güven etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güven etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

...Aşka Bulandı Midem...



Belki de hiçbirşey değil gördüğünüz gibi, ya da benim göstermek istediğim...

Belki de siyahlar giyinip kuşandığım zırhlarımın içine gizledim kırmızılarımı, pembelerimi, morlarımı... 

Sanmayın çok güçlüyüm, yıkılırım ben de... Kalkmak kolay sadece, alışkanlık işte.... 

Sanmayın hiçbirşeyi takmam, hep derinlere iterim.... 

Sanmayın sevmem, sevmek isterim de sevdiğim gibi sevilebilsem... 

Biz kadınlar, ruhlarımızı da kanatlandırsak, dimdik de dursak, vurdum duymaz da olsak... Hep isteriz ki bir dağ olsun ardımızda, bir durup yaslanalım... Bir limanımız olsun kuytularında saklanalım... Bir adamımız olsun, omzunda huzur bulalım...

Aslında isteriz ki bilelim ki birinin kalbinde, aklında, rüyalarında gizliyiz... 

Biz aslında sahip çıkılmak, sahip olmak, sahip bulmak isteriz....

Ne yazarsam yazayım, ne çizersem çizeyim inanmayın... Kandırıyorum ki sizi.... En çok da kendimi... 

İçimdeki başka benim... Hayallerim başka...

Tasvir ettiğim kadın değilim... 

Yalın ve pür, saf ve sade, net ve katıksız, hapsettim... Esaretimden resmettiğim... 

Kelepçeli kalbimin kilidini açabilecek anahtarın sahibi nerdesin??? Şeyyyy, çok vaktim olmayabilir, geç kalmadan gelir misin??

Saat bana 5 var... ''YAZ''



Yaz gelsin istiyorum doğrudur... Her mevsim güzel demeyin küserim... Yaz başka!!! O mevsimde doğdum, o mevsimde doğurdum, hep o mevsimde doğruldum... Kışlar bildiğiniz soğuk geçer ben de, aynaya bakasım gelmez... Sonbahar donuk ve yağışlı... Yaprak dökerim... İlkbaharın nazı var... Yer yer mevsim normallerinin üzerinde seyredip hedefe meylederim... Haziran gelince tamam... Temmuz benim cennetim...Ben Temmuz'da başka severim...

Size önerim... Zor değil... Eksilerinizi, eksikliklerinizi, kibirinizi, kininizi, öfkenizi, derdinizi, endişenizi koyun bavula geçtiğimiz kışa yollayın... Yağmur da biter, Mart da, çamur da biter, çamurlu olanlar da çeker gider nasıl olsa... Hazırlanmaya başlayın...

Ben hazır mıyım, daha değil, ama başladım...

Niyetim ciddi...

Bir gün gelecek nasılsa, beklediğimi söylemekten tereddüt ettiklerim.

Nerede, kimde doğduysa, nerede uyuyup, nerede uyandıysa, nerede doyduysa...

Ben bir rüyaya elbet gireceğim... Deniz kokusu üstümde, çiçek açar gülüşüm, Güneşi de yanıma alırım, kumdan evlerimin camlarına pembe panjurlar takarım... Turkuaza boyarım kapılarımı, bahçemde açar binbir renk, ektiklerimle doyarım... Soyunurum eskilerimi, umutlarla yıkarım, yenilerle kuşanır, melek kanatlarından taçlar takarım ❤️❤️

Yolda mıdır, geç mi kalır?? Uzun mudur yol, zaman mı alır??

Arkadaşım, olur da bulursan, ,iki kere tıklatıver kapıyı, ama sessiz sessiz, içerde kızım uyuyor... 1,5 kişilik bir hayat benimki, kalbimin en derininde bir masal duruyor...

Bir de bil, bilmem benden öncesini, fırtına mı, tufan mı, afet mi volkan mı?



Benden sonra sana hergün YAZ....







Giderim, alışığım....




Benim en iyi yaptığım şey gitmek... Canım sıkılırsa binerim arabaya çıkarım yola... Genlerimde var... Bir nevi Çelebi idi babam... Sonra şartlar, yaşlar değişti ama miras kaldı ondan bana... Ve çok büyük şükran...

Karış karış gezdim bu ülkeyi, nerede ne meşhur bildim, yedim... Tatilleri öyle çok sevdim ki çalışmayı hiç bilemedim.. Yazlarım tatil olsun diye mi yaptım yüksek lisans, doktora??? Düşünmüyor değilim...

Ben bu dünyadaki en şanslı kız çocuklarından biriyim. Çok okuttu, çok gezdirdi, trilyonlara değişmem verdiğini... İşte ben bu yüzden gitmek nedir, sizden mi öğreneceğim??

1000 km yol yaparım acıkmam, susamam, yorulmam... Molaları çok severim lakin oyalanıp yolumdan olmam... Öyle kolay değil tabi, siz istediniz diye hiç değil... Ben eğer istersem giderim...

Bir gidişim var ki benim, kin deseniz değil, nefret deseniz değil, intikam zaten değil... Susmam, konuşup haklı çıkarmam, arkadan atıp tutmam... Ağlamam, ağlasam da göremezsiniz, görseniz de gerçek nedeni asla bilemezsiniz...

Bir garip gidiş benimki... Yüzüm güler, inadına mutlu olurum, mutluluğumla vicdanınıza dokunurum...

Çok yollar gitmiş bir kadın var karşınızda, virajları, dağları, patikaları aştım 84 model bir vosvosla...

En iyisi mi siz nasıl gidilir, gittiklerimden öğrenin...

Arkadaşımmm, pardooonn...



Aslında o kadar da zor değil...

Atomu parçalaman, permütasyon hesaplaman, çok bilinmeyenli denklem çözmen, koordinat belirtmen, anlaşma maddelerini ezberlemen, kafiye tutturman gerekmez...

Evler, arabalar, pahalı hediyeler, lüks yemekler, ağdalı-süslü laflar, iltifatlar, sorumluluklar beklenmez...

Yalan söylenmez...

Nerdeydin, kimleydin, whatsapp'da en son ne zaman online'dın, niye bu hatunun fotosunu like'ladın, telefon çaldı niye açmadın, denmez...

Kurulu bir hayattı bundan önce bilmem kaç küsür sene, sakın değiştirme, istenmez...

Anne-baba severiz, çocuk bakmayı biliriz, yemeğin en alasını pişirilebiliriz, her ortama girer, her türlü eğleniriz, çalışır, paramızı kazanır, alışverişimizi kendimiz yaparız...

Sana ne kaldı ki... Bir duracaksın öyle... Sadece severek... Var olduğunu hissettirebilerek...

Düşecekse içimize kurt, aklımıza bin tilki, araflarında - zaaflarında tutacaksan, saklambaç oynatacaksan, konuşur gibi yapıp aslında susacaksan, arkadaşımmm pardon biii zahmet çekilir misin??? Senin yerine de ben mi kendimi seveyim??

Müsadenlee ben bi aklına bakıp kaçayım, peynirle mi yedin ekmekle mi, meze mi yaptın içkinle merak ettim, sorayım...

Bilmiyorum kim ama... Arkadaşıma....



'''Nereye koyacağım seni bilemedim, sevgili diyemedim, cesaret edemedim... Sandım ki sensin aşık olan, ben içimdekini söyleyemedim... En iyisi biz senle arkadaş olalım, arkadaş kalalım .... ''' mı dedin????

Niye??? Yemedi mi??

Olunur, olunur... Bizden çok iyi arkadaş olunur da canım günah be, seviyorsan git konuş bence...

Arkadaş arkadaş geçinirken biz, birkaç kendini bilmeze denk gelebiliriz...

Gel biz seninle, film izleyelim, gezelim, eğlenelim, maça gidelim, küfür edelim, uçağa, trene, gemiye binelim, sabahlayalım, ağlayalım, dertleşelim, kampa gidelim, bisiklete binelim, yüzelim, dans edelim, yemek pişirelim...

Oturup bir de karar verelim, neremize koyacağız kimi, nereye kadar iznimiz, çizgimiz...

Yapmayı beceremeyen sussun otursun orda... Arkadaşımmm, ben bir kalbine bakacağım, biraz kırık-dağınık ama fazlalıkları bir dışarı atalım, gerekli yerlere stentleri takalım, ilaçları bulalım, göçebelik sona erdi, yordu, bitti, ben artık burada yaşayacağım...

Otuz Kuş

Kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.

Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış; baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kuşu bataklığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş. Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.

Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.

Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız. Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır.

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...