor, itiraf ediyorum! :) İtalyan hanım kızımız piştikten sonra ise, akşam yemeğinde benim tombiş anne ve babam tarafından höpürdete höpürte mideye indirildi. Yani şu anda daimi rejimlerimden birinde olmasam, nasıl hiç üşemeden mutfağa gidip yaparım, belli değil!!
Ben en iyisi bir yemek yiyeyim, değil mi sevgili okuyucularım? :)
Bon Appetit!
Ben en iyisi bir yemek yiyeyim, değil mi sevgili okuyucularım? :)
Bon Appetit!
Je MaPalle "Croissant"
Ahh.. Ne güzeldir Fransa.. Şimdi olsa da gitsek moduyla daha yeni hiç dönmek istemeyeceğim Sapancada Bayramını geçirmiş bir vatandaş olarak çoktan fıkırdamaya başlamış olabilirim. Artık hepinizin öğrendiği gibi fransız özentisi olarak kendilerinin yaptıkları her türlü şeye de bir o kadar hayranlık duyan biriyim. Özellikle ciciler tabi ki! :) Bunların başında her ne kadar Croissant olmasa da, yine de bir ısırık aldıktan sonra kendimi tutamayıp kalori bombardımanı içine girdiğimi itiraf etmem gerekiyor sevgili okuyucularım. İçinde diğer malzemelere oranla en çok Yağ barındırıyor bu Laminalı Hamurlar ( Puff Pastry) katagorisindeki arkadaşcığımız. Yapımı ise bayağı meşakatli! Ki ben okulda öğrendiğimi evde ilk defa denediğim için biraz uzun sürdü yapım aşaması tabi. "Bin Yaprak" olarakta adlandırılan bu hamur çeşiti minimum 200 derecede pişiyor. Millefeuille Hamuruyla arasındaki fark ise, Croissant da maya kullanılıyor olması. Hamur yoğurmaları aynı fakat içerikte sadece küçük bir fark oluyor anlayacağınız. İçerik ise şöyle; Un, Su Tuz, Yumurta, Maya, Şeker ve Alba Margarin. Margarin dışındaki bütün malzemeleri koyup elde veya StandMikserinizde yoğuruyorsunuz. Ardından yavrucağı mayalandırıyorsunuz bir süre. Açmaya sıra gelincede Packing Method denilen yöntemle bir güzel tezgahta açıyorsunuz. Aslında bir sürü açma tekniği var ama benimde tercih ettiklerimden biri bu! :) Ne demek şimdi bu diyorsunuz biliyorum. Anlatayım hemen! :) Yuvarlak hamurunuzun ortasına ARTI (+) şekli kesiyorsunuz 0.5 cm kadar. Öyle mayalandırıyorsunuz. Daha sonra 4 aöılan kenarı iyice açıp ortasına kütle halindeki yağcığımızı koyup kenarları üstüne kapatıyorsunuz. Üstüne de oklvayla açmak kalıyor. İyice açtığınız hamuru ise Kitap Katlama tekniği ile katlayıp buzdolabında çocuğu dinlendiriyorsunuz. Bu işlem minimum 4 kere yapılıyor. Hamurun içindeki yağ pişerken katmanların birbirinden ayrılmasını sağlıyor. Oda hani yediğinizde ağzınızda dağılan o hi var ya, işte tam onu sağlıyor. Dikkat etmeniz gereken en önemli nokta ise; hamurun ve yağın aynı sıcaklıkta olması sevgili okuyucularım. Hamurunuz mis gibi olduktan sonra ise, kare veya üçgen şeklinde kesip derin dondurucaya atabilirsiniz. Böylelikle misafir geldiğinde rahatlıkla çıkartıp hemencicik kafayı yedirten Croissantlarınızı ikram edebilirsiniz. Çok havalı değil mi?! :))) Hiç de sevmemmm!! :)))
Şimdi oturup perşembe günü olacak Midterm ve Pratik sınavıma çalışmam gerekiyooooorrrrrrr!!!
Hmmppfhhhhhh...
Bon Appetit!
