Günlerim; Sabah yattığım koltuktan kalkıp kahvaltı etmeye çalışıp okula gidip, bütün dikkatimle dersleri dinleyip üstüne heyecandan ne yazacağımı şaşırdığım sınavlara girip, onunda üstüne eve gelip uyuyup ders gece yarısına kadar ders çalışarak geçiyor! Psikopatça mı? Kesinlikle sevgili okuyucularım!!! :) Normal olduğumu kim söyledi ki?! :) Ben ne zaman bu kadar hırslı oldum hatırlamıyorum bile aslında. İşin en komik yanı, okul hayatım boyunca uyuz olduğum bir öğrenci profiline bürünmemdir! "O nedir?" diyeceksiniz şimdi. Şöyle diyeyim size, hani 100 almayan ama 90 aldığında ağlayan tipler vardır ya! Hayatım boyunca anlayamamıştım bu tipteki arkadaşları ama gelin görün ki, sınavda bir hata yaptığımı görünce suratım düşüyor ve kahrediyorum hayatı kendime! :) Tamaaammmmm, biliyorum yazınca bana da komik geldi ama o anları görmeniz lazım. Serra'yı arayıp dünki sınavda bir tane hata yaptığımı ve 90 alacağımı ağlak bir sesle söylediğimde Serra kahkalara boğuldu!! Gülmeyinnn nolurrrr!!! :) "90" sayısını bir not olarak görmüyorum hele ki 8'li rakamlara kalbim dayanmaz herhalde! Mesela bugün "A la Carte Menü"yle boşluk doldurmalı alakalı bir soru gelmişti. Yani ne yapsam oraya bir şey yazamadım. Cümle kuramadım! Hale gel yani! Ne fiil, ne zarf, ne sıfat, ne de isim oraya oturmadı! :))) Oysa menü çeşitlerini çok iyi biliyorum. Ha inekler ha ben! Yakında sadece ot yersem ve mööölersem şaşırmayın sevgili okuyucularım. O soruyu yapamamak bana koydu tabi. Bende sorunun altına "A La Carte Menü" nün ne olduğunu yazdım. Hani boşluğu dolduramadım ya, bildiğimi bir şekilde belli edicem ya! :))) "Yenilmedim ayaktayım" mottosuyla hareket ettim diyebiliriz. :) Bugün ki dersimiz Tabak Sunumuydu. Okuldan çıkınca Starbucks'ta oturup kahvemi yudumlarken, evetttttt ders çalıştım!!!!! Teorik dersler bu hafta itibariyle bitti ve haftaya mutfağa giriyoruz! Nasıl heyecanlıyım bir bilseniz. O kokular ve hamurlar içinde kaybolmak istiyorum. Babam ve annemde bana süper bir süpriz yaptılar geçen gün. Hayalimin peşinden bu kadar azimle gitmemi destekleyerek, bunca zamandır delice istediğim ve her Esse'nin önünden geçtiğimde ağzımın suları akan KitchenAid Stand Mixer'ini bana hediye ettiler! Çılgına döndüm müü?? Offfffffff...! Hemde nasıl!!! Çocuklar gibi şendim! :)))) Zıpladım, hopladım hatta çığlıklar savurdum etrafa! :) Artık istediğim herşeyi yapabilirim!! Bana görgüsüz diyebilirsiniz ama insan istediği bir şeye kavuşunca bunu göklere bile yazası geliyor. Aynı aşık olduğunuzda önünüze çıkan herkese söylemek istediğiniz gibi. Düşünsenize harika bir duygu bu! Bu yolda bana destek olan ve hayallerini bir şekilde gerçekleştirmeye çalışan herkese binlerce kere teşekkür ediyorum!
İnsan bir hayali için kaç hayalinden vazgeçer?.. Ben hepsinden geçtim..
Bon Appetit!
Serra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Serra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rainbow Cake Vol.3
Okulun açılmasına bir hafta kaldı. Şimdiden uykularım kaçıyor heyecandan. Hatta bu salı günü orientasyon var. Yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim. Farkındaysanız, ilk B noktama gelmiş bulunuyorum! Ha ha! Olmaz diyenler nolduuuuuuu???!!!! :) Eğer isterseniz, yapılamayacak ve olmayacak şey yoktur! Bazen bende inancımı yitirebiliyorum. Bakmayın devamlı sarkastik konuştuğuma ve güldüğüme! Derin bir nefes alıyorum ve baştan başlıyorum. En baştan hemde.. Görüyorsunuz ya, bir hayal gerçekleşiyor. Neden sizinki de olmasın?.. 7 aydır canla başla ilk hayalimi gerçekleştirmek için çabalıyorum hatta çoğu zaman kafayı bile yiyorum diyebiliriz. Neden biliyor musunuz? Mutlu olmak için.. Evet! Doğru duydunuz, mutlu olmak için dedim sevgili okuyucularım. Sadece bir hayal kurup, bunu amaç edinip, hiçbir şey yapmadan olmaz! Hayat, kimi zaman çok kısa kimi zaman çok uzun gelir. Dolambaçlı yollardan geçeriz. Eğer onlarda, bende bir hayali gerçekleştirebiliyorsak, neden siz bunu yapamayasınız? Neden? Bir zamanda başlamalı, bir yerde başlamalı, şimdiden daha iyi bir zaman yok! Hadi kalkın şu bilgisayarın karşısından ve kendinize söyleyin! "Mucizeler mümkündür!"
Bon Appetit!
Mini Mini Çocuklar! Hani-mişşşş!!!!
Siparişlerin teslim edilmesinin üstüne gidip deli danalar gibi yemek yedik mi? Yedik tabi ki!!! :))) Sonrasında gelen doymuşluğun verdiği o gurul gurul sesi sanırım hiçbir zaman unutmayacağım! Şimdi izninizle, mutfağa gidip son deneyim kurabiyeleri dinlendikleri buzdolabından çıkarıp şekil vermem ve fırında pişirmem gerekiyoooooor!
Bon Appetit!
Bu Kadın Neden Ağlıyor Anne?!
İnsanın canı gece gece tatlı çeker mi yahu? Kadın olmak çok zor kardeşim! :) Ehh! Bu kadın neden ağlamasın anneeee? :))
Bon Appetit!
Ağustos Mu Dedin?! Bol Çikolatalı Fındıklı Pasta mı???
Havaların inanılmaz bunaltıcı olmasından dolayı, insan ellerini kaldıramayacak duruma gelmiyor değil! Sıcakları geçtim ama şu nem yok mu?! Yok yani.. Yapılan herşey pörsüyor! Global ısınma gelmedi diyordu çoğu arkadaşım, alın size global ısınma! Hala farkına varmadıysanız eğer tabi.. Sıcakların gün be gün bizi yapış yapış yaptığını varsayarsak, ben yine ve yeniden kolları sıvadım ve doğum günü çocukları Arzu, Arzu'nun eşi Gökhan ve mükemmel babam için bir pasta yapayım dedim. Butik pasta kavramından çıkıp normal bildiğimiz pastane pastası türünü yapmayı tercih ettim. Hedefim, Bol Çikolatalı Fındıklı Pasta yapmak! Tamam.. Tamam... Bu sıcaklarda çok tehlikeli bir seçim olduğunu bende biliyorum! Daha önce yapmadığım bir şey olmalıydı ne yapayım! :) Ahhh! Bırakın beni mutfakta yaşayayım! İleride kesinlikle kendi evimde açık mutfak olmalı yoksa herhalde kimseyi göremem. :) Daha merak ettiğim ise, "Acaba çok kilo alacak mıyım?" sorusunu da geri planda bırakıyorum farkına vardıysanız! :)) Sessizce mutfağa girdim. Mis kokulu Tereyağ, Bitter Çikolata, Kakao, Pudra Şekeri, Yumurtalar, Rondoda da ince çekilmiş fındıklar veeeee babamın koleksiyonundan Metaxa Konyak, pasta olmak için hazırlandılar. Askerlerim kenarda beklerlerken, ben her zamanki gibi önceden fırınımı 180 dereceye ayarlayıp ısıttım. Ben Marie tarzında ( içi su dolu bir tencerenin üstüne kaseyi koyun ve ne eritmek istiyorsanız eritin) çikolata ve tereyağını erttim ve soğuması için kenara bıraktım. Ayrı bir mayonez kasesine ise, kakaoyı eledim ve üstüne PudraŞekeri ve Yumurtaları koydum. Mixerle güzelce çırpıp baş döndüren erimiş çikolatalı karışıma ilave ettim. Konyakta içine bir güzel koyuldu. Ohhhhhh!! Başınız döndü değil mi? Fındıkları ilave etmeyi unutmadım tabi ki sevgili okuyucularım. Yuvarlak bir kalıba koydum ve içine 2 parmak kadar su koyduğum tepsinin içine kalıbı koyup 45 dakika kadar pişirdim çocuğumu. Fırından çıktıktan soora yaklaşık 5 saat kadar buzdolabında beklettim. Daha fazla bekleseydi aroması daha güzel karışırdı ama kendisini akşam yemeğine yetiştirmeliydim. Üzeri sosu için ise, yine Ben Marie usülü Çikolata, Tereyağ, Süt ve Vanilyayı erittim ve buzdolabında uzunca süre bekleyen cicimin üzerine döktüm. Pastacığımın kenarlarını süslemek için ise, kalan fındıkları spatula yardımıyla ( ki biraz elde kullandım) yapıştırdım. Üzerine aslında daha başka süslemelerde yapılabilirdi. Şahsen, sade olan şeyleri daha çok seviyorum! :) Voilaaaaaa! Pastamız hazır olduuu!!! Güzelce akşam yemeği yedikten sonra, kırmızı şaraplar açıldı. Pasta mumlarıyla masaya kondu. Serrayla ikimiz pastanın tadına hasta olduk! Özellikle bayanların muayyen günlerinde veya sevgilileriyle kavga ettikleri günlerde yemelerini tavsiye ederim! İnanılmaz seratonin yuvası kendisi! Gerisi hikaye benden söylemesi! :)) Babamlara biraz ağır geldi. Ehhh! Saçlara ak düşünce böyle oluyor! Bunu duysa beni kıtır kıtır keser herhalde! :)) Marketten alınma Meyveli Pasta ile güzelim pastamı aldattılar o ayrı! Hala çok kırgınım! :) Ertesi gün tartılmamak üzere, biz afiyetle yedik! Ohhhhh! Canımıza değsinn!!!! :))))
Bon Appetit!
Bon Appetit!
Kendi Tarifim Dutella ve Peynirli Çöreğim
Dün gece rüyamda değişik lezzetleri bir araya getirmiştim. Sabah kalktığımda yüzümde bir gülümsemeyle hemen mutfağımda yerimi aldım! Mesaim başlamış gibiydi. :) Kendime göre çok kilo aldığım için bugün meyve yiyerek geçireceğim düşüncesi beni nasıl yedi bitirdi bir bilseniz, ağzınız açık kalır! :) Karnım bütün gün gurrrr gurrrr sesler çıkardı tabi :). Kulaklarımı tıkayıp kendi tariflerimi oluşturma girişiminde bulunacağım için çok heyecanlıydım. Bir rüyanında böyle gazına gelinir! :)) Daha önce nispeten yarattığım Nutella tarifinde biraz oynama yaptım! "Elinin kiriyle napıyorsun be kızım?!" değil mi yani?! :) Kimin eli kimin kiri yani :) Hepsi benim! :) Size açıklamam gerekirse, ben her gün bir çay kaşığı ( tamam! 5 çay kaşığı) Nutella yiyorum! Pişman değilim!! :) Tahmin ediyorum ki heyecanlandınız ama ne yazık ki tarifini veremeyeceğim sevgili okuyucularım çünkü ileride kendi dükkanımda bunları satışa sunacağım! Ürettiğim tariften toplam 2 orta boy kavanoz çıktı! Bir kavanoz Serra'ya gidecek! :) Horeeeyyyy!! Çok kilo verdi kuzum! :) Bu kadarcıktan bir şeycik olmaz yani! :) Fakat itiraf ediyorum, içine gizli baharatlarımdan koydum! Ev yapımı Nutella'mın ismi; benim has tarifim olduğu için Dutella oldu! Akşam yemeğinden önce bir dilim ekmeğe sürüp, annem ve babam üzerinde test ettim çocuğumu. Sonuç: ikisinin de gözler fal taşı gibi açıldı! Görev başarıyla tamamlanmıştırrrrr! Ohh be! :) Gelelim Ev Yapımı Çöreklerime! Peynirli çöreklerimin tadı, aşırı karşı olduğum ve çevremdeki kimseye yedirtmediğim meşhur tavuk satan dükkanda yapılan çöreğin tadına çok benziyor! Isırık aldığınız zaman içindeki peynir tadını alıyorsunuz. Aslında içine patates veya dereotu da koyabilirdim ama ilk kendi tarifim olduğu için peynirli yapmayı tercih ettim! Fırından çıktığında hele dehşet bir lezzeti oluyor kendisinin! Nasıl olsa akşam yemeğinde meyve yiyeceğim için, bir tane yemeği göze aldım ve çörekçik hemen hoopp diye midemdeki yerini aldı! O ferahlama, o rahatlık ve ooooo huzurrr.. Daha ne ister insan anlamıyorum! :) Akşam yemeğinde önümde üzümler, halime acırcasına bakarken, annem ve babam çöreklerimin hepsini bitirdiler! Halime ağlayayım mı güleyim mi bilemedim! :)
Şimdi izninizle tekrar mutfağa dönüp yarınki siparişlerimi yetiştirmem gerekiyor sevgili okuyucularım. Karnım; gurul gurul! Kim meyveyle doymuş ki?!
Bon Appetit!
Madem Ben Zayıflayamıyorum, Arkadaşlarımı Şişmanlatayım!
Bon Appetit!
Sevdiğin Bir Şeye İnanabilmek..
Uzun zaman önce bir gün bulunduğum şu pozisyona geleceğimi düşünmezdim.Aslına bakarsanız, 1 sene öncesine kadar aklımın ucunda bir yerlerdeydi sadece. 20li yaşların başında hayatımızın yönünü belirliyoruz ve ne seçim yaptıysak o yolda yürümeye devam ediyoruz. Çoğu zaman hiç düşünmeden.. Üniversite yıllarında düşünmekten bazen kafam patlayacakmış gibi olurdu. Sanırım çok geç olmadan kendimi ve ne istediğimi buldum! Eninde sonunda yaptığımız seçimler bizim hayatımız değil midir?! Mesela, bugün Eminönünde yağmur çiselirken Nüans'a girdiğimde içimde öyle kıpır kıpır bir his uyandı kisize anlatamam! İnanır mısınız, bunu her seferinde yaşıyorum! Oradaki herşeyi alasım geliyor! :) Sonra bugün yaptığım gibi küçük bir şey alıp bir hışımla oradan çıkıyorum! :) Aynı şımarık çocuklar gibiyim, hiç sormayın! :) Son zamanlarda WüstHof Bıçaklara kafayı taktım! Görseniz fena haldeyim! Şu an da ne işime yarayacaksa! O da ayrı mesela tabi :). Eninde sonunda hayal kurmanın sınırı yok değil mi? :) Ondan önce alacağım şeylerden biri tabi ki, KitchenAid StandMixer'im! Ne zaman Esse'ye girsem gözüm dönüyor ve aynı parasız bir çocuğun piliçlere baktığı gibi ağzım sulana sulana bende bir gün benim olacağına delice inandığım Mixerime bakıyorum! Hemde her seferinde! Obsesifler gibi :). Aramızda kalsın, dandik El Mixerimin bundan haberi yok! :))) Ehhhh! Bir yandan okulumun parasını biriktirmem gerekiyor hepinizin bildiği gibi! Eylül'e ne kaldı şunun şurasında!! Kalbim sıkışıyor düşünüp hayal ettikçe! :) Lütfen bana gülmeyin! :)) Bu durum insanı manik depresif yapıyor! Bir bakıyorsunuz, nasıl yapıcam ve nasıl olucak diye düşünüyorsunuz ya da o hayalden başka bir hayale atlıyorsunuz. Serra, çok kızıyor, ben kaotik düşüncelere daldığım zaman! "ilk olarak, B noktana odaklan!" diye çığırıyor diyebilirim sevgili okuyucularım! Sonra silkilenip hemen ilk B noktama yani Uluslararası Profesyonel Pastacılık ve Ekmekçilik kursuma odaklanıyorum! Derin bir nefesssss.. Huhhuhhh.. Evet! :) Eminönün dönüşü, yorgun argın yemek yapma düşüncesini kafamdan atıp, annemlerin önüne kahvaltılık ne bulduysam koyup, bahçede kahvemle yerimi aldım. Arzucuğumda çekirdekleriyle geldi ve hemen yamacıma kuruldu. Ardından Annem, Arzu ve ben, okul ve iş hakkında derin bir muhabbete girdik. Ona yaptığım Limonlu CheeseCake'i kızların önüne koyduğumda yorgunluktan yiyecek durumları yoktu ama hepsini bir lokmada yediğimizi de söylemem gerekiyor! Ne yazık ki, ( pazartesi günlerden rejimlerinden biri daha:)) katı bir rejime girdiğim için ucundan azıcık yiyebildim. Bakalım ne kadar dayanabileceğim bu duruma :). Açıkçası tam bir yaz tatlısı benim sarışın kızım :). Hafif serin bir yaz akşamında ihtiyacım olan tatlılardan biriydi ama eziyet mi desem yoksa kendimle ufacık gurur duymam mı desem bilemiyorum :)). Şu anda amatör ve yapabileceklerine inanan biri olarak, kendimi zorlayarak ve zorlanmayı severek aynı zamanda geliştirerek, elimden geleni yapıyorum. Şunu unutmayın, Victor Hugo amca demiş ki; " Yaşamın en büyük mutluluğu, insanın sevdiği bir şeye inanabilmesidir." Hadi gözlerinizi kapatın ve gülümseyin. O ışık içinizi nasıl ısıtacak..
Bon Appetit!
Bon Appetit!
I Have a Dream!
Bon Appetit!
Karpuz'u Yonttum mu? Yontum!!!
Herşeyden önce bir şeyi başarabileceğimize inanmamız gerekiyor. İnsanlar size gülebilir hatta sizi küçümseyebilirler, destek olmayabilir ve kıskanabilirler. Unutmayın, zamanında Graham Bell'e de insanlar katıla katıla gülmüş ve ona destek olmamışlardı. Goethe amca demiş ki; "Neyi yapabiliyorsanız ya da yapabileceğinizi hayal ediyorsanız, ona başlayın! Cesaretin içinde zeka, güç ve sihir vardır."
İnandığınız zaman bir şeyin olmaması gibi bir şey mümkün değil..
Bundan sonra Yontulmuş Karpuzlarımın ismi Serra :))) Böyle dendiği zaman komik olduğunu biliyorum :))) Fakat cicilerime isim takmayı çok seviyorum. Sanırım bunu anlamışsınızdır. O zaman şöyle diyelim; Serra Karpuzları :)) Bunun için Serra, İngilitere'den özel istek yaptı. :)
Bon Appetit!
Fındık Ezmeli Kurabiyelerim ve Kilo Sorunu
Şimdi mutfağa gidip bir tane alacağım yanında da süt içtim mi tamamdır! :)
Bon Appetit!
Charlie and The Chocolate Factory
Acil durum çikolatam neredeydi benim?! :) Yok ben gidip Arzu'nun dükkandan getirdiği Alman Pastasından bir ısırımcık alayım :)
Bon Appetit!
Chocolate Chip Cookie'lerim ve Sema Usulü Revani'm
Bon Appetit!
Pazar Kahvalıtısında Nutella'ya bulanmış PanCakelerim
Bon Appetit!
İstanbulda Lale Zamanı ve Karın Gurultusu
Nasıl bir adalettir bu!
Bon Appetit!
Mutfağın Kişilik Değişimi

Bir Sevgili..Bir Dost..Hatta Çocuğunuz gibi
Turtaların şöyle bir güzelliği var; dağılmazlar, bulaşmazlar( benim kadar sakar değilseniz), göz alıcı ve inanılmaz lezzetlidirler. Bende yapmaktan nasıl keyif alıyorum bilemezsiniz. Elimde olsa her şeklini yapacağımı düşünüyorum. Bu hafta yine EminÖnü Duran Sandwich Restaurant'a siparişlerini götürdüm. Bu sefer değişiklik yapıp turta yaptım. Soğuk CheeseCakeler ışıkların altında ne yazıkki eriyip yıvış yıvış oluyorlar. Vitrin konseptine en dayanıklı tatlı olarak seçimim bu hafta cici turtalarım oldu! :)Kestane Püreli ve Çikolatalı Turta ardından Çilekli Turta yaptım. Görsel şölen diyebilirim :). Babam mutfakta gidip gelip saldırmamak için kendini zor tuttu :). Bende annem ve babam için minik çilekli tartaletler yaptım. "Bir yerleri şişmesin" denir ya :). Annem zaten hemen mideye indirdi bir tanesini. Serradan da siparişimi aldım, Çinden döndüğü gün ona Çilekli Turta yapıcam. Resimleri görünce bile çılgına döndü kendisi :). Pastacılık serüvenimde bazen kendimi inanılmaz kaybediyorum. Gerek mutfak alışverişinde gerek konuşmalarımda! Yanlış anlamayın! Obsesif değilim :). Fakat bugün garip bir suçluluk duyuyorum. Serra, aşırı heyecanlı olduğum için böyle olduğumu söyledi. Tatlılar, aldatmaz hatta oldukça dürüsttürler. Ona nüksettiğiniz hisle size bakarlar. Siz yemediğiniz sürece hiç bir yere gitmezler :). İçindekini bir fazla bir eksik koyduğunuz zaman kıvamları tutmaz. Aynı bir sevgili gibi sizi mutlu eder ya da bir dost gibi sırlarınızı paylaşır hatta çocuğunuz gibi ağlarken gülümsetir bazen. Sanırım en sevdiğim özelliği; gece yatağa yattığımda suratımda kocaman bir gülücük oluşması. Bu çarşamba yine kursum var. Daha değişik tatlılar öğreneceğim. Sadece kitaplardan öğrenecek halim yok ya! :) Mayıs ayında da stajıma başlayacağım. Ama nerede olduğunu şimdilik size söyleyemem :). Hep beraber göreceğiz zaten :). Profesyonel kursum için aylar var fakat ben resmen duvarlara çentik atıyorum :). Bana şans dileyin şimdiden sevgili okuyucularım. Bon Appetit!
Hayal Etmek Olacakların Öngörüsüdür!
Ben bir hayal kurdum. Biliyor musunuz, elimden gelen herşeyi yapıyorum. Her gün çeşit çeşit ürünler yaratmaya ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bugün, geçen gün ısmarladığım Fransız Chef Ceketim ve Mantar Şapkam geldi. İkisi de siyah renkte! Hani fransız aşcılar genelde siyah giyiniyor ya (ya da ben siyah giyiniyorlar diye aklımda benimsedim :) ) , bende onlara özendim diyebilirim. Aslında arabayı almadan önce lastiğini almak gibi bir şey bu. Çok heyecanlı bir kişiliğimdir fakat heves olduğum pek görülmemiştir. Bir şeyi başaracağına inanmak, bunu çok istemek çok önemli insanın hayatında diye düşünüyorum.
Einstein der ki; "Hayal etmek olacakların öngörüsüdür".
İnanır mısınız, sırf bir gün "Chef Patissier" olacağımı çok içten ümit ettiğim için karşıma çıkan iş tekliflerini bile geri çeviriyorum. Sanki yolumda dikenli bir telmiş gibi direk burun kıvırıyorum. Babamla, Annemle, Serra'yla ve Arzu'yla bile durmadan "yok Donut nasıl yapılırmış, yok bugün kurabiye yapmaya çalıştım ama reçeteyi yanlış yazmış kitap" gibi konulardan konuşuyorum. Bazen acaba sıkılıyorlar mı diye düşünmüyor değilim. Akşamları sahip olduğum hamur işi, çikolata ve pasta kitaplarını çalışıyorum. Mantık yürütüp, en iyi nasıl yapacağımı düşünüyorum. Yanlarına notlar alıyorum. Pos-It'liyorum. İnanmayacaksınız ama rüyamda bile kendimi profesyonel mutfakta görüyorum beyaz üniformamla. Kendi kendime diyorum ki, şurada staj yapayım bir daha ki ay, ondan sonraki ayda şurada yapayım.. Sonra Profesyonel kursum bittikten sonra da süper bir yere girerim ve bir gün "Chef" ünvanını elde ederim. Yıllarca ne yapacağımı bilemeden herşeye elimi attım. Kıyafet tasarımları gibi çeşitli alanlara el attım. Aileden gelen bir şey olsa gerek dikişe elim yatkın. Annem, ellerimin sihirli olduğunu söylüyor. Bazen elime yüzüme bulaştırdığım reçeteler oluyor. Görseniz boğazımda bir şey düğümleniyor. Sonra kendi kendime diyorum ki, "Bu daha başlangıç küçük hanım, daha yolun başındasın! Hadi nefes al ve devam et! Engeller sadece körler içindir!" Neyse ki, çok şanslıyım ve bana destek olan harika insanlar var. Tereddütlerimi ve paniklemelerimi kenara bırakmamı sağlıyorlar. Eğer siz de bir şeyi başarmak istiyorsanız, sadece hayal edin! Unutmayın, gerçekten istediğiniz bir şeyin gerçekleşmemesi imkansız!.. Bon Appetit!
Einstein der ki; "Hayal etmek olacakların öngörüsüdür".
İnanır mısınız, sırf bir gün "Chef Patissier" olacağımı çok içten ümit ettiğim için karşıma çıkan iş tekliflerini bile geri çeviriyorum. Sanki yolumda dikenli bir telmiş gibi direk burun kıvırıyorum. Babamla, Annemle, Serra'yla ve Arzu'yla bile durmadan "yok Donut nasıl yapılırmış, yok bugün kurabiye yapmaya çalıştım ama reçeteyi yanlış yazmış kitap" gibi konulardan konuşuyorum. Bazen acaba sıkılıyorlar mı diye düşünmüyor değilim. Akşamları sahip olduğum hamur işi, çikolata ve pasta kitaplarını çalışıyorum. Mantık yürütüp, en iyi nasıl yapacağımı düşünüyorum. Yanlarına notlar alıyorum. Pos-It'liyorum. İnanmayacaksınız ama rüyamda bile kendimi profesyonel mutfakta görüyorum beyaz üniformamla. Kendi kendime diyorum ki, şurada staj yapayım bir daha ki ay, ondan sonraki ayda şurada yapayım.. Sonra Profesyonel kursum bittikten sonra da süper bir yere girerim ve bir gün "Chef" ünvanını elde ederim. Yıllarca ne yapacağımı bilemeden herşeye elimi attım. Kıyafet tasarımları gibi çeşitli alanlara el attım. Aileden gelen bir şey olsa gerek dikişe elim yatkın. Annem, ellerimin sihirli olduğunu söylüyor. Bazen elime yüzüme bulaştırdığım reçeteler oluyor. Görseniz boğazımda bir şey düğümleniyor. Sonra kendi kendime diyorum ki, "Bu daha başlangıç küçük hanım, daha yolun başındasın! Hadi nefes al ve devam et! Engeller sadece körler içindir!" Neyse ki, çok şanslıyım ve bana destek olan harika insanlar var. Tereddütlerimi ve paniklemelerimi kenara bırakmamı sağlıyorlar. Eğer siz de bir şeyi başarmak istiyorsanız, sadece hayal edin! Unutmayın, gerçekten istediğiniz bir şeyin gerçekleşmemesi imkansız!.. Bon Appetit!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Rare Disease Day and the promises of personalized medicine
O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...

-
Pakistan dizileri Hint dizilerinden farklı. Onlar gibi coşkulu olmuyor genelde. Bu yüzden yarım bıraktıklarım hayli fazla. Ama bu dizi ...
-
Pakistan dizisi önyargımı biraz olsun kıran bir dizi izledim geçenlerde. Baştan söyleyeyim Hindistan dizilerindeki gibi rüzgarlar essi...
-
İnternette bu görselle karşılaştım ve içimde derinden bir öfke dalgası yükseldi. Böyle şeyleri genelde paylaşmazdım. Çoğunlukla susan ve ken...