kabus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kabus etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir rüya



Bir sabah uyandı. O sabah onun için çok güzeldi. Çünkü çok parası vardı. Kumar oynuyordu, uyuşturucu satıyordu iyi olmayan her şeyi yapıyordu. Melekler kadar güzel bir eşi ve dünyalar kadar tatlı 2 tane kız çocuğu vardı ama değerini bilmiyordu.
Kumarda yeni kazanmıştı. Çok parası olmasına rağmen yine de ailesine çok para bırakmıyordu. Ailesi çok açtı. Eşi ve çocukları onun umrunda değildi. Onun göz dönmüştü. Tam bir kumar hastasıydı.
Ne kadar konuşsalar ne kadar çabalasalar boşunaydı. Hiçbir şey onu eski günlerine geri getiremezdi. Kim yaptıysa kim soktuysa onu bu hale lanet okuyordu ailesi. Çok değişmişti. Önceden ailesine eşine ve çocuklarına çok değer veriyordu. Onlara bakıyordu, eve ekmek getiriyordu, çocuklarının her isteğini yerine getiriyordu. Namaz kılardı dinine düşkün biriydi. Artık hiçbiri umrunda değildi. Varsa yoksa kumar. Bir sabah kalktı. Mutfağa gitti. Karısı yiyecek olmadığı için sadece 1 tane yumurta kırmıştı – zaten ondan başka bir şey yoktu- . Yemedi kahvaltı yapmadı karısından nefret ediyordu. Yüzünü bile görmek istemiyordu. Bakınca midesi bulanıyordu. Hemen koşarak odasına gitti. Karısı arkasından:
-Dur nereye gidiyorsun? Kahvaltı hazırladım yemek yemeden mi gideceksin?
-Git başımdan defol! Senden nefret ediyorum artık çık git evimden!
-Ne diyorsun sen nereye giderim ne yaparım bir başıma?
Çocuklar odada tartışma seslerini duyuyordu. Çok korkuyorlardı.
Mehmet ( babaları):
-Akşam geldiğimde seni burada görmeyeceğim çık git evimden! Dedi ve gitti.
Bir lokma yemek yemedi. Yola çıktı otobüs beklememek için taksi çağırdı. Nasılsa çok parası vardı. Çok beklemeden taksi geldi. Bindi ve hemen kahveye gitti. Kapıdan geçmeden önce aç olduğunu hissetti. Hemen gidip kendisine bir şeyler ısmarladı. Dillere destan bir kahvaltı yapmıştı.
"bu kadar güzel kahvaltı yapmak varken ben neden evdeki iğrenç şeyleri yiyeyim ki?" diye düşündü kendi kendine. Yemeği bitti hesabı ödedi ve hemen oradan çıktı. Acele ediyordu. Bugün çok şanslı hissediyordu kendisini bir an evvel gidip oynamak istiyordu. Çok geçmeden oraya vardı. Herkes onu bekliyordu. Oturdular oyuna akşama kadar oynadılar. Adam bütün parasını koymuştu ortaya. Evet şanslıydı. Yüzü gülüyordu. Kazandı, ortadaki bütün parayı aldı. Yine milyarlar kazandı.
Evdekiler yine açtı. Anneleri çocuklarını düşünüyordu. Kumar oynadığını bilmiyordu. Neden değişti? Neden böyle oldu diye düşünüp duruyordu. Çocukları olmasa hemen boşayacaktı ama çocukları büyük engel oluyordu. Çocuklarından birinin adı Melek diğerinin adı Rüya idi. Melek 6 Rüya ise 10 yaşındaydı. Melek' in yaşı küçük olduğu için henüz hiçbir şeyin farkında değildi. Rüya'nın da yaşı küçüktü ama aklı her şeye eriyordu. Ama bir türlü anlamıyordu babasının neden böyle olduğunu. Bir tek o değil kimse anlamıyordu. Annesi Artık dayanamadı. Çocuklarının bu durumda olmasına çok üzülüyordu. Aç kalmalarına dayanamıyordu. Üstelik bakkala ve komşularına bir sürü borcu vardı. Kocası bu kadar zenginken çok parası varken ona hiç para vermemesi çok acıklı bir durumdu. Giyindi, hazırlandı ve çocuklarını alıp aşağı indi. Ailesi onu eve almazdı. Biliyordu. Çünkü ailesi Mehmet ile evlenmesine izin vermedi o da izinsiz kaçtı. Şimdi yüzüne bile bakmazlardı onun. Çareyi dışarıya çıkıp yiyecek aramakta buldu. Çünkü kocası onu evde görmek istemiyordu. Ne yapacağı belli olmazdı. Dışarı çıktı. Tabii çocuklarıyla beraber. Onları zaten bırakamazdı. Onlar için yaşıyordu. Bakkala gitti. Adama:
-Senden son kez istiyorum. Ne olur yalvarırım biraz ekmek ve biraz yiyecek ver. Çocuklarım çok aç kendim için istemiyorum. Bana acımıyorsan şu çocuklara acı. Adam:
-Ne diyorsun sen ya o kadar yiyecek verdim hala borcunu ödemedin bana. Kocanın o kadar parası var. Kadın:
-Kocamın o kadar parası var ama vermiyor. Ne yapayım ne olur biraz ver. Adam:
-Tamam, ama bak bu son sen çocuklara dua et. Dedi ve Sepete malzemeleri koyarken devam etti
-Kocan bütün parayı kumarda kazanıyor senin haberin var mı? Haram para işte neye yarar ki!
-Ne, ne nasıl ya ne dediğini farkında mısın sen? Ne kumarı ne haramı? Adam:
-Evet, senin o kocan olacak adam kumar oynuyor herkesin ağzında bilmiyor musun? Kadın biraz fenalaştı ama kısa sürede toparlandı ve:
-Tamam, anladım teşekkür ederim bilmiyordum. Allah senden razı olsun. En yakın zamanda ödemeye çalışacağım. Dedi ve oradan hızla çocuklarıyla beraber uzaklaştı.