Pompei Misali Bir Beyefendi
Şenlik ve cümbüş içinde geçen bir haftasonu, insanda biraz yorgunluk yaratıyor elbet fakat yıldırıyor mu? Tabi ki hayııııırrrrrr!!! :) Cumartesi akşamı sevgili kuzenim Umut ve dünya tatlısı yengem İldem'in evine davetliydik. Ondan önce de durağımız; Bostancı-Lunapark'tı! Şimdiye kadar hayalini kurduğum bir şey sonunda gerçek oldu! Çocuklar gibi heyecanlı bir vaziyette, Lady GaGa gözlüklerimle, lunaparktan içeri girdik ve neye binsek napsak acaba diye düşünürken hemen girişte duran mancınık tarzındaki şey dikkatimizi çekti! Yani ne diye bindiksek artık!!!!! 0_o Hayatımda bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum. Bungee Jumping falan var ya, hikayeeee bunun yanında!! İndiğimde ayaklarım tutmuyordu! Çığlık atmaktan boğazımdaki karıncalanmayı söylemiyorum bile! :) Herşey bir deneyim işte! :)) Korku dolu anlar yaşadıktan sonra güzelce Umutlara gittik. İlk önce yemek olarak Pizza yapmaya karar verdim. Ne de olsa Umut'a sözüm vardı. Ne zamandır başımın etini yiyordu çocuk. :) Ohhh missssss! :) Temel Pizza hamurunu yapması aslında çok kolay. Bütün malzemesi; Un, Zeytinyağı, Maya, Tuz ve Su! Ta Taaaaa! Hamur güzelce yoğrulur. Eller yumuş yumuş ve balçıkımsı olur. Bunları yaparken Sous Chefim , bizimkilerin küçük prenses kızları, Nehir de bana yardımcı oldu. :) Küçük hanım bayağı da hamarat görseniz.. :) Hamurlar yoğrulduktan sonra pompiş pompiş mayalandılar. 4 parçaya böldüğüm hanımlar şiştikten sonra gazları çıkartıldı ve şekilleri verildi. Olanaklarım, yeni evlerinde biraz sınırlı olduğu için az malzemeyle içini doldurduk tabi. Minik fırınımızda pişirmeye verdik. Normalde Pizzanın daha profesyönel fırınlarda pişmesi gerekiyor. Taş fırın olsa oyy oyyy' Ahhhhhh.. Teknoloji sen nelere kadirsin! I-pod yerine Gramafon'u tercih eden biri olarak biraz zor oluyor benim için tabi! :) Bu kadar yeterli miydi sizce? Nooo.. no.. nooooo! Üstüne içinden muazzam çikolata akan Çikolatalı Kekimi yaptım. Bu aslında çoğu restaurantta Sufle diye bize kakalamaya çalıştıkları bir tür tatlı. Çoğu yerde adı; Volcano olarakta dikte ediliyor. Şöyle söyleyeyim bayanlar ve beyler, aklınızı başınızdan alan küçük bir bey oluyor kendisi! :)) Bir kaşık aldınız mı? Yetmiyoooorrr! Hepsini bir çırpıda yiyesiniz geliyor! :) Tabi ben reçetedeki tariften biraz daha fazla Bitter Çikolata koyuyorum içine! :) Bu da aramızda sır kalsın! :)) Yaklaşık bir dakika içinde herkesin tabağı Çikolata lekeleriyle doluydu. Kekten geriye hiçbirşey kalmadı! :) Yeeeeyyy! Özellikle hanımlar, period dönemi için mükemmel bir tatlı!!!! :D Bu Pompei yanadağı kokan beyefendi, aynı Brownie mantığıyla yapılıyor aslında. Sufleyle alakası yok! Sufle, Creme Patisserie ( Pastacı Kreması) içeren bir yawrucak! :) Kekimizin yapım aşaması; Un, Şeker, yumurta sarıları, tam yumurtalar karıştırılıyor. Ardından erittiğimiz Tereyağ, Bitter Küvertürle harmanlanıp Un'lu ve Yumurtalı karışımımıza temperlenerek aktarılıyor. Offffffffff...!!! Dillere destan diyorum başka bir şey demiyorum size sevgili okuyucularım! :)) Sonuç ise çok fena! Sabah kalkıp tartıya çıktığınızda; tartıyla aranızda bir küfürleşme yaşıyorsunuz! Nitekim ben bunu, tam da bu sabah yaşadım! Ve üstüne kendimde sıkı yönetim ilan ettim!!! Ver elini Salata! Yani bir insan nasıl otla doyar anlamıyorum, inanın! Ne bu böyle?! Hani doyurmuyor da! "Aaaaa.. Ben gayet seviyorum salata yemeyi" diyenler var ya hani?! Yaaalaaannnnnnn!!! Var mı canım öyle bir şey?! Git sebze ye kardeşim yani! Öğlenleri zevk için salata yemekte ne demek?! Kimi kandırıyorsun bacım!! Ben, burda açlıktan duvarın boyasını yemeği düşünüyorum açıkçası! :) Hakkaten olabilir mi acaba?! 0_o
Bon appetit! :))
Bon appetit! :))
Kanadalı Hatun & İtalyan Beyefendi
Bon Appetit!
