Arzu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arzu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Rainbow Cake Vol.2

Buhran dolu geçen günlerin ardından neyseki bugün yağmur boy gösterdi. Sabah çok güzel bir şekilde uyandım ve ister istemez ayakalrım beni mutfağa götürdü. Almayadan gelen babaannem benden Pandispanya yapmamı istemişti ama pasta şekline sokmadıktan sonra benim için pek anlam ifade etmiyor. Onu kıracak mıyım? Tabi ki, Hayır! Bugün Pandispanya yerine onun ve babamın seveceği tarzda kek yapmaya karar verdim. Askerlerim tezgahta yerlerini aldılar. Yumurtalar, PudraŞekeri, Un, Limon Kabuğu Rendesi, Vanilya Esansı, Kabartma Tozu ve Tereyağ olmak üzere gözlerimin içine melül melül baktı yavrucaklar. İtiraf ediyorum, bugün ortalığı biraz pislettim! Hatta terliğimin içine bile biraz un girmiş olabilir! :) Homojen yapıdaki kekim yağlanmış kek kalıbına RainBow Cake olacak şekilde kondu ve 170 derece fırına 1 saat pişmek üzere kondu. Bu sefer 2 renk yapmak istedim. Pembe ve yeşili birbirine çok yakıştırdığım içi bu renkleri kullanmaya karar verdim. Bu yapıdaki kekte en güzel kısım ise, kestiğiniz zaman içinden fosforlu renklerin fışkırması! Tadı zaten güzel ve renklerden muhteşem olunca "yeme de yanında yat" mottosunu gütmek zorunda kalıyorsunuz sevgili okuyucularım. Öğle yemeği olarak kek mi yediniz? dediğinizi duyar gibiyim. Cevabım: Evet! :)) Yanında da Arzu'nun yaptığı muhteşem meyve suyu ağızlarımızda şenlik yarattı resmen! 2 renk güzel ama ben cıvıl cıvıl rengarenk sevdiğim için bir dahaki sefer yine çoklu renk sistemini kullanacağım. Kendimi yememek için ansıl zor tutuyorum bir bilseniz.. Hayır! Hayır! Mutfağa gitmek yok! :)
Bu arada rüyamda kocaman bir pasta yapıyordum. Yan tarafımda da Wüsthoff Şef Çantası duruyordu. Ahhhhh! Ahhhhhh..! Yürek dayanır mııııııı?! Bir yerlerden bulmalıyım! Bir yerlerden bulmalıyım! Bir yerlerden bulmalıyım! :)
Bon Appetit!

I've Got My RockMoves!!


Elimi kestim, virüs kaptım ardından Kanyonda en sevdiğim restaurantta yediğim Izgara Levrek zehirlenmesinden sağ salim çıktıktan sonra sonunda bir şeyler yapabildim sevgili okuyucularım. Sanırım bu yıl geçireceğim bütün aksilikleri bu 3 hafta içerisinde yaşadım diyebiliriz :). Hoş, hala et ve yağlı yiyecekler görmeye tahammülüm yok (kuru kuru makarna ve pilavla besleniyorum) ve sağ elimin yüzük parmağındaki kesik izi her ne kadar kendini kapatmaya yüz tutmuş olsa da yukarı kısmı ne yazık ki hissizliğini koruyor. Bugün, kendime gelir gelmez de kendimi direk kırmızı mutfağıma attım. Serra da yamağım oldu. Bayağı da çalışkandır kendisi söyleyeyim! "Kutsal kitabım" adını verdiğim ve şu anda piyasa da bulunmayan kitabımı açtım. (Arzu'ya hacılayacağımı söylediğim ve bunun karşılığında bana hediye ettiği kitap oluyor kendisi :) ) Ne yapayım diye düşünürken Geleneksel Türk Lezzetlerinden yapmak istedim. ŞekerPare!!! Nasıl da severim anlatamam size :). Fakat kitabı açtığım zaman gördüğüm reçeteyi gözüm tutmadı. Arzu'nun da aracı olmasıyla, onların dükkanlarında çalışan Kemal Ustadan ŞekerPare reçetesi aldık. Eh! Şimdi ustanın söylediği bambaşka olur değil mi?! Nitekim ustanın verdiği reçeteyle kitapta yazanın arasında dağlar kadar fark vardı! Kollar sıvandı ve gerekli malzemeler toplanınca hemen işe giriştim tabi. Yerimde durur muyum?! 3 hafta elim kolum bağlanmışne de olsa! 1 kilogram un da diğer malzemelerle birlikte eklendi ve hamur bir güzel yoğruldu. Söylemem gerekiyor okuyucularım; ŞekerPare yapacaksanız eğer; tozşeker yerine pudraşekeri kullanın ve irmik inanılmaz bir çıtırlık katıyor! Kitaptaki reçetede 2 yemek kaşığı irmik diyordu fakat ustanınkinde 225 gr! Aradaki farkı düşünebiliyormusunuz? Sahip olduğum bu reçete ile toplam 4 koca tepsi ŞekerPare çıktı! Hey gidiiii!!! Kimi beslicem bunlarla değil mi? Arzulara biraz, teyzemlere biraz ve babamla anneme biraz derken bitti :)). Tamam.. Tamam itiraf ediyorum bende yedim! :). İdolüm olan Jacques Torres'in de dediği gibi tatmadığınız hiçbir şeyi satamazsınız!!! ŞerkerParem inanılmaz hafif oldu. Teyzem, telefon açıp; mükemmel olmuşşş!!!! diye çığırdığında yüzümdeki gülümsemeyi size anlatamam! Sahalara geri döndüm sevgili okuyularım! :). Nietzsche amca ne demiş; "Sizi öldürmeyen şey, daha güçlü kılar!". Günler geçtikçe hayallerime daha çok tutunuyorum. Yatağa yattığımda aklımdan binbir türlü tatlı tarifi geçiyor. Sabah uyandığımda ise, hedefime bir adım daha yaklaştığımı hissediyorum. Kendi kendime diyorum ki; Bugün, bir gün daha az hayalime! Siz de bunu söyleyin kendinize! İnanın, sizi tutan hiçbir şey yok! Sizi hayallerinizden uzak tutan sadece sizsiniz!
Bon Appetit! :)

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...