SIFIR

Aşk mıdır önemli olan güven mi ? 
Şu küçükken hepimizin birer tane olan anket defterlerini bilirsiniz oradaki sorulardan biri gibi olsa bu da  aşkı mı seçersin güveni mi diye sorsam cevabınız ne olurdu. 
                                                ******
  Aşka dair dünyanın var oluşundan beri sorulan sorulara cevaplar arıyoruz, değişmeyen sorularımıza yeni sorunlarımız ve cevaplarımız ekleniyor. Çözüm ... Kim o kadar yaşamış ki çözsün , çözebilsin ...
                                          *******
 Güvense biraz daha ılıman hepimizin buluşabildiği geniş bir ortaklık alanı,güvenli bir liman,huzurlu bir uyku. Güvenmek oldukça  önemlidir değil mi hepimiz için tıpkı su gibi ,belki de  ruhumuzun dörtte üçü de güvendir . Bu yüzdendir belki de güvenmek isteyişimiz arkadaşlarımıza, komşularımıza , evlatlara , aşklara hatta ev sahiplerine , esnafa , hayata ... Birilerinin orada olduğunu bilmek , bizi kandırmayacağını bilmek ruhun tesellisidir çoğu zaman. Esnafın en iyi elmayı vereceğine güvenmek isteriz, ev sahibinin bizi kışın ortasından evden çıkarmayacağına güvenmek isteriz . Peki aşık olduklarımız ...
Onlara güvenemeden aşkımızı, yatağımızı , hayatımızı ve hayallerimizi paylaşabilir miyiz.. Güven olmadan sevebilir miyiz , sevmediğimiz sevemediğimiz birine aşık olabilir miyiz ? 
  Aslında hepimiz her defasında yeniden başlıyoruz yaşımız kaç olursa olsun her yeni kalp çarpıntısı aşka dair kurulmuş bir cümleyi tekrarlatıyor bize yeni cümleler kurdurmasa da . Öğrenmek bitmiyor ; kadın erkeği ,erkek kadını bir türlü tanıyamıyor. Aynı yastığa yıllarca baş koymuş insanlar dahi  okuyamıyor  birbirlerini eksiksiz.
Zamanında asla yapmam dediğimiz şeyleri yapıyoruz asla olmam dediğimiz insanlar oluyoruz, aşkın peşinde savruluyoruz tüm bunları güvenmek istediğimiz , güvendiğimizi düşündüğümüz, aşık olduğumuz SEVGİlilerimiz için yapıyoruz. Taki güven güvensizliğe dönüşüp tüm güzellikleri peşine takıp ayaklarını vura vura gittiğinde gidişinin sesi kulaklarımızı sağır edene kadar ... Sonrası, hayat fısıldıyor  bir kere daha 
  -Soruları bildiğin halde yine çalışmamışsın , bu defa da sınıfta kaldın otur sıfır .... 

NEFES
























    Şair*göğe bakalım dediği için , belki de bulut kulağına fısıldadığı için, ya da sadece derin bir nefes için
    Göğe bakalım 

*Turgut uyar

KOKU

















   Kimsenin fark etmediği bir sokakta tam o köşeyi döndüğünde hiç bilmediğin birileri seni izliyordur bazen. Sen onu yok sayma ahmaklığına düşmüşken , o seni sessizce izler ; senin küçük dünyanın üstüne serdiği temiz çamaşırları koklarsın sen de, kokunun nereden geldiğini hiç bir zaman bilemeyerek ....











I hope it's not too late to wish everyone a Happy New Year - may 2013 bring you lots of joy!


Lately I've been making lots of heart themed things - these hanging decorations... 


and more cards......


Could it be that I'm in love, do you think? mmmmm I wonder......


(Now available in my online shop in readiness for Valentine's Day!)


 I must announce the winner of my giveaway from November!!! After selecting a number at random I am pleased to announce that the winner of the brooch is Jane ( I have sent an email)



Thank you to everyone who left a comment and gave me feedback about the website; I have talked to 'What i'd Love' and they are hopefully going to do something about making the images larger.