Bu Kadın Neden Ağlıyor Anne?!
İnsanın canı gece gece tatlı çeker mi yahu? Kadın olmak çok zor kardeşim! :) Ehh! Bu kadın neden ağlamasın anneeee? :))
Bon Appetit!
Rainbow Cake Vol.2
Buhran dolu geçen günlerin ardından neyseki bugün yağmur boy gösterdi. Sabah çok güzel bir şekilde uyandım ve ister istemez ayakalrım beni mutfağa götürdü. Almayadan gelen babaannem benden Pandispanya yapmamı istemişti ama pasta şekline sokmadıktan sonra benim için pek anlam ifade etmiyor. Onu kıracak mıyım? Tabi ki, Hayır! Bugün Pandispanya yerine onun ve babamın seveceği tarzda kek yapmaya karar verdim. Askerlerim tezgahta yerlerini aldılar. Yumurtalar, PudraŞekeri, Un, Limon Kabuğu Rendesi, Vanilya Esansı, Kabartma Tozu ve Tereyağ olmak üzere gözlerimin içine melül melül baktı yavrucaklar. İtiraf ediyorum, bugün ortalığı biraz pislettim! Hatta terliğimin içine bile biraz un girmiş olabilir! :) Homojen yapıdaki kekim yağlanmış kek kalıbına RainBow Cake olacak şekilde kondu ve 170 derece fırına 1 saat pişmek üzere kondu. Bu sefer 2 renk yapmak istedim. Pembe ve yeşili birbirine çok yakıştırdığım içi bu renkleri kullanmaya karar verdim. Bu yapıdaki kekte en güzel kısım ise, kestiğiniz zaman içinden fosforlu renklerin fışkırması! Tadı zaten güzel ve renklerden muhteşem olunca "yeme de yanında yat" mottosunu gütmek zorunda kalıyorsunuz sevgili okuyucularım. Öğle yemeği olarak kek mi yediniz? dediğinizi duyar gibiyim. Cevabım: Evet! :)) Yanında da Arzu'nun yaptığı muhteşem meyve suyu ağızlarımızda şenlik yarattı resmen! 2 renk güzel ama ben cıvıl cıvıl rengarenk sevdiğim için bir dahaki sefer yine çoklu renk sistemini kullanacağım. Kendimi yememek için ansıl zor tutuyorum bir bilseniz.. Hayır! Hayır! Mutfağa gitmek yok! :)
Bu arada rüyamda kocaman bir pasta yapıyordum. Yan tarafımda da Wüsthoff Şef Çantası duruyordu. Ahhhhh! Ahhhhhh..! Yürek dayanır mııııııı?! Bir yerlerden bulmalıyım! Bir yerlerden bulmalıyım! Bir yerlerden bulmalıyım! :)
Bon Appetit!
