öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öykü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kitap: Satranç


    Yazarı bu kitabı yazdıktan birkaç ay sonra intihar etmiş olduğundan mıdır bilinmez, okurken ruhsal bir gerilim yaşıyorsunuz. Ama  bırakamıyorsunuz da... 
    Stefan Zweig, intihar ettin ettin, zevcenin aklını niye çeldin be adam? O da intihar etmiş...

 

   
Kitabın konusu mu? 
    
    Savaş ve Nazi karşıtı yazar, bir bakıma Dr. B. karakterinde kendini, Czentovic karakterinde küçük bir Hitler modelini anlatıyor. 

   Rastlantı sonucu eline geçirdiği bir kitapla satrancın inceliklerini öğrenen, bunu tutkuya dönüştüren ve bu yüzden beyin hummasına yakalanan bir adamın öyküsü bu. Ya hu hem satranç öğren, hem zihninde tek başına hayali biriyle oyna, hem de hamleleri her yönüyle hesap et. Tabi beyin oluyor humma kuşu.

   Karakteri takdir etmemek elde değil, zira onun durumundaki biri için akıl sağlığını korumanın bir yolu bu. 
(Ayrıntıya girmiyorum, okuyunca hak vereceksiniz) 



   Satrançla pek ilgili değilim, buna rağmen heyecan ve merakla okudum. Satranç bilen ya da bilmeyen herkesin faydalanacağı bir kitap. İnsanın, yoğunlaştığında zekasını ne kadar verimli kullanabildiğini, amaçsız yaşayamayacağını ve özgürlüğün ne denli önemli olduğunu anlıyorsunuz.

⭐⭐⭐ 

  Velhasıl kitabı mutlaka okuyun, yoksa yazar boşu boşuna intihar etmiş olacak...

Kitap: Bânû Cihan






  Binbir Gece Masalları tadında, iç içe geçmiş hikayelerden oluşuyor Kâmilu'l Kelâm ve Bânû Cihan. 
Şarkın esrarengiz dünyasında, akşam başlayıp sabaha kadar devam ediyor bu hikayeler. 
  
   Kâmil, gâh aşktan perperişan  yiğitlere yol gösteriyor, gâh kararsız kalanlara şu hikayeyi de anlatayım da gene sen bilirsin diyor, gâh vefasızlıktan sinir küpü olmuş şehzadelere dur hele bütün kadınlar öyle değil nevinden tesellilerde bulunuyor. 
   Bu hikayeler anlatılırken siz de aradan bir yerlerden bakıp, aa valla doğru söylüyor, ee sonra nolmuş... diyerek kendinizi olayların, sarayların içinde buluyorsunuz. 



  Siz de benim gibi okumaya başlamadan önce minik hazırlıklar yapıyorsanız, akşam loş ışıkta, kahve eşliğinde  okumanızı tavsiye ederim. (Kahve değil de bu kitaba Osmanlı şerbeti lazım aslında)
Hatta mum da ekleyin ki yanıbaşınızda titreyen ışık, bu masalsı aşk yolculuğuna sıcaklık katıversin.



  Ha, sadece kör bir aşktan bahsetmiyor kitap. Öyle hoş nasihatler veriyor ki. Ama en çok da sabır, acele etmek, haset konuları üzerinde duruyor. 

  ...Ve arka kapaktan bir alıntı: Sözlerin olgununu, olgun insanlar söyler. Elinizdeki eser de olgun sözlerden oluşan bir demet... 




♥ Keyifli okumalar ♥ 

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...