Kurabiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kurabiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Küçük Mutfak Faresinin İş Başısı

Bir süredir elimi eteğimi çoğu şeyden çektiğimi size itiraf etmem gerekiyor. Mutfağım bana küsmüş gibi ya da ben ona darılmışım gibiydi. Okul ve gerçekleştirmeye çalıştığım preojem derken iyice kafayı yedim ve evde öyle elimi bir şeye sürmez olmuştum. Çok acınası bir durum değil mi bu? Bence öyle! Kendime hiçbir şekilde yakıştıramadığım saçma bir süreç oldu.Tam mutfağa giriyorum, içimden miskinlik yapmak geliyordu. Bu durumu da kafama taktıkça iyice bir şey yapamaz hale gelmiştim. Dün akşam, mutfak meleğim beni dürttü. Dedi ki; "Küçük hanım, sen ne yaptığını zannediyorsun?! Şu mutfağa gir artık!". Bende aldım elime kitaplarımı ve yeniden ders çalışmaya başladım. Okulun derslerini değil! Kendi reçetelerime baktım sonra yemek kütüphanemde bulunan bütün kitapları tekrar çalıştım. Bugün yapmak içinde birkaç reçete buldum. Uykusuz ve yorucu bir günün ardından mutfağıma geçtim ve derin bir nefes aldım. Sonra hiç düşünmeden başladım. Normalde öğle uykusu uyurum yaklaşık 4 saat kadar ama bugün mutfakta olmalıydım. Her gün olmam gereken gibi.. Kalemde.. Oyun bahçemde.. Üstüme önlüğümü giydim ve ilk önce adlarını; "O bi küçük hanfendi" koyduğum vanilyalı "Kahve Yanı Kurabiyeleri"ne başladım. Yapımı dehşet kolay ve zaman almayan bu kurabiyeciklerin yarısını hindistancevizine, öteki yarısını da kakao'ya buladım. Hemencicikte oldular! Eve yayılan o hindistancevizi kokusu, resmen ağız sulandırıyor! Hele benim gibi rejimdeyseniz! :( Durmammmm bennnn!! Üstüne oturdum Rainbow Cake yaptım. Bu sefer 5 renk! (Yeşil-Pembe-Mavi-Mor-Sarı ) Pastalarda kullandığım reçetenin aksine bu tam anlamıyla bir Vanilyalı-Limonlu Kek edasında bir çocuk! Beni üzen tek şey, her zaman gibi kabarmadı. Üstelik ölçüler ve malzemeler aynı. Yeni evin yeni mutfağında farklı bir ocak kullandığım için olsa gerek diye düşünüyorum. Fan yapıları eninde sonunda farklı hepsinin. Kabarmadı değil yalnız, kabardı ama her zaman gibi değil! :) Beni biliyorsunuz, bir kere başladım mı durmak nedir bilmem! :) Üstüne de kendi reçetem olan Chedar Peynirli Ekmeğimin hamurunu yoğurdum ve mayalandırmaya bıraktım. Şu anda yavrucak güzelce şişiyor. Birazdan gazını çıkartıp yeniden mayalandırmaya bırakmam gerekicek.
Bu arada fotoğraflar için özür dilerim sevgili okuyularım, Güzel fotoğraf makinem sakarlığım yüzünden yere düştüğü için şu anda serviste. Mecburen bir süre daha resimleri cep telefonumla çekip koyacağım.
Ama herşeyden önce şimdi ekmeciğimin başına geçmem gerekiyoooorrrrrr.. :)
Geri döndümmmm!!! Yeeeeeeyyyyyyy!!
Hayat, kurabiye koksun sizin için..
Bon Appetit!

Kendinizi Ateşe Atın!