Hangi Erol? ProfitErol! :)
Bir hafta sinir krizleri içinde kıvrandıktan sonra pazartesi itibariyle yeniden mutfağa girmenin zamanının geldiğini düşündüm bu hafta. Eh! Kolay değil benim için bu! Bütün terslikler üstüste geldikten sonra hele! Pazar günü, http://kelebekdiyeti.blogspot.com'un yazarı olan sevgili arkadaşım ve Macaronlarımın isim annesi Özge'yi dinleyerek havuza girdim ve suyun içinde öylece uzanıp gökyüzünü seyrettim. İnsanın fazla elektiriği üstünden atması da gerekiyor değil mi yani?! Nitekim attım da! :) Dünya varmış yahu! Pazartesi günü, güzel bir geç kahvaltı sonrası, güzelim mutfağıma girip salı günü siparişim olan CheeseCake'i hemen yaptım. Ohhh! Mis gibi oldu yavrucak! :)) Salı günü de yapmak için pasta düşünüyordum ama vazgeçip, hedefi Profiterol'e yönlendirdim. Daha önce Eclair (Ekler) yapmıştım ki ikiside fransızların çok kullandığı şu hamurundan (Pate â Choux) yapılıyor. Choux, aynı zamanda Lahana demek oluyor. Adını kabarma özelliği olan Lahana'ya benzediği için bu adı alan bu güzel hanım, annemler tarafından çok sevildi. Hamurunu, Tereyağ, Su, Vanilya, 4 adet yumurta ve bir tutam tuzdan oluşturdum. Bendeki reçeteyle toplam 2 tepsi topçuk çıkıyor. Boylarını çok büyük yapmadım açıkçası. Ciciler fırından çıktıktan sonra soğumaya bıraktım ve iç kremasını hazırlamaya başladım. Yapmaktan korktuğum iç kreması gayet güzel oldu diyebilirim size! Ben bile şaşırdım! :) Krema soğuduktan sonra da sıkma torbasıyla her birinin alt kısmından duy'u sokup içlerini krema ile doldurdum. Bunu da televizyonda görmüştüm! :)) Kat kat olmak üzere güzel bir servis tabağına hepsini ellerimle dizdim. Sonunda üstüne dökülecek çikolatalı sosa sıra geldi. Güzel düşündüğüm reçetenin üst sosu için verilen malzemeleri bir araya getirdiğimde içine kakao atılmış su görünümünü elde etti çocuğum. Bende yılmayıp tamamını lavaboya boşalttım ve başka bir reçetedeki sosun uygulamasına geçtim. Olmuyorsa yeniden! Yeniden! Yeniden! Mutfağı buram buram çikolata kokusu yayıldı. Ahhhh! Gönüllere zarar!! Hele de benim gibi sıkı bir rejim içindeyseniz ve aldığınız bütün kiloları verdiyseniz işiniz daha da zorlaşıyor sevgili okuyucularım! Çikolatalı sos inanılmaz güzel oldu benim fikrime göre. Evettttt! Birkaç kaşık almış olabilirimmm!! Ama bugün marul yiyeceğim! :) Iyykkkk! Marulla kim doymuş ki ben doyacağım?! Arzu ve annem, teklif ettiğimde ılık olduğu için dün gece cicimi yemediler ama bugün kaçışları yoktu tabi ki! :) Öğlen, babamda birlikte olmak üzere hepsinin önüne birer tabak koydum. Üstüne bir de erimiş çikolata dökseydim daha güzel oalcaktı bence ama evde uğraşamadım. Hava böyle yağmurluyken biraz zor oluyor zaten :) Erimiş çikolatanın üstüne, küçük küçük kıyılmış beyaz çikolata serpebilirdim ayrıca. Görüntü olarakta daha güzel olurdu. Ama diyorum ya, havadan.. havadan..! :))
Şimdi sinsice mutfağa gidip, birkaç kaşık daha yiyeceğim sevgili okuyucularım ama bu aramızda sır kalsın. O zaman kalorisi sayılmaz! :)
Bon Appetit!
Şimdi sinsice mutfağa gidip, birkaç kaşık daha yiyeceğim sevgili okuyucularım ama bu aramızda sır kalsın. O zaman kalorisi sayılmaz! :)
Bon Appetit!
Kendini Aşma Programı
Bon Appetit!
I Have a Dream!
Bon Appetit!