Adam çok mutluydu. Bütün hepsini kazanmıştı. Çok parası vardı artık. Kahveden çıktı ve bir cefa'ya gitti. Cafe'de birine telefon açtı.
-Alo. Karşıdaki ses:
-Merhaba Mehmet. Neredesin?
-Ben sana söylediğim cafedeyim.
-Tamam, yarım saate oradayım.
-Tamam, parayı getirmeyi unutma.
-Unutmam sen de malı unutma.
-mal yanımda hadi çabuk ol.
Yarım saat sonra adam cafe ye geldi. Çantasını açtı ve içinden para çıktı. Mehmet gülümsedi ve:
-işte bu. Benim istediğim buydu. Ver bakalım şu çantayı parayı saymam lazım
-Para tamam. Hiç eksik yok.
-tamam, mal da burada
Çantayı kaptığı gibi eve gitti. İçeri girdi. Olamaz karısı oradaydı. Karısının adı Dilek idi. Dilek artık korkmuyordu ne yaparsa yapsın umrunda değildi. Çocukları üst komşusuna bırakmıştı. En sonunda patladı:
-Ne yapmaya çalışıyorsun sen?
-Bir şey yapmaya çalışmıyorum.
-belli oluyor ya ne oldu sana böyle
-bir şey olduğu falan yok hani sen gidecektin geldiğimde evde olmayacaktın.
-gitmedim. Nereye gideyim. Ailem yüzüme bile bakmaz sokaklarda mı kalayım çocuklarımla
-orası beni ilgilendirmez.
-gel vazgeç şu işten yuvana dön ailemize dön. Adam şaşkınlık içinde ve biraz da korku içinde.
-ne işten?
- ne demek ne işten biliyorum senin kumar oynadığını.
-başka ne biliyorsun hem nerden biliyorsun sen bunu?
-bakkal söyledi ayrıca herkesin ağzındaymış. Lütfen sen böyle değildin kim değiştirdi seni böyle. Gel vazgeç şu işten bir sürü borcumuz var ne yaptımsa vazgeçmedin. Çocuklarımız için vazgeç lütfen yine eskisi gibi yaşayalım
-ben bir şey yapmıyorum kim dediyse yalan demiş.
-peki, öyle olsun.
O gece çocukları annesi komşudan almadı. Mehmet çok düşündü uyumadı. Uyku tutmadı bir türlü. O da kendi kendine düşünüyordu. "neden böyle oldu gerçekten beni kim böyle yaptı. Çocuklarım kaç gündür açlardır kim bilir. Allah"ım bana güç ver. Nasıl kurtulacağım ben bu işten" diye. Bütün gece yatakta dolandı durdu. Sabah oldu. Karısı erkenden iş aramaya çıkmıştı. Mehmet hazırlanıp evden çıktı. Yolda yürürken parası da yanındaydı. Hemen bir otobüse bindi. Otobüste yol boyunca düşündü: "son bir kez oynayacağım bugünde şanslı hissediyorum. Son kez bir kere daha. Sonra hayatım boyunca bırakacağım bu işi. Hemen kahveye gitti oradakilere:
-bugün son kez oynayacağım. Dedi. Adamlar:
-ne diyorsun sen yoldan sapma aklını başına topla çok zengin olacaksın.
-hayır, ben kararımı verdim aileme sahip çıkmalıyım.
-aile dediğin ne senin ya boş ver onları salla gitsin kim takar. Gel vazgeç sen burada daha mutlusun
-hayır dedim son kez oynayacağım.
-peki, bu senin kararın ama pişman olacaksın
- o da benim sorunum
Son kez oturdu elleri titriyordu. Kazanamayacaktı belki. Belki bütün her şeyini kaybedecekti. Bu çok büyük bir riskti.bu riski göze aldı. Oyun bitti. Kaybetti , dünya başına yıkıldı. Herkes güldü ona kaybetmesine , dalga geçtiler onunla. Zaten borçları vardı herkese şimdi bir borç daha yüklendi hem de kumar borcu. Çok paraydı. Asla denkleştiremezdi o kadar parayı. Sattığı uyuşturucuların parasını da koymuştu ortaya. Hepsi gitti. Herşey buraya kadarmış.
Eve gitti tövbe etti. Yalvardı Allah'a yakardı:
-Allah'ım sana yalvarıyorum affet beni. Ne olur Allah‘ım yalvarıyorum sana. Eşimi çocuklarımı nasıl ihmal ettim ben nasıl yaparım bunu. Dedi
Yerinden sıçradı. Hayıııııııııırrrrrrrrrrrrrrrrrrr diye bağırdı. Uyandı ter içinde kalmıştı. Yanında eşi vardı. Melek yüzlü eşi. Hemen ayağa kalktı elini yüzünü yıkadı. Çocuklarının odasına gitti. onların yanağına bir öpücük kondurdu. Hemen odasına gitti. eşinin de alnına bir öpücük kondurdu ve :
-ohh hepsi rüyaymış. Allah'ım sana şükürler olsun bana böyle bir aile verdiğin için dedi ve bir ömür boyu mutlu yaşadılar



Ayşenur Edis

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...