Pratik sınav I -
Zeytinli Ekmek
Hunharca geçen taşınma maceramın sonunda sanırım zavallı güzelim bilgisayarım artık internete bağlanıyor. Meğer ne vahim şeymiş kopukluk sevgili okuyucularım. Süregelen bir şeye alışmak ne kadar kötü bir şey! Gel gelelim benim muhteşem maceralarım son gaz devam ediyor! :) Okul sabahın köründe başlayıp şeker komasına girdiğimiz anda bitiyor! :) Hele ki beze yapımında Çiğdem'le şekerden başımızın dönmesini ve sınavda "aaa benim başım dönüyor galiba!", "Benimkide fenayım abi!" gibi sözlerin yükseldiğini söylemem gerekiyor size. :) Merak etmeyin, sınavım güzel geçti nitekim! :) Merengeler.. merengelerrrrrr.. :) Gözünü sevdiğimin ama şunu öğrendim ki, japonları her ne kadar sevsemde merenge'lerini sevmiyormuşum! :)  Kurabiyeler, ekmekler, dökme hamurlar, kekler, merengeler ve custardlar ellerimden öppperrrrrr!!!! :)) Pratik sınava gelince, kendime göre çok kötü bir not olan 94 aldım. Gülmeyin!! Hakikatten kötü! Pratik sınavda bir Zeytinli Ekmek ve bir de Kandil Simidi yaptım!Ahh be güzelim! Ne diye risk alırsın?! Kanımca 95-100 arası not alacağımı düşündüğüm cicilerim tabak sunumundan kaldı! 0_o Neyse napalım, böyle olması gerekiyormuş diyerek yolumuza devam ediyoruz sevgili okuyucularım. Öğrennn çocumm, öğreeennnn! MSA tarihinde ilk tamamı kadınlardan oluşan sınıf bizmiş! Ya öyle fal taşı gibi bakarsınız işte! Hala savaş çıkmamasına şaşırıyorum açıkçası! :)) Aman.. amannn diyeyim de ben! :) Daha önceleri bayağı dil döktüğüm el alışkanlığını birebir okulda da görüyorum. Gün geçtikçe eller daha da pratikleşiyor. Hatta bunca zaman bildiğimi düşündüğüm bazı teknikleri, sil baştan öğrenmem bile gerekti. Herşeyin bir püf noktası varmış yahu! Ve inanın, düşündüğünüz kadar kolay değil! :) Mesela benim gibi, fırından kekinizi çıkarmaya çalışırken, arkadaşınızın kekini tepeteklak düşürebilir ve hatta onu kurtarmaya çalışırken 200 derecelik tepsiye parmaklarınızı cassssssssss! diye dokunabilirsiniz! :)))) Sonra fırının kapağını uzun süre açık tuttunuz diye şeften fırça yiyebilirsiniz! :) Onun üstüne çil yavrusu gibi boynunuz önünüzde kaçışabilirsiniz! Bunlar mümkün tabi! :) Amaaaaa işin en kötü yanına gelirsekkkkkkkkkk sevgili okuyucularım!!! Kilo almamanız elde değiiiilllll!!! Yani manyak gibi dikkat etsemde bana mısın demiyor kerata! Akşam kısayım diyorum; yok! Öğlen yaptıklarımı yemeyeyim diyorum; yok! Yokta yok! :) Pofidik bir şey olup çıkarsam şaşmayın yani! :)) Hey gidi günler heyyyyyyyy! Filinta gibiydim filintaaaa!! :) Esas ocak sonunda, tez vericez. İlk taslak bugün verildi. Uykusuz geceler boyunca yapıldı kendisi. Vayy bee! Bu hallere düşecek kız mıydım?! :) Saçlar darmadağın! Tırnaklar erkek çocucğu gibi! Kendime şöyle bir söz verdim; okul biter bitmez, tırnaklarımı gidip direk kırmızıya boyatağım! :)) İşin şaka maka bölümünü geçersek, inanın, bütün fedakarlıklara değiyor! İnandığınız ve başarabileceğiniz bir şeyin peşinden gitmenin o dayanılmaz hazzı yok muuu? O anda şöyle bir durup, diyorsunuz ki, "Aferin kızım" Sonra derin bir sessizlik..
Herkesin çeşitli hayalleri var benim gibi. Herkes birşeylerin peşinde.. Ki bu bence inanılmaz! Bir yerden başlamak gerekiyor istediklerinizi gerçekleştirmek için. Unutmayın; "Başarı, doğal yanmanın bir sonucu değildir. Kendizi ateşe atmanız gerekir" demiş Arnold Glascow amca. Hadi bir yerleriniz yansın..Sonra ağlayın biraz ama şu üzerinde oturduğunuz çakıl taşlarının üstünden kalkma zamanı geldii hatta geçiyor bileee! Hop Hoppp! :)
Bon Appetit!

Şimdi Hiçbir Şey Aynı Kalmayacak!