İnsanlık için Küçük Fakat Benim için Büyük Bir Adım
Dün yaptığım ve başarısızlığıma doyamadığım keki sanıyorum biliyorsunuz sevgili okuyucularım. Hırsımdan kendi kendime sinirlenip gittim Kahveli ve Damla Çikolatalı CheeseCake yaptım. Bu sefer ki CheeseCake normalde alışkın olduklarımdan farklı olarak fırında pişen cinstendi. Gece tadına bakamadım. Çünkü CheeseCakelerin aromasının tam oturması için minimum 8 saat buzdolabında beklemesi gerekiyor. Nitekim bende öyle yaptım ve sabah kahvaltıdan sonra Arzu'yla kahve içerken cicimi tatma zamanı gelmişti!! Tabaklara güzelce koydum ve babam, annem,ben ve Arzu, hepberaber test ettik. Workshop'ta yaptığımla aynı oldu! Bir süredir fırında pişen CheeseCake yapmadığım için güzel olmayacağını düşünmüştüm ama ağızda dağılan ve damla çikolatalarla bütünleşen o his var ya, insanın göz bebeklerini büyütüyor! Yedik mi yedik! Bitti mi kerata, valla bitti! :))
Hüsran dolu ve göz yaşlarımın akmasına sebep olan kekim, masa da bana başarısızlığımı hatırlatması için asilce dururken, bende bugün Mader Kek yapmaya karar verdim. Bu hafta bir sürü kek denemesi yapacağım. Ta ki, kek yapmayı unutmayana kadar! Ta ki, içim rahatlayana kadar! Yumurtalar, Pudra Şekeri, Tereyağ, Un, Kabartma Tozu, Limon Kabuğu ve Vanilya esansıyla yapılan bu kek, inanın dün yaptığım zavallıcığa karşılık bir ders oldu! Neydi mottomuz; asla vazgeçilmeyecek! Klasik kek kalıbı kullandım. En sevdiklerim ev yapımı gözükmeleridir. Böyle kalıpların en güzel özelliği; aynı annelerimizin yaptığı gibi olmaları. Fabrikasyon gözüken insan türlerinden haz etmediğim gibi fabrikasyon gözüken yemeklerden de uzak durmaya çalışıyorum, hatta yapmamaya özen gösteriyorum. Iyykk! Bir çırpıda yaptığım Değerli Kek'im fırında yaklaşık 1 saat piştikten sonra görseniz nasıl kabardı sevgili okuyucularım!! Ohh Ohhh! İç rahatlaması ve o duyulan haz gibisi yok! :) "Alt tarafı bir kek" diyorsunuzdur bana fakat benim için o kadar önemli ki anlatamam. İleride bir gün bu günlerime baktığımda, yüzümde kocaman bir gülümseme ile türk kahvesi içerken gülümseyeceğimi hayal ediyorum. "Saçma bir keki bile yapamamıştım ama yılmadım, devam ettim ve bugünlere geldim" diyebileceğim günler için düşünemeyeceğiniz kadar heyecanlanıyorum. Benim, size göre küçük ama bana göre büyük bir hayalim var! Ya sizin?..
Şimdi güzel demli bir çay ve mis kokan kekimi yemek için mutfağa parmak adımlarımla ilerliyorum :).
Bon Appetit!
Fındık Ezmeli Kurabiyelerim ve Kilo Sorunu
Şimdi mutfağa gidip bir tane alacağım yanında da süt içtim mi tamamdır! :)
Bon Appetit!
Pazar Kahvalıtısında Nutella'ya bulanmış PanCakelerim
Bon Appetit!
Babamı Çıldırtan Limonlu Bademli Tart
Günlük Peynirli Muffinlerim
Öğlen vakti evde miskin miskin oturmuşken insanın karnının deli gibi zil çalması olayını siz de bilirsiniz. İşte bende tam o modda ,ve fırından harika olacağını düşünüp çıkardığım ve tam anlamıyla felaket olan Paskalya Çöreğimin ardından, aklıma Peynirli Muffin yapmak geldi. Buna annemin bayılacağını biliyordum. Hemen kollar sıvandı ve mutfak faresi kimliğime büründüm :). Tarfini sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer evde canınız sıkılırsa veya manchies bir sey arıyorsanız muhteşem ve kolay bir tarif.
