Pasta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pasta etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Rainbow Cake Vol.3


Rainbow Cake olayında kendimi aşmaya karar vermiş bir kişilik olarak, yola devam ediyorum sevgili okuyucularım! Yalnız bu sefer yaptığım diğerlerine göre biraz daha farklı oldu. Daha önceleri kendi kek reçetemi kullanıyordum fakat bu sefer, Rainbow Cake'ten Pasta yapmaya karar verdim!!! Yani neymişş? Pandispanya kullandımmm!!! İçini de 4 renk yaptım. Yani; yeşil, mavi, pembe ve sarı. Ahhhhhhh.. Benim şu hippy ruhum yok muuuu? Her kat ayrı ayrı yapıldı ve üst üstü kondu. Bu arada pastacığımı 00:00'de yapmaya başladım. Yaklaşık 3:00 gibi bitti yavrucak! :) Normal sınırlarda olmadığımı artık hepiniz öğrendiniz ne de olsa! Rahat rahat sizinle paylaşabiliyorum! :)) Bu sefer Amerikan tarzı olmasını istedim. Hani böyle kocaman! Neredeyse CheeseCake Factory imalatı tarzı! :)) Etrafı ve içi tamamen Cheese Cream Frosting ile döşendi. Serra ve annem, ilk önce bu konuda biraz şüpheciydiler. Gelin görün ki Tereyağ, PudraŞekeri ve Krem Peynirinden yapılmış bu Frosting, bir güzel oldu! İnanamazsınız sevgili okuyucularım! Her katın içini ayarı ayrı bu malzemeyle sıvadım ve aralarına Damla Beyaz Çikolata koydum. Hani arada rengi bozmasın diye! :) Nitekim çok doğru bir karar vermişim. Pastayı kestiğim zaman bunu şıp diye anladım! :) Yalnız bir hatam vardı. Daha önce böyle Frosting işine girişmediğim için bilemedim tabi ki. Benim yaptığım; dışını da sıvadıktan sonra süsledim ve buzdolabında bir gece beklemesi için koydum. Oysa yapmam gereken, dışını sıvadıktan sonra bir gece bekletmemdi çocuğumu. Dışı donduğunda süslemesi daha kolay yapılırmış meğer. Öteki türlü, yani daha katılaşmamışken süsler etrafa dağılabiliyorlarmış. Neyse bu ilk pasta denememdi ve ben bir şey daha öğrenmiş oldum! Yuppppiiiiii...! Ertesi gün, teyzemler bize mangala geldiler. Havalarda soğuduğu için bahçede mangal yapması biraz zor tabi. Mecburen içeride yaptık. Yemek yendikten sonra, ben havalı havalı benim cüssesi büyük kızımı, yaklaşık olarak bir karış boyunda oldu, masaya koydum. Etrafta "Wooooowwwww!" sesleri yükseldi. Bende koltuklar kabardı tabi! :) Hemende tavuk gibi şişerim! :) Sonra Serra'nın bana aldığı ve kullanmaya kıyamadığım Brabantia Şef Bıçağımla herkese dilim dilim kestim. Tadım aşamasından sonra, her zamanki gibi, gözlere bakıldı ve subjelerimin tepkileri beklendi! :) Bizimkiler, özellikle teyzem, anlata anlata bitiremedi. En büyük destekçilerimden olan teyzem, bana bir gün mükemmel bir Pastacı Şefi olacağımı söyledi. İnsanın gözleri dolar mı böyle bir şeye? Benim doldu! :) Heyyyttttt!! Ver gazı teyzeeee! Ver gazııııı!! :))) Kesseler acımaz yahu!! :))) Tamammmm.. sakinim! Derin nefes alıyoruuummm! :) İşte, yaptığım bir şeyden mutlu olunca böyle oluyorum. Göklere dağlara yazasım geliyor. Ne mütavazilik kalıyor ne hanımefendilik sevgili okuyucularım! :)
Okulun açılmasına bir hafta kaldı. Şimdiden uykularım kaçıyor heyecandan. Hatta bu salı günü orientasyon var. Yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim. Farkındaysanız, ilk B noktama gelmiş bulunuyorum! Ha ha! Olmaz diyenler nolduuuuuuu???!!!! :) Eğer isterseniz, yapılamayacak ve olmayacak şey yoktur! Bazen bende inancımı yitirebiliyorum. Bakmayın devamlı sarkastik konuştuğuma ve güldüğüme! Derin bir nefes alıyorum ve baştan başlıyorum. En baştan hemde.. Görüyorsunuz ya, bir hayal gerçekleşiyor. Neden sizinki de olmasın?.. 7 aydır canla başla ilk hayalimi gerçekleştirmek için çabalıyorum hatta çoğu zaman kafayı bile yiyorum diyebiliriz. Neden biliyor musunuz? Mutlu olmak için.. Evet! Doğru duydunuz, mutlu olmak için dedim sevgili okuyucularım. Sadece bir hayal kurup, bunu amaç edinip, hiçbir şey yapmadan olmaz! Hayat, kimi zaman çok kısa kimi zaman çok uzun gelir. Dolambaçlı yollardan geçeriz. Eğer onlarda, bende bir hayali gerçekleştirebiliyorsak, neden siz bunu yapamayasınız? Neden? Bir zamanda başlamalı, bir yerde başlamalı, şimdiden daha iyi bir zaman yok! Hadi kalkın şu bilgisayarın karşısından ve kendinize söyleyin! "Mucizeler mümkündür!"
Bon Appetit!

Ağustos Mu Dedin?! Bol Çikolatalı Fındıklı Pasta mı???

Havaların inanılmaz bunaltıcı olmasından dolayı, insan ellerini kaldıramayacak duruma gelmiyor değil! Sıcakları geçtim ama şu nem yok mu?! Yok yani.. Yapılan herşey pörsüyor!  Global ısınma gelmedi diyordu çoğu arkadaşım, alın size global ısınma! Hala farkına varmadıysanız eğer tabi.. Sıcakların gün be gün bizi yapış yapış yaptığını varsayarsak, ben yine ve yeniden kolları sıvadım ve doğum günü çocukları Arzu, Arzu'nun eşi Gökhan ve mükemmel babam için bir pasta yapayım dedim. Butik pasta kavramından çıkıp normal bildiğimiz pastane pastası türünü yapmayı tercih ettim. Hedefim, Bol Çikolatalı Fındıklı Pasta yapmak! Tamam.. Tamam... Bu sıcaklarda çok tehlikeli bir seçim olduğunu bende biliyorum! Daha önce yapmadığım bir şey olmalıydı ne yapayım! :) Ahhh! Bırakın beni mutfakta yaşayayım! İleride kesinlikle kendi evimde açık mutfak olmalı yoksa herhalde kimseyi göremem. :) Daha merak ettiğim ise, "Acaba çok kilo alacak mıyım?" sorusunu da geri planda bırakıyorum farkına vardıysanız! :)) Sessizce mutfağa girdim. Mis kokulu Tereyağ, Bitter Çikolata, Kakao, Pudra Şekeri, Yumurtalar, Rondoda da ince çekilmiş fındıklar veeeee babamın koleksiyonundan Metaxa Konyak, pasta olmak için hazırlandılar. Askerlerim kenarda beklerlerken, ben her zamanki gibi önceden fırınımı 180 dereceye ayarlayıp ısıttım. Ben Marie tarzında ( içi su dolu bir tencerenin üstüne kaseyi koyun ve ne eritmek istiyorsanız eritin) çikolata ve tereyağını erttim ve soğuması için kenara bıraktım. Ayrı bir mayonez kasesine ise, kakaoyı eledim ve üstüne PudraŞekeri ve Yumurtaları koydum. Mixerle güzelce çırpıp baş döndüren erimiş çikolatalı karışıma ilave ettim. Konyakta içine bir güzel koyuldu. Ohhhhhh!! Başınız döndü değil mi? Fındıkları ilave etmeyi unutmadım tabi ki sevgili okuyucularım. Yuvarlak bir kalıba koydum ve içine 2 parmak kadar su koyduğum tepsinin içine kalıbı koyup 45 dakika kadar pişirdim çocuğumu. Fırından çıktıktan soora yaklaşık 5 saat kadar buzdolabında beklettim. Daha fazla bekleseydi aroması daha güzel karışırdı ama kendisini akşam yemeğine yetiştirmeliydim. Üzeri sosu için ise, yine Ben Marie usülü Çikolata, Tereyağ, Süt ve Vanilyayı erittim ve buzdolabında uzunca süre bekleyen cicimin üzerine döktüm. Pastacığımın kenarlarını süslemek için ise, kalan fındıkları spatula yardımıyla ( ki biraz elde kullandım) yapıştırdım. Üzerine aslında daha başka süslemelerde yapılabilirdi. Şahsen, sade olan şeyleri daha çok seviyorum! :) Voilaaaaaa! Pastamız hazır olduuu!!!  Güzelce akşam yemeği yedikten sonra, kırmızı şaraplar açıldı. Pasta mumlarıyla masaya kondu. Serrayla ikimiz pastanın tadına hasta olduk! Özellikle bayanların muayyen günlerinde veya sevgilileriyle kavga ettikleri günlerde yemelerini tavsiye ederim! İnanılmaz seratonin yuvası kendisi! Gerisi hikaye benden söylemesi! :)) Babamlara biraz ağır geldi. Ehhh! Saçlara ak düşünce böyle oluyor! Bunu duysa beni kıtır kıtır keser herhalde! :)) Marketten alınma Meyveli Pasta ile güzelim pastamı aldattılar o ayrı! Hala çok kırgınım! :)  Ertesi gün tartılmamak üzere, biz afiyetle yedik! Ohhhhh! Canımıza değsinn!!!! :))))
Bon Appetit!

Tehlike Çanları Çalıyor!!


Sabah zar zor birbirine yapışan gözlerimi ayırdıktan sonra yavaşça mutfağa doğru gittim. İçimden "bir şey yapmam lazım" diye sayıkladım durmadan ama görseniz halimi, üstümden tren geçmiş gibiydim. Saçlar başlar dağılmış, gözler şaşıbeş bakıyordu :). Günlerdir bitmek bilmeyen yağmurun artık sinirimi bozmasından bahsetmek bile istemiyorum. Neyse ki, hava sıcaklığı bakımından fena değil. Sabah kahvemi içmeme rağmen kendime gelemedim. Garip bir baş dönmesiyle birlikte bahçede oturup neredeyse her sabah yaptığım gibi Türk Kahvemi yudumladım. Türk kahvesi her zaman işe yarar :). Elimi kaldıracak gücüm olmadığı halde içimdeki vicdan azabından kurtulmak için, birbirinden güzel reçetelerin olduğu kitabımı açtım. Amacım kolay bir tatlı bulmaktı ama baktıkça içim açıldı :). Sayfaları değiştirdikçe içimdeki kıpırdanmaya ayak uydurdum bende. Sonunda dün aldığım şeftalilerden Pie yapmaya karar verdim! Şeftalileri sıcak suda 20 saniye kadar beklettikten sonra soğuk suyun içine şoke ettim ve kabuklarını bir güzel üstünden çıkardım hanımefendilerin :)). Mısır unu, şeker, tarçın ve birazcık hindistanceviziyle harmanladıktan sonra içliğim hazır oldu!!! Mutfağı saran o güzel kokuyu duymanız lazımdı sevgili okuyucularım. Ohhhhh!! Temiz hava bol gıda! :) Üzerini normal kapatabilirdim fakat ben alengirli olsun dedim ve yaprak şeklinde yaptım. İşin içine biraz sanat katmakta her zaman fayda var değil mi? ;) Şeftalili Pie'ımın hamurunu yoğurup buzdolabında bekletirken içim içime sığmaz oldu ve günlerdir yapmayı düşündüğüm Dondurma'ya girişmenin vaktinin gelmiş olduğunu fark ettim. Tamam! Çikolatalı Dondurma yapacaktım ama söylesine bir dondurma beni kesmezdi! :) Ben de küçüklüğümde hastası olduğum Baskin Robbins'te yediğim Rocky Road'u yapmaya karar verdim! İçine Marshmallow'ları küçük küçük doğradım, ardından Damla Çikolatalar veeee küçük parçalara ayırdığım Çikolatalı Kurabiyeler! Gözbebeklerinizin büyüdüğünü fark edebiliyorum buradan :). Şahsen benimkiler gözlerimi kapladı diyebilirim size :)). İlk önce dondurmayı yaptım ve birkaç saat kadar derin dondurucuda bekledi zavallım. Ardından kenarları kristalleşince çıkardım ve içine o ağız sulandıran malzemelerimi koydum. Sonra Kayalık Dondurmam tekrar derin dondurucudaki yerini aldı. Ben bunlarla yetindim mi sizce? :) Hayııırrrr! Üstüne de ananemin güzel tarifiyle Piramit Pasta yapayım dedim. Piramit Pastayı yapması çok zevkli ve çok kolay! Benim reçetem; Yumurta, Pudra Şekeri, Tereyağ, Kakao ve Petit Beurre Biskuvi karışımından oluşuyor. 'V' şeklini vermesi biraz zor ilk başta! Ben 'V' şekline benzer bir hale soktuktan sonra buzdolabına koydum. Biraz sertleştiğinde ise tam şeklini verdim. Bu yavrucağın adı da: 'V' for Cake oldu :) Şeftalili Pie'ımın arada kaynadığını zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz sevgili okuyucularım. :). Yaprak yaprak motifleriyle fırından çıktığında yüreklere taht kuracak güzellikteydi. Annem dayanamayıp hemen sıcak sıcak mideye indirdi! Doğrusu annem bu tarz pek sevmez ama inanılmaz hafif ve lezzetli olduğunu söyledi! Bir tam puan! Alkışşşşşş! :) Ki bence 5 dakika daha pişmesi gerekirdi ama böyle de gayet güzel çocuğum! Normalde yaptığım Pie ve Tartlara nazaran içindeki cıvık malzemelerden dolayı daha yumuşak oldu. Bu durum gayet normal! Tekrar ediyorum; Gayet normal! :) Hele en güzel an benim için dondurmayı tattıktan sonra olduğum yerde zıplayıp, Evet! Evet! Evet! diye çığlık atmamdı! Bir süre sonra biraz sakinleştim tabi. O haz ve o mutluluk!! She-Raaaa!!!!! Akşam yemeğinden sonra Şeftali Baharımı, 'V'for Cake'imi ve Kayalık Dondurmamı mideye indirmiş olabilirim. Açıkçası kilo bakımından nereye gittiğim meçhul!! Neyseki kıyafetlerde bir sorun yaşamıyorum :) Görünürde de durum hala aynı! :) Ama tartılıyormuyum? Hayır! Buna yüreğim dayanmaz sanırım :))))) Yemek yerine bilimum cicilerle doyduğumu düşünürsek, herşeyi tekrar kontrol altına almam gerekiyor! :) Dıdınn Dıı Dınnn!!! Ama pazartesiye kadar bekleyebilir değil mi?
Bon Appetit!

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...