Size sürünmek ve sefil olmak nasıl bir şey anlatayım sevgili okuyucularım. Her gece koltukta uyanamam düşüncesiyle iki büklüm yatıyorum. Sabah erkenden daha kargalar işlevlerini yerine getirememişken bir gözüm kapalı ötekisi de yarı açık bir vaziyette kalkıp okula gidiyorum. Üniformalar giyiniyor ve sıraya geçiliyor. Ne sırası diyeceksiniz şimdi, hemen söyleyeyim o zaman, tırnak, çorap ve kıyafet kontrolü yapılıyor! Hele ki tırnaklar biraz uzun olsun derse giremiyorsunuz ve böylelikle devamsızlık hakkınız olan toplam 24 saatinizden 1 saati gidiyor. Hoppaaa! Ehhh!! Kolay olduğunu kim söyledi değil mi? :) Hele hafta başında ilk mutfak dersine kaza yaptığım için 10 dakika geç gittiğimde Şeften büyük bir azar işitmemden bahsetmiyorum bile!!! Boynum önümde böyle ezik ezik! :) Bu hafta çıp çıp Bıçak Kesim Tekniklerini öğrendikten sonra Kurabiyelere geçtik! Biraz daha kol kası yapmam gerekiyor, bunu anlamış bulunmaktayım! Okuldaki en güzel şeylerden biri de, inanılmaz güzel insanlarla tanışıyor olmanız. Nitekim, bende öyle oldu! Pastacılık ekibi olarak bir erkek ve gerisinin tamamen kadın olduğunu düşünürsek çok eğlenceli bir ortam oluyor! İronik aslına bakarsanız. Bir yandan askeri kamp gibi bir eğitim alırken bir yandan gülüyorsunuz. İnanın bana her saniyesine değiyor. Mutfak sonrası üniformalar çıkıyor ve normal günlük kimliğimize bürünüyoruz. Ki ben yattığım gibi gidiyorum okula! :) Tek fark ayağımda pofidik terliklerim olmuyor! :) Çıkışta aşçı arkadaşlarımızı kurabiyelerimizle besliyoruz. :) İşin en kötü yanı; kilo almaya cicilerin teşvik etmesi. Yani o Parmesanlı Grissiniler veya Ginder Cookie'ler nasıl yenmez değil miiiiii? Bu akşam mesela, sırf bunun için, domates çorbası içtim. Korku sarmış dört bir yanımıııııı! :) İşin şakası bir yana, giriştiğim şu olay beni hayata bağlıyor. Kendime olan güvenim bile daha arttı diyebilirim size. Sizden gelen e-mailler de beni inanılmaz mutlu ediyor. Tek başıma başladığım bu yolda bana desteklerinizi gönderdiğiniz için müteşekkirim sevgili okuyucularım. Sadece bir istemekle başladığım bu yolda, sizlerin şahitliğinde ilerliyorum. Umarım sizde bende istediğimiz şeyleri elde ederiz. :) Sadece unutmayın, bazen çok zor olabilir. Ne yapıyorduk bu anlarda? Derin nefes alıp yolumuza devam ediyorduk. Eveeettt! :)
Bugünlerde taşınma telaşı içerisindeyim. Meğer ne kadar çok eşyam varmış! :) Kolile kolile bitmiyor keretalar! :)) Arabamı değiştirdim. Üstüne taşınıyorum! Mükemmel değişiklikler değil mi? Eğer hayatım stabil gitmeye başlıyorsa, içimde kıpır kıpır bir şeyler oynuyor ve herşeyi tamamen değiştiriyorum. Artık büyüdüğümü de göz önünde bulundurursak, herşey daha cesur ve içinde temkinli yapılıyor sanırm. Sizi cicilerimden uzak bıraktığımın farkındayım ama yeni eve alışana kadar bana bir süre müsade vermenizi isteyeceğim sizden sevgili okuyucularım. Herşey kolilerde çünkü!! :) Bazen herşeyin değişmesi için bir şey bekleriz. Küçük bir şey! Ben anladım ki, şöyle bir silkinip ayağa kalkılmayınca hiçbir şey değişmiyormuş! Bende ne yaptım? Herşeyi değiştirdim! Hemde bir anda! Hiç düşünmeden! :) Bazen o küçücük değişiklik için, ateşi sizin yakmanız gerekiyor. O zaman görüyorsunuz ki, yüzünüz gülüyor. Aynı benim gibi.. Değişim mi istiyorsunuz, her gün yaptığınız şeyleri yapmayın. Mesela, ilk önce yataktan sağ ayağınızı yere koyarak kalkıyorsanız, yarın sol ayağınızı yere koyun ve döngüyü değiştirin! Aaaaaaa! Sızlanmayınnnn.. Deneyin bakalım..  :)
Bon appetit

Mini Mini Çocuklar! Hani-mişşşş!!!!



Mis gibi kokan sonbahar mevsiminin gelmesiyle garip bir ruh haline büründüm. Bir yandan yaklaşan okul günüm bir yandan da taşınma telaşı içinde bir o yana bir bu yana savrulan kişiliğimle yine mutfaktaki yerimi aldım. Açıkçası taşınma sürecinin içerisinde evlere bakarken, dikkat ettiğim ilk nokta, sizde tahmin edersiniz ki sevgili okuyucularım, mutfak! Küçücük ve ufacık tefecik içi dolu turşucuk misali bir ortamda ben nasıl çalışabilirim?! Bu eller nasıl hareket eder?! Bu çığlıklar nereden duyrulur bilemiyorum! Büyük araştırmalar sonucunda neyse ki bir yer bulduk! :) Ohhhhhhh..! Şenlik ve gümbürtü içerisinde geçen günlerin arasında Brandit firmasından sipariş aldım. Önemli müşterileriyle olan toplantılarında yenmesi için birkaç şey yapılması istendi benden. "İşte geldim burdayımmmmm!! Ben bu işte ustayımmmmm!" diyerek saçlarımı topladım ve önlüğümü üstüme geçirdim. Toplam 10 çeşit cici yaptım. Yuhhhh! demeyin, gözüm doymadı ne yapayım! :) Pate Brisee hamuruyla yapılan küçük tartaletler herkesin favorisiydi sanırım. Babamın öyle gözlerini sinsi sinsi dikmesinden anlamalıydım zaten! :) Bu hamur mutlaka bilinmesi gereken bir hamur cinsi oluyor. Tadı da enfes. Hay! Gözünü sevdiğimin fransızları! Mübareklerin yaptıkları herşey mi güzel olur yahu?! :)) Cici harmonimin içinde Kanepeler, Tatlı-Tuzlu kurabiye çeşitleri, Tarçınlı Elma Topları, Milföy Hamurundan baş döndürücü küçük Tadımlıklar, Tatlı Kuru Meyveli Tartaletler ve Frambuaz Damla Çikolatalı Brownie'lerim vardı. Ağzınızın yanından akan küçük salyaları silin hadi! :)) En feci sahne, arabada siparişleri götürürken yaşandı. Araba buram buram misssss kokuyordu. "Gel banaaaa! Gellll banaaaa!! Ye beniiiiii!!" deselerde kulaklarımızı tıkadık milföy hamurlu çocuklara! :) Serra'yla deli gibi aç olduğumuz için baş dönmesi mi dersiniz yoksa iç geçmesi mi bilemiyorum ama çok garip anlar yaşadık diyebilirim sevgili okuyucularım. :) Sonunda firmaya gittik ve siparişleri güzelce masanın üstüne dizdik. Voilaaaaaaa! :) Aldığım duyumlara göre toplantı sonrası şirkette çalışan arkadaşlar 1 dakika içerisinde bütün cicileri bitirmişler! :) Harika değil miiii??? Davet işlerinde dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri de cicilerin boylarının minik olması. Yani en fazla 2 lokmada mideye inecekler yavrucaklar! :) Bende bunu tabi zamanla öğreniyorum. Sipariş alırken veya herhangi bir eksperiment üzerinde çalışırken ıncık cıncık herşeyi araştırıyorum. Başka türlü işi tam yaptığımdan emin olamam ve bu da tahmin edersiniz ki, beni mutlu etmez! Hayalinizi gerçekleştirirken, sizi yıldırıcı veya sizi daha motive edici olaylarla karşılaşabilirsiniz. Kendinize olan inancınızı hiç kaybetmeyin! Çünkü siz inandığınız sürece, artık biliyorsunuz ki, kimse önünüzde duramaz. Zamanla göreceksiniz ki, yüzünüz aynı benim gibi gülmeye başlayacak! Bırakın birkaç kere yere düşün! Sadece ayağınız kanar!..
Siparişlerin teslim edilmesinin üstüne gidip deli danalar gibi yemek yedik mi? Yedik tabi ki!!! :))) Sonrasında gelen doymuşluğun verdiği o gurul gurul sesi sanırım hiçbir zaman unutmayacağım! Şimdi izninizle, mutfağa gidip son deneyim kurabiyeleri dinlendikleri buzdolabından çıkarıp şekil vermem ve fırında pişirmem gerekiyoooooor!
Bon Appetit!

Bir "Cathering" Hikayesi



Pazar gününü değişik geçirelim diye Ümraniye IKEA'ya gittik. Şunu çok net anladık ki, haftasonları kesinlikle dışarı çıkılmaması gerekiyormuş! Biraz dolaştıktan sonra ağız tadıyla kahve içelim dedik ve sevdiğimiz bir mekana oturduk. Şans bu ya, canım arkadaşım Ceren'i gördük. Pazartesi günü, yani bugün, bir toplantılarının olacağını ve benim yapıp yapamayacağımı sordu. Son gün ve gece saat 22:00'de bunun haberini alsanız ve ertesi gün öğlen 12:00'ye yetiştirmeniz gerektiğini bilseniz ne yapardınız? Ama ben Yapmaz mıyım?! Uyumam yine yaparım! Eve gidene kadar ne yapıcam ve ne yapsam diye kafa ütüledim tabi ki! Evin kapısını açmamla üstümü değiştirip mutfağa girmem bir oldu diyebilirim sevgili okuyucularım! :) Fındıklı Ay Şekilli Kurabiyelerimin hemen hamurunu tuttum. Ama o kadar akıllıyım ki, yanlış un kullanmışım o panikle! :) Yani annemi ne diye dinliyorsam artık! Git bildiğin özel ununu kullan yani değil mi?! :) Halim perperişandı dün gece!!! Ağladım ve deli gibi zırladım hatta bir ara hayattan nefret bile ettim diyebiliriz! :))) Sonra "kesseler acımaz" diyerek yola devam! Hayatımda başladığım hiçbir işi tam anlamıyla yapmadan bitirmedim. Sabah 7:00'e saati kurdum. Uyanır uyanmaz, fırına gidip yeni mis gibi un aldım. Sonra marketten eksikler giderildi. Tam teşhizatlı bir biçimde mutfakta savaş bayraklarımı çektim ve güzel bir müzik açtım. Ohhhh! En iyi rahatlama methodum! :) Sonra ver elini Damla Çikolatalı Kurabiyeler, Ay Şekilli Kurabiyeler, Peynirli Tartaletler, Milföy hamurundan çeşitli ciciler, Kanepeler, Brownie'ler ve Elma Topları!! Toplam 10 çeşit bir yiyecek grubuyla hazırdım ki, sevgili arkadaşım toplantının 31 Ağustos'a ertelendiğini söylemek için beni aradı!!!! :)) Tam benlik bir olay!! Nitekim ben herşeye gülebilen bir yapıya sahip olduğum için bu durum içinde ,yine gülme krizine tutulma için, bir neden daha buldum! Hakikatten harikuladeyim sevgili okuyucularım! :) Telefonu daha kapatırken, babam, annem ve Arzu çoktan durumu anlayıp tartaletlere ve kurabiyelere gömülmüşlerdi bile! :))) Bugün de öğle yemeğini atlattık diyelim. :))) İşin olumlu tarafından bakmak lazım, toplantının olacağı günü şimdiden biliyorum ve hazırlıklarımı ona göre yapacağım. Hem aklımdaki şeyleri daha rahat yapabilirim. Mesela, italyan kırması kızlarım; Macaronlar! :)))) Voila!!! :))
Mutfaktaki kirli yığınını toplarken, her zamanki gibi müthiş sakarlığımla kafamı ahşap rafın köşesine vurdum mu? Vurdum!!! Çığlıklarrrr, göz yaşı fırlamaları ve kesik çığlıklar eşliğinde mükemmel bir senfoni orkestrası edasındaydım! :)))
Slogan yarışmasında birinci olan slogana kadar Bon Appetit! yazmaya devam edeceğim sevgili okuyucular.. Şimdi gidip 1 saat yürüyüş yapmam lazım. Okula az kaldı ve form tutmam lazım! Onca saat ayakta kalıcam yahu! Hmmppfhhhh.. :/
Bon Appetit!


Tantitoni Firması Yazın En Güzel Kurabiyesini Buldu!

Bir süre önce yakından takip ettiğim ve sık sık alışveriş yaptığım Tantitoni firmasının Kurabiye Yarışmasına katılmıştım. Özellikle Forum İstanbul ve Cevahirdeki dükkanlarını ziyaret etmenizi öneririm. Onların kurabiye kalıplarından alıp onlarla kurabiyeler yapmak gerekiyordu. Güzelce yılbaşı temalı kalıplarla vanilyalı kurabiyeler yaptım ve üzerlerini Şeker Hamuru ile kapladım ve üstlerine insanın içini ısıtan komik cümleler yazdım. Esprili olmalarını istedim diyebilirim size sevgili okuyucularım. Nitekim öyle oldular da! :) Fotoğraflarını çekip midemize indirdik o ayrııııııı! :)) Dün öğrendim ki, yarışmayı kazanmışım! Horeeyyyyyyy! :) Anne'ye Çaaaaaaaakkk yapıldı tabi! Ödülüm ise, Avrupada bayağı meşhur olan ve benimde ürünlerini bayıla bayıla kullandığım Koziol marka Üç Katlı Kurabiye Servis Seti. İnanılmaz değil mi? İlk ödülüm! :) Bende pembe ve küçük boyu vardı ama ödül ödüldür değil mi? :)) Ödülümün geleceği günü sabırsızlıkla bekliyorum! Ayyy! Ne heyecanlı! Tantitoni firmasına çok teşekkür ederim! Servis setimi kullanmaya söz veremiyorum cünkü sanırım çeyizime kaldıracağım! :))) Yine kurabiye mi yapsam ne?! Ellerim titriyor bakın sevgili okuyucularım. :) Tarçınlı kurabiye mi olsa yoksa zencefilli mi? Hmmmmm.. Ben bir mutfağa gideyim en iyisi! :)
Bon Appetit!

Fındık Ezmeli Kurabiyelerim ve Kilo Sorunu

Bu hafta çok yorulduğum için biraz dinleyim dedim ama demekle kaldım tabi ki. İki gün hiçbir şey yapmayıp sadece televizyon izledim diyebilirim :). Ardından soyal hayata karışayım, Saint Benoit'nın Pilav Gününe katılayım dedim ki içimde bir şey kıpır kıpır etti. Göremediğim bir güç beni mutfağa doğru itti :). O hissettiğim vicdan azabını size anlatamam! İki gün oturmanın verdiği o garip hissi gidermek için Fındık Ezmeli Kurabiye yapayım dedim. Bol kalorili şöyleeeeeeeeee..Ohhhhh.. :)) Hoş, bu çeşit Fıstık Ezmeli de yapılabilir! Ben, sevgili marketimizde ancak bir çeşit bulabildim. Nitekim, Fındık veya Fıstık ezmesi değil de ben bizzat Nutella'cıyım! Hergün minimum bir çay kaşığı! Ah! Sizde bilirsiniz çay kaşığıyla yemenin ne kadar harikulade bir haz olduğunu!! Kavrulmuş Türk Fındıkları... :))) Ama bizim durumumuzda kurabiyemiz Fındık Ezmeli oldu. Daha sonra Nutella'lı değişik tarifler deneyeceğim. Fındık Ezmesi bana biraz ağır geliyor. Fakat, bu kurabiye düşünebileceğinizden hafif ve inanılmaz yenilesi oldu :). Mutfağa nasıl bir kokunun yayıldığını söylememe gerek yok! Babam bile salondan o güzel kokuya geldi ve ilk çıkan tepsiden 2 tanecik aşırdı. Hemde sıcak sıcak! Kurabiyemizde Tereyağı ve Esmer şekeri mikser yardımıyla krema kıvamına gelene kadar çırpıyoruz. Başka bir kapta un, karbonat ve tuzu birlikte eliyoruz. Tereyağlı karışıma bir yumurta kırıp yine çırpıyorsuz ardından da neredeyse bir kavanoz Fındık Ezmesi (265gr.) ekleyip karıştırmaya devam ediyoruz. Gelsin Kalorilerrr :). Unlu karışımımızı da ekledikten sonra bulamaçımızı sertleşmesi için 40 dakika kadar buzdolabında bekletiyoruz. Buraya kadar tamam! Asıl olay bundan sonrası aslında! İlk defa yaptığım bir reçete olduğu için sonucunu tahmin edersiniz ki bilmiyordum. Neme lazım tepsiye 2 cm aralıklarla dizdim. Üzerlerine de çatalla şekil verdim. Biraz yayılacağını düşünmüştüm fakat düşüncelerimi aştı ve acaip yayıldı! Tepsideki kurabiyeler nerdeyse birbirine yapıştı! Tamam, Panik yok! İkinci tepside deneyimli oldum ve küçük küçük koydum ve bayağı aralık bıraktım. Aman diyeyim! Yani bir tepsi de toplam 9 adet kurabiye oldu. Yayılgan şey ne olacak! :) İkinci tepsi süper oldu fakat üstündeki çatal izleri pek gözükmüyor piştikten sonra. Keşke pişmeden önceki hali gibi gözükseydiler! :) Gelelim test subjelerimin görüşlerineeeeee.. Serra, rejimde olmasına rağmen 3 adet yedi. Annem 2 adet ve Babamsa durdukça yedi diyebilirim :). Babamın yorumu şu; Hmmmm biraz tatlı.. Annemden cevap: Fındık Ezmesindendir! Babam: Fark ettim ama tatlı ya biraz.. Annem: Fındık ezmesinden!!! 0_o
Şimdi mutfağa gidip bir tane alacağım yanında da süt içtim mi tamamdır! :)
Bon Appetit!

Chocolate Chip Cookie'lerim ve Sema Usulü Revani'm

Haftasonu, Serra bana geleceği için ona küçük bir süpriz yapmak istedim. Kendisi sıkı bir rejim uygulayıcıdır. Bu sıralarda nitekim o mod içerisinde :). Bende açlığını bastırsın diye ona Chocolate Chip Cookie yaptım. Geldiğinde gözleri fal taşı gibi açıldı diyebilirim size. Kurabiye hamurunun içerisindeki damla çikolataların tadına diyecek yok zaten. Fakat bu reçete daha önce denediklerim içerisinde en iyisiydi! Yapılışı da bir o kadar kolay! Hele çocuklarınız varsa yanında bir bardak süt ile inanılmaz bir hal alıyor! Pastacılık konusunda anladığım şeylerden biri de, herşey oran orantı üzerine! Hadi bakalım birini biraz eksik koyun ya da biraz fazla! Her zaman yaptığınız şey bile olsa tadı inanılmaz farklı oluyor! Ve mutlaka kenarından bile olsa bir ısırık almanız lazım! Öyle Rejimdeyim! Yok Tatmayayım! diye bir şey yok! Ben mi? Evet! Hepsi mideme giriyor! Fakat neyle besleniyorsun derseniz, neredeyse bütün öğünlerde meyve yiyorum! Formumu da korumam lazım değil mi?! :) Yoksa ipin ucu kaçar mis kokulu okuyucularım. Ki ben tatlılara asla ama asla hayır diyemeyen bir yaratığım! Gelelim güzelim Revanimeeeee.. Reçetesi anneannem zamanından kalma fakat annemin küçüklüğümden beri yaptığı bir usül. O yüzden adı: Revani de Sema :).  Uzun zaman önce yapmıştım fakat bu haftasonu annemler arkadaşlarına gidecekleri ve cici bir şey götürmek istedikleri için kolları sıvadım! Serra, çikolata damlaları içinde gözleri fıldırfeş dönerken, ben mutfakta revaninin içine koyacağım yoğurtun olmadığını fark ettim! Sevgili arkadaşım Arzu, çoğu zaman olduğu gibi imdadıma yetişti! Yoğurt geldikten sonra bir çırpıda yavrucağı yaptım. Revani'nin yapımı sırasında, sanki gökten melek iner gibi, Kemal Usta geldi. Kendisi süper bir ustadır! Ayrıca bu hafta stajına başlayacağım pastanede bana ustalık edip, yetiştirecek! :) Okul öncesi staj fena fikir değil, değil mi? :) Çalış, çalış, çalış..  Kemal Usta, bana revaninin şerbetini dökme konusunda çok önemli bir bilgi verdi. Revaniyi ters çevirip şerbeti dökmem lazımmış! İnanmayacaksınız ama inanılmaz oldu! Mutlaka denemelisiniz! Gözlerimden uyku akıyor ama nasıl canım çekti!
Bon Appetit!

İstanbulda Lale Zamanı ve Karın Gurultusu

Uzun zaman sonra bugün biraz geç kalkmaya karar vermiştim ki yine erken uyanasım tuttu! Ne yapsam ne yapsam diye kahvaltı sonrası düşünürken aklıma kurabiye yapmak geldi! Uzun zamandır kurabiye çeşidi yapmamıştım. Klasik kurabiyeden uzak durup ( normal şeyleri sevmiyorum ya) Reçelli Kurabiye yapayım dedim. Şu bildiğiniz içinde reçel olan yuvarlak kurabiyeler vardır hani pastanelerde. Onlardan fakat içi vişne reçeli ve lale şeklinde olan versiyonu oldu benimki :). İnanmayacaksınız ama diyette olmasam hepsini yiyebilirdim fakat bir tane ile yetinmek zorunda kaldım sevgili okuyucularım. Dişi olmak ne kadar zor değil mi?! Açıkçası yiyip yiyip kilo almayan arkadaşlarımı çok kıskanıyorum :). Hele benim gibi bu mesleğe delice baş koyduysanız, durum vahim! Şişiyorum iniyorum.. Şişiyorum iniyorum :)).Eh! Napalım kader diyelim geçelim :). Lale şeklindeki kurabiyelerimin hamuru dolapta dinlenirken bende yerimde boş durmadım ve Beze yapmaya karar verdim. Bildiğiniz gibi daha önce renkli renkli yapmıştım ama istediğim gibi olmamıştı. Hep diyorum ama inanın herşey el alışkanlığı! Bugün yaptığım bezelerin daha önceden yaptığımla yakından uzaktan alakası yoktu! İlk önce gıda boyası kullanmamaya karar verdim. Pastanelerde gördüğümüz gibi beyaz renkte olsunlar istedim. Yumurta aklarını çırparken içine bir tutam tuz koyuyorsunuz. Yumurta aklarına nokta kadar bile yumurta sarısı bulaşmaması gerekiyor! En önemli dip not bu! Ardından pudra şekeri ekleniyor. Tamammmmm.. İçine Vanilya Esansı da koydum! :) Serra, babam ve annem bugünki test subjelerim olarak iş başındaydılar. Bezelerimden 10 üstünden 10 aldım! Yaşasınnnnnnnnn! Tadı aynı pastenelerdeki gibi oldu sonunda! Bu hafta ilk iş olarak, sıkma poşetime, şeklinin daha güzel olması için, farklı bir "duy" almam lazım! Onu da halettim mi bu iş tamamdır! Arada her zamanki sakarlıklarım yine boy gösterdi tabi ki. Birkaç kere kafamı davlunbaza vurdum! Buz dolabının rafını da kaydırıp üstündeki yoğurdu düşürdüm :). Neyse ki, davlunbaz yerinde duruyor :). Bezeler 2 saat kadar piştikten sonra kurabiye hamurunu buzdolabından çıkardım ve oklavayla açıp şekillendirdim. Bendeki reçetede üzerinde pudra şekeri yoktu ama açıkçası benim pudra şekerli olması düşüncesi daha çok hoşuma gitti :). Gerçekten de çok güzel oldular! Saklamak için hava geçirmeyen bir kapta saklamanız gerekiyor sadece. Şu anda amerikan bar'ımın üstünde dün yaptığım Macaronlar, Bezeler ve Reçelli Kurabiyelerim duruyor! Ben mi? Ben karnımın guruldamasını duymazdan gelip erik yiyorum! :)
Nasıl bir adalettir bu!
Bon Appetit!

Gökyüzünden Gelen Ay Şekilli Kurabiyeler


Şimdiye kadar yaptığım en güzel şey, Cevizli Ay Şeklinde Kurabiyelerim oldu. Ağızda usulca dağılıp sizi kendinizden geçirtiyor. Git gide elimin alışmasından olsa gerek bana herşeyin yapımı daha kolay gelmeye başladı. Hele ki yüreğinizden geliyorsa ve karşınızdaki kişi onu yedikten sonra çok sevdiğini söylüyorsa değmesin kimse keyfinize:)) Yaparken cevizleri rondodan geçirip una karıştırdım. Eğer benim gibi ceviz sevmeyen biriyseniz bu yöntem inanın mükemmel işe yarıyor! Kurabiyenize ceviz yediğinizi fark etmeden inanılmaz bir tat veriyor. Çıtır çıtır olduğunu da söylemem gerekiyor. Sahip olduğum tariften toplam üç tepsi çıkıyor. Üstüne de pudra şekeri koyuldu mu olay tamamdır! Ellerime sağlıkkkk ohhhh:)). Babam işine bile götürdü ki bu az rastlanır bir durum! Canım arkadaşım Arzu subjem, gecenin bir yarısı kapıma dayandığında ise; "Allll bakalımm nasıl olmuşşş??" diye ağzına kurbiyelerimi tıkıştırdım. Doğrusu 3'te 3 yapacağımı hiç düşünmemiştim. Ondan da "Harikaaaaaaa!" cavabını aldıktan sonra içim rahatladı :). Fakat en önemlisi yaparken ne kadar büyük haz aldığınızdır. Kurabiye, kurabiye olmaktan çıkıyor ve sizi mutlu eden bir olguya dönüşüyor. Şekil değiştiren mitolojik varlıklar gibi :). Ve subjelerime kurabiyeleri test ettirdikten sonra aldığım yüz ifadesi içimde nasıl bir rahatlık ve huzur yarattı bilemezsiniz. Bu kurabiye tarifimi duvara asmalıyım, asmalıyım, asmalıyım, asmalıyım! Göl kenarında oturmuş sessizce kitap okuyan biri gibi iç çekiyorum :)). Bon Appetit!

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...