Malzemeler:
- 55 gr. terayağ
- 200 gr. sade un
- 2 tatlı kaşığı kabartma tozu ( 2 paket kabartma tozu oluyor)
- 2 çorba kaşığı toz şeker
- 2 yumurta
- 1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber ( isteğe bağlı)
- 125 ml süt
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 60 gr. kaşar peyniri
- 1 tutam tuz
Yapılışı:
Fırını 190C ısıtın. Eminönünde satılan kağıt muffin kalıplarınızı (veya derin muffin kalıbını yağlayıp) tezgaha koyun. Tereyağını küçük bir tavada eritin ve ılıtın. Bir karıştırma kasesine veya mayonez kabına unu, kabartma tozunu, şekeri, tuzu ve toz kırmızıbiber'i birlikte eleyin. Başka bir kasenin içine yumurta, süt, erittiğiniz ve ılıttığınız tereyağı ve kekiği iyice çırpın. Süt karışımını kuru malzemelere ekleyin ve kuru malzemeler ıslanıncaya kadar karıştırın. Karışım, inanılmaz homojen olana ve pürüzsüzşene kadar karıştırmayın! Ortaya çıkan karışımı muffin kaplarınızda kaşık yardımıyla 1,5 parmak yukarından boşluk bırakarak koyun. Peynirleri ellerinizle küçük parçalara ayırın ve muffinlerin üzerine serpiştirin. Ardından kalan muffin karışımını üstüne koyun. Peynir içinde eriyecek. Eğer muffin kalıplarınız kağıt değilse, önceden yağlamanız çok önemli! Yapışabilir! Boşluk kalırsa kalıbınızda içine su koyu ki diğerleri eşit pişebilsin. Kabarana ve altın rengini alana kadar yaklaşık 30 dakika pişirin. Fırından çıkardıktan sonra 5 dk. soğutmayı unutmayın :). Hadi afiyetle yiyin bakalım.
Malzemeler:
- 55 gr. terayağ
- 200 gr. sade un
- 2 tatlı kaşığı kabartma tozu ( 2 paket kabartma tozu oluyor)
- 2 çorba kaşığı toz şeker
- 2 yumurta
- 1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber ( isteğe bağlı)
- 125 ml süt
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 60 gr. kaşar peyniri
- 1 tutam tuz
Yapılışı:
Fırını 190C ısıtın. Eminönünde satılan kağıt muffin kalıplarınızı (veya derin muffin kalıbını yağlayıp) tezgaha koyun. Tereyağını küçük bir tavada eritin ve ılıtın. Bir karıştırma kasesine veya mayonez kabına unu, kabartma tozunu, şekeri, tuzu ve toz kırmızıbiber'i birlikte eleyin. Başka bir kasenin içine yumurta, süt, erittiğiniz ve ılıttığınız tereyağı ve kekiği iyice çırpın. Süt karışımını kuru malzemelere ekleyin ve kuru malzemeler ıslanıncaya kadar karıştırın. Karışım, inanılmaz homojen olana ve pürüzsüzşene kadar karıştırmayın! Ortaya çıkan karışımı muffin kaplarınızda kaşık yardımıyla 1,5 parmak yukarından boşluk bırakarak koyun. Peynirleri ellerinizle küçük parçalara ayırın ve muffinlerin üzerine serpiştirin. Ardından kalan muffin karışımını üstüne koyun. Peynir içinde eriyecek. Eğer muffin kalıplarınız kağıt değilse, önceden yağlamanız çok önemli! Yapışabilir! Boşluk kalırsa kalıbınızda içine su koyu ki diğerleri eşit pişebilsin. Kabarana ve altın rengini alana kadar yaklaşık 30 dakika pişirin. Fırından çıkardıktan sonra 5 dk. soğutmayı unutmayın :). Hadi afiyetle yiyin bakalım.
Bon Appetit!
Einstein'in Apple Pie'ı
Küçüklüğümden beri Einstein hastasıyımdır. Hatta duvarımda bile 50x70cm ölçülerinde posteri vardı. Evet tam bir "geek show" diyebiliriz küçüklük yıllarıma:).Yıllar evvel Einstein'ın gençliğini konu alan bir film seyretmiştim. Ki ismini şu anda hatırlayamıyorum. Köpüklü bira keşfi ve ardından o muhteşem apple pie'lar ( Elmalı Tart). Ayrıntılarını anlatmayacağım çünkü filmi hatırlayanlar ne demek istediğimi bilirler:). Ağzı sulandıran apple pie'ların görünümlerine o zamandan beri bayılırım. Ha, severmiyim? Pek sevdiğim söylenemez aslında. Türkiyede genelde üstü açık çileki veya meyveli tart yapılıyor. Tamam, biliyorum çoğunuz seviyorsunuz ama ben o eski tarz alman alman kokan tartları çok seviyorum. Bunun üstüne bugün tart yapmayı denemeye karar verdim ve öğlen sularında fırından mis gibi kokusu geliyordu. Hamuru çok basit aslında şeker, süt, yumurta, yağ ( ki ben tereyağ kullanmayı tercih ediyorum her zaman), kabartma tozu ve vanilya karışımı. İlk önce hamurunu tuttum fakat sonrasında içine yağ koymadığım aklıma geldi. Süperim değil mi? :) Hadiii, tekrar hamuru açmaya koyuldum tabi. 2.ci sefer de başarılı oldum. Tart kalıbına yaydım ve içine tarçın, un ve tuz karışımına bulanmış elmaları bir güzel dizdim. Üstüne de biraz tereyağ..ohhhh :)) Ardından üstünü açtığım hamurun diğer yarısıyla kapattım. Bu ilk defa tart yapışım olduğu için kenarlarını katlamada biraz başarısız oldum ama yine görüntü fena olmadı. Hamur tam düşündüğüm gibi olmadı ama doğrusunu öğrendim sonunda. İleri ki günlerde acaip tartlar yapacağım. El alışkanlığı lazım işte. Hmmppffhh.. Olucak olucak daha çok çalışmalıyım! İşin en kötü tarafı mixerimin kendini benim için feda etmesinden sonra fırınımda da aksamalar oluyor bugünler de. Üst ve alt kısmı aynı derecede ısıtmıyor. Mutfakta halimi görseniz, resmen bir savaş alanı!! Tek saplı mixerle birşeyleri çırpayım mı yoksa bir ayağı toprakta olan fırınıma göz yaşı mı akıtayım.. İnanın bende bilemiyorum. Ama ne derler bilirsiniz büyük başarılar büyük zorluklardan sonra olur!! Üstüme beyaz aşçı ceketimi geçirdiğim günün akşamı pahalı bir şarap alıp içmeye karar verdim! :))
Şeker Komasına Girmek
Daha gözümü açamamışken dün akşam film seyretmeye daldığım için test edemediğim piramit pastamı kahvaltımı ettikten sonra babamın gazına gelip önüme koydum. Saat 10:00'da şekerli bir şey yediğim için elbette gözlerim kısıldı ve televizyonun karşısında yarı uyku yarı uyanık haldeydim ki annemle babamın gülüşleriyle kendime geldim. Bol nişasta içeren patates kıvamına gelmiş halim onlar için epey eğlenceliydi sanırım :). Piramit pasta için söylemem gereken tek şey sosunu beğenmedim. Yaptığım tarif harikulede gözükmesine rağmen katmanların arasına ve üstüne sosu sürerken etrafa yayılması ve her yerin cıvık cıvık olması insanı güldürse de beni çileden çıkarttı diyebilirim. Üstüm başım ve önlüğüm çikolata ve krem şanti karışımı bulamaçla kaplandı. Sakar olduğumu unutmadınız her halde :) Elimdeki bulamaçla kaplı spatulayı da yere düşürmüş ve üstüne pofidik terliklerimle basıp etrafa yaymış olabilirim :)). Sonrasında etrafı sildim tabi.
İnsan kendini iyi hissettiği şeyi yapmalı.. Bende unlarla, yumurtalarla ve şekerle oynarken kendimi inanılmaz iyi hissediyorum. Bu dünyanın bütün gri tonlarından arındığımı itiraf etmeliyim. Zaten optimist olduğumu düşürseniz, onlarla oynadıktan sonra pozitif enerji patlaması geçirecek gibi oluyorum. Hele ki, kafaya koyduğum ve başardığımı hissettiğim tarifin ardından mutfakta kendi kendime dans edip, "Aferin kızım" dediğimi gözünüzün önüne getirin :). Annem yakınlardaysa bir de Çaaaakkkkk! yapıyoruz :)))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Rare Disease Day and the promises of personalized medicine
O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...

-
Pakistan dizileri Hint dizilerinden farklı. Onlar gibi coşkulu olmuyor genelde. Bu yüzden yarım bıraktıklarım hayli fazla. Ama bu dizi ...
-
Pakistan dizisi önyargımı biraz olsun kıran bir dizi izledim geçenlerde. Baştan söyleyeyim Hindistan dizilerindeki gibi rüzgarlar essi...
-
İnternette bu görselle karşılaştım ve içimde derinden bir öfke dalgası yükseldi. Böyle şeyleri genelde paylaşmazdım. Çoğunlukla susan ve ken...