Kitap Kurdu Küçük Kız Masalı
bir varmış bir yokmuş.dünyadaki güzelim diyarların birinde bizim masala konu olan küçük kız yaşarmış.küçük kız teyzesiyle birlikte büyük gösterişli bir evde bir eli yağda öteki balda,bir dediği iki olmadan yaşamasına rağmen mutlu değilmiş.neden mi peki çünkü küçük, etrafından küçük bir çocukmuş gibi muamele görmek istemiyormuş.o yaşıtları gibi topla oynamaktan salıncak da sallanmaktan ip atlamaktan derede yüzmekten kovalamaca oynamaktan hiç mi hiç hoşlanmıyormuş.hele hele o evcilik oyunu ....o kadar basit ve aptalca buluyormuş ki o oyunu oynarken gördüğü arkadaşıyla bir daha konuşmak bir yana ona selam bile vermiyormuş.gelgelelim küçük kız böylece tüm arkadaşlarını kendine küstürmüş.yapayalnız kalmış.içinden onlar benim arkadaşlığımı hakketmiyorlar ki. diyor ve hiçbirini umursamıyormuş.oyun oynamayan kimseyle konuşmayan bu küçük,günlerini kitap okuyarak geçirirmiş sabahtan akşama kadar okur okur okurmuş.okumayı o kadar severmiş ki teyzesinin ve köylerindeki diğer insanların nasıl olup da bu eğlenceden mahrum kaldıklarını bi türlü anlamıyormuş.zaten arkadaşlarının bizim küçükten uzaklaşmalarının bir sebebi de kızla her konuştuklarında, kızın onlara o sıralar okuduğu kitaplardan bahsetmesi ve onlara da bu kitabı okumaları konusunda diretmesiymiş.çocuklar bir türlü anlamıyormuş sabahtan akşama kadar güzel güzel oynamak, yaramazlık etmek varken kızın tüm gün kitap okumasını....
bizim kız kitapları yalayıp yuttuğu için teyzesi ona kitap yetiştirmekte oldukça zorlanıyormuş.köyde kitap satılmadığından haftada bi şehre gidermişler kızla..kız orada onlarca kitap beğenirmiş o hafta okumak için. okudukları da gerçekten kalın kitaplarmış ama küöük kız gider gitmez okumaya başlayıp o günün akşamı kitapların ikisini bitirimiş teyzesi
kitapların kızın hiçbir işine yaramayacağını düşünüp ah be kızım çocukluğunu yaşa. günün birinde evleneceksin. o zaman çocukluğunu yaşamadığına üzüleceksin der dururmuş..kız bu sözleri duyunca dişlerini sıkar gözleri dolu dolu odasına gidermiş.teyzesinin çok yanlış düşündüğünü düşünüyormuş. o asla evlenmeyecekmiş.o kitap okuyacakmış ve bir gün mutlaka kitap okuduğu ve boş şeylerden uzak kaldığı için ödüllendirileceğini biliyormuş .
bir yıl,ülkede kuraklık baş göstermiş. tarlalardaki ürünler olgunlaşamadan kuruyup kalmış. herkes çok zor durumda kalmış. kızın teyzesi bile o yıl tarlalarından hasat elde edemediği işin artık iki üç haftada bir gidip çok daha az kitap almak durumunda kalmış kıza. kız teyzesini zor durumda bırakmak istemediğinden itiraz etmeyip yeni alınan kitapları bitirdikten sonra eski okuduğu kitapları bir daha okuyormuş.
kuraklık gelmiş gelmesine de gitmek bilmemiş.artık köydeki çocukların dışarıda oynamasına anneleri izin vermiyormuş.zaten çocuklar da yarı aç yarı tok bir halde oynamaktan da zevk almıyormuş. gün boyu evde kart oyunları oynayıp, pinekliyorlarmış.kimse yüksek sesle dile getirmiyorsa da bu durum biraz daha böyle devam ederse herkes evini barkını bırakıp şehre göçmek zorunda kalacakmış..
küçük kızsa düşünüyormuş.kuraklığın verdiği zarar neyle yenilebilir.madem toprağı sürüp ürün elde edemiyoruz o zaman ne yapmalı aklına okuduğu tarih kitapları gelmiş. eski milletler kuraklık geldiğinde ne yaparlardı hatırlamış .heyecanla dışarı fırlayıp köyün yukarısındaki kızgın dereye gitmiş dere çok hızlı ve kızgın aktığından adı kızgın dereymiş.sonra tarlalara gitmişş.köyün aşağısındaki ormanlık alana da bir göz attıktan sonra teyzesine koşup planını anlatmış ormandaki ağaçlar kesilip içi oyulacak ve kovuklar yapılacak demiş sonra dereden tarlalara toprak kazılıp bu kovuklar yerleşirilecek, tarla içinde de dereden bu yolu izleyerek gelen suyun her yere ulaşmasını su yolları sağlayacak demiş. teyzesi kızın fikrinin işe yarayacağından emin olamamış ama kızın ısrarları üzerine köydeki diğer evlerden bazılarına anlatmış fikri.insanlar bir umutla açlık ve yoksulluk canlarına tak ettiğinden kızın dediğini bir bir yapmışlar iki aya kalmadan olgunlaşan ürünleri hasat etmişler
kitap okuyan bu küçük kızın kitaplardan gerçekten faydalı şeyler öğrendiği anