Lambidik Leylek Masalı

 Lambidik Leylek Masalı

Güzel bir bahçe içinde bulunan büyük bir evin çatısında bir leylek ailesi yaşarmış. Bu ailenin Lambidik adında bir de yavruları varmış. Lambidik evini çok severmiş. Evin bahçesinde oynayan çocukları seyretmeye bayılırmış. Kendi de yakın yerlerde yaşayan yavru leyleklerle buluşur, oyunlar oynarmış. Annesi yiyecek bulmak için gittiğinde o da evinden uzaklaşmadan çaça böceklerini yakalamaya gidermiş. Çaça böcekleri, ağaçların yaprakları üzerinde yaşayan minicik böceklermiş. Lambidik, çaça böceklerinin tadına bayılırmış.
Lambidik bir gün arkadaşlarıyla saklambaç oynarken çok dar bir ağaç kovuğuna zorla girmiş. Sonra da ebeyi sobeleyeyim diye kovuktan alelacele çıkmaya çalışmış. Kanadının biri kovuğun içindeki aralığa sıkışmış. Hemen arkadaşlarını çağırmış. Arkadaşları Lambidik’i çıkartmak için hep birlikte kuvvetlice aynı anda çekmişler. Lambidik büyük bir çığlık atarak oradan çıkmış ama kanadı kopmuş.
Lambidik’in kanadı hem kanıyor hem de çok ağrıyormuş. Lambidik “kanadım kanadım” diye bağıra bağıra ağlamaya başlamış. Arkadaşları onu teselli etmeye çalışıyorlarmış. Lambidik’in sesini doktor fil duymuş. Hemen gelmiş, kırılan kanadı kovuktan çıkarmış Lambidik’i hortumuyla aldığı gibi orman hastanesine götürmüş. Kırılan kanadı yerine dikmiş. Lambidik birkaç gün hastanede kaldıktan sonra yuvasına babasının sırtında dönebilmiş. Çünkü kanadının biri kırık olduğu için uzun süre uçamayacakmış. İyileşene kadar da doktor filin verdiği ilaçları içmek zorundaymış.
Lambidik ilaç içmeyi hiç sevmezmiş.
-Ben ilaç içmek istemiyorum, diye yalvarmış annesine.
Annesi bu isteğini kabul etmemiş. Babasına yalvarmış o da kabul etmemiş.
Babası:
-İyileşmek için içmek zorundasın, demiş.
Lambidik düşünmüş taşınmış ve ilacı içermiş gibi yapıp annesini kandırmaya karar vermiş. Annesi ilacı ağzına verince yutuyor gibi yapıyor sonra da ilacı göstermeden çıkarıp atıyormuş. Annesi ilacı attığını fark etmiyormuş. Fakat bu arada Lambidik kanadının ağrısından hiç uyuyamıyormuş. Kanadım kanadım diye ağlıyormuş. Babası gidip doktor file sormuş. Fil gelip onu muayene etmiş.
Lambidik’e:
-Sen ilaçları yutuyor musun? diye sormuş.
Lambidik itiraf etmek zorunda kalmış. Fil ilaçları yutması gerektiğini söyleyip gitmiş.
Lambidik ilaçları yutmaya başlamış ama her ilaç saatinde annesini çok üzüyormuş. Annesi ilacı içirebilmek için ona uzun süre yalvarıyormuş. Lambidik “şunu yaparsan içerim, bunu yaparsan içerim” diyerek annesine nazlanıyormuş. Annesi de istediklerini yerine getirmeye çalışıyormuş. Lambidik bir şey fark etmiş. Hastayken annesine istediğini yaptırabiliyormuş. Annesi o hasta diye ne istese yapmak için koşturuyormuş.
Lambidik annesinin iyi niyetini kullanmaya başlamış. Şımardıkça şımarmış, annesinden olur olmaz şeyler isteyip duruyormuş. Annesi onun isteklerini yerine getirmek için uğraşmaktan yorgun düşüyormuş. Babası evlerine yiyecek getirmek için gittiğinden bütün iş annesine kalıyormuş.
Annesi onun hangi isteğine koşacağını şaşıyormuş. Lambidik iki de bir:
“Çaça canım istiyor anne. Ne olur bana çaça getir,” diyormuş.
Annesi gidip yaprakların üzerinden çaça topluyormuş. Çaça toplamak çok kolay bir iş değilmiş. Çaça böcekleri çok minik olduğu için annesi uzun gagasıyla toplarken zorlanıyormuş. Annesi çaça getiriyormuş, Lambidik onları hemencecik yiyormuş. Biraz sonra yeniden çaça istiyormuş. Annesi şimdi toplayamam derse gagasını kocaman açıp:
“Çaçaaaaa, çaçaaaaaa! Canım çaça istiyor,” diye bağıra bağıra ağlıyormuş.
Anneciği o üzülmesin diye çaça toplamaya gittiğinde Lambidik uyuyormuş. Gündüz uykusunu alan Lambidik’in gece uykusu gelmiyormuş. Gündüz çok yorulan annesi gece uyumak ve dinlenmek istiyormuş ama ne mümkün. Lambidik kendi uyuyamadığı için annesini de uyutmuyormuş. Babası akşamları çok yorgun olduğu için çoğu zaman onun sesini bile duymuyormuş. Lambidik annesinden sürekli bir şeyler istiyormuş.
“Anne bana masal anlat, anne karnım acıktı, anne susadım, anne hadi seninle oyun oynayalım...” gibi istekleri hiç bitmiyormuş.
Annesi Lambidik’in yaptıklarına dayanmaya çalışıyormuş ama etrafta yaşayan diğer hayvanlar onun sesinden bıkmışlar.
Bahçedeki ağaçta yaşayan serçe ailesi artık buna dayanamaz olmuşlar.
Baba serçe:
-Yeter artık Lambidik, demiş. Kanadın kırıldığı günden beri hepimizi rahatsız ediyorsun. Hastasın diye sesimizi çıkarmadık ama artık dayanamıyoruz. Bizi rahatsız etmeye hakkın yok.
Anne leylek komşuları rahatsız olunca iyice üzülmüş. Fakat Lambidik kimsenin sözüne aldırış etmiyormuş.
Bir sabah Lambidik yine çaça diye tutturmuş. Babası erkenden gitmiş, annesi de bütün gece uykusuz olduğu için biraz uyumak istemiş. Fakat Lambidik “çaça da çaça” deyip durmuş. Annesi çaça toplamak için gitmiş. Lambidik annesinin dönmesini beklerken uyuyakalmış. Uyandığında öğlen olmuş ama annesi hâlâ dönmemiş.
Lambidik:
-Anne, anne, diye bağırmış.
Annesinden hiç ses seda yokmuş. Bu sefer daha yüksek sesle:
-Anne, anne, diye bağırmış.
Yine annesinden bir cevap gelmemiş. Komşuları Güvercin:
-Ne oldu Lambidik? diye sormuş.
Lambidik ona durumu anlatmış.
Güvercin:
-Yazık arkadaşıma, acaba bir yerde bayılıp mı kaldı? demiş. Günlerdir senin şımarıklıkların yüzünden yorgunluktan kanadını çırpacak hâli yoktu. Hiç anneni düşünmedin.
Lambidik:
-Ama ben hastayım, demiş.
Güvercin:
-Hasta olduğun için düşüncesizce davranmak zorunda değilsin, demiş. Sen hastasın ama sürekli yattığın için dinlenebiliyorsun. Oysa sana hizmet etmekten annenin dinlenmeye fırsatı olmuyor. Hiç olmazsa geceleri uyumasına fırsat versen, biraz dinlenir.
Güvercin Lambidik’in annesini aramak için gitmiş. Bir süre sonra geri dönmüş.
-Bulamadım, her zaman gittiği yerlerde yoktu, demiş.
İşte o zaman Lambidik korkmaya başlamış. Benim yüzümden annem hastalandı mı, başına bir şey mi geldi diye kara kara düşünmeye başlamış. Yaptıklarını düşündükçe kendinden utanmış. Annesini çok yorduğunu fark etmiş. Annesi hem ona bakıyormuş hem yuvalarının temizliğini sağlıyormuş. Bu arada geçmiş olsun demek için gelenlerle ilgileniyormuş. Azıcık bir dinlenme fırsatı çıktığında Lambidik’in ısrarı yüzünden çaça toplamaya gidiyormuş. Geceleri de Lambidik uyumadığı için ona masallar anlatıyor sabaha kadar birlikte oyunlar oynuyorlarmış.
Lambidik kara kara düşünmeye başlamış. Annem gelsin onu bir daha üzmeyeceğim diye kendi kendine söz vermiş. Akşam üstü annesi gelmiş. Lambidik merak içinde:
-Anneciğim neredeydin, seni çok merak ettim, demiş.
Annesi:
-Kötü bir şey yok yavrum, demiş. Çaça toplarken ağacın dalında uyuyup kalmışım. Bir gözümü açtım akşam olmuş. Nasıl bu kadar uzun ve derin uyumuşum ben de anlayamadım.
Lambidik:
-Çünkü çok yorgun ve uykusuzsun anneciğim, demiş. Uyuduğun iyi olmuş, biraz dinlenmişsindir.
Annesi:
-Ama sana çaça toplayamadım, demiş. Vaktin geç olduğunu görünce sen merak edersin diye hemen geldim.
Lambidik annesine sarılmış.
-Çaça önemli değil anneciğim, sen geldin ya önemli olan o, demiş.
Annesi Lambidik’in sözlerine şaşırmış.
Lambidik o günden sonra hiç düşüncesizlik yapmamış. Kendinden başkalarını da düşünmüş. Ailesiyle birlikte mutlu yaşamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...