I went for a walk yesterday and saw the first primroses in the hedgerow, Spring is not far round the corner. It's been sooo wet, and dark (I can't remember a day when I haven't had the lights on indoors). I'm just looking forward to being able to get out in the garden and do some weeding, and hang out the washing for once instead of having it all over the house. For all that we moan about the weather in Britain though we ought to thank our lucky stars that we don't suffer from extremes, such as drought and hurricanes.    
Those terrible bush fires raging out of control in Australia and Tasmania at the moment, with people losing their homes and all their possessions......
After living in West Africa for a time where everyday was the same temperature and humidity and there were no seasons at all, I do appreciate the wonderful variety of weather that we experience here on this fair isle, and the changing seasons with their never-ending cycle of growth and decay. How beautiful is the skeletal outline of a leafless tree against a washed-out winter sky, or the brilliant green shoots of a daffodil pushing their way through the dead brown leaves at the roadside. Simple joys..... x

BİTECEK-MİŞ-


   Bitecekmiş …
  Geçecekmiş en sevdiklerim hep aynı şeyleri söylüyorlar ,şairler de, şarkılar da hep aynı şey, bitecek …
Nasıl güzeldir bilemezsiniz gözleri, sadece bana baksın istediğim gözleri vardı… Gözlerinin bir dili vardı öyle şairane şeyler söylemezdi ama onun gözlerini dinlemeyi severdim. Sabahları biraz şiş olurdu gözleri hani böyle küçük çocuklar bakar ya etraflarına bir şeyleri anlamlandırmaya çalışarak merakla … İşte öyle bakardı gözlerine bakmayı severdim. Ben o da bana bakıyor zannederdim oysa ..
   Başka bir adamdı herkesin aşkı kadar başka … O zamanlar bilmiyordum yanlışmış, olmamalıymış; ben onun her kusurunu aşkımın güvenli ve huzurlu yatağında yok sayıyormuşum …
   Çok seviyordum –dum- di li geçmiş zaman oldu mu ki? Hayır,  hala seviyorum sanırım, bazı akşamlar onu öldürmek istiyorum  onun yanında olduğunu bildiğim kadına dokunurken yanmayan bedenini yakmak istiyorum  nasıl diyorum nasıl olabilir neden ?
    Küçümsediğim anlamlandıramadığım kadınlar gibi evde oturuyorum saatlerce duvarlara bakıyorum kendimle konuşuyorum acı çekiyorum yaramı gösteremiyorum kimseye ama kanıyor işte hissediyorum.  Sanki ondan öncem hiç olmamış ben sadece onunlayken birisiymişim gibi gittiğinden beri kendimi bulamıyorum. Mimarlığım , arkadaşlığım, evlatlığım , kadınlığım , insanlığım hiçbir şeyim kalmadı . Bunu ne ara yaptı bana düşünüyorum, bulamıyorum .
    Bir sabah güzel bir yerdeydik  ben  ilk çayımı bitirmiştim bana ben gidiyorum dediğinde . Gidiyorum dedi o an çayın kaynar suyu kalbime aktı sanki nefesim durdu ama bir umut son bir gayretle nereyededim gözlerine bakmadan ,sevmedin mi burayı ?  Komik değil mi, o da bitti dedi sana saygı duyuyorum ve seni üzmek istemiyorum … Yalan söylüyordu çünkü sağ elinin üstündeki yarayla oynuyordu yalan söylediği zamanlar yaptığı gibi yarasıyla oynuyordu , masadan kalktı arkasından baktım hareketsiz ve tepeden tırnağa yaralı  …
    Sonra araştırdım soruşturdum sanki son gücüyle düşman üzerine koşan kahraman bir asker gibi son gücümle o kadını aradım,aradım,aradım . Biliyordum onu başka bir kadına dokunurken göreceğimi biliyordum ama görmeden tam anlamıyla vazgeçemeyecektim … Bir öğleden sonra birlikte gittiğimiz bir kahveden çıkarken onu öptü beni öptüğü gibi bana dokunduğu gibi…
    Üzerinden ne kadar zaman  geçti bilmiyorum o gitti ben aynılığıma yalnızlığıma kadınlığıma ağlar kaldım … Ben onu ne zaman bu kadar kendim yapmıştım, ona nasıl bütün ruhumu bağışlamıştım neden kendimi onun mutluluğuna adamıştım ve neden o gittiğinde onu içimden gönderememiştim.
Onun için kavgalar etmiştim kapımızı kapattığımızda arkada dışarda kalan her şeyi yok saymıştım ben ,geçmişimi yok saymıştım dostlarımı bile yol arkadaşlarımı bile kapımın arkasında bırakmıştım.  Biz olduk sanmıştım benden çoktan vazgeçmiştim; belki de o yüzden o alıp götürünce bizi geriye bir ben kalmadı.
……
Söylediklerine göre
Zaman geçecekmiş  ,
ben yine kahkahalar atabilecekmişim , 
nefes alabilecekmişim …
ecekmiş ,
gidecekmiş
bitecekmiş
ecekmişim,
sevecekmişim
gülecekmişim
miş,
miş
miş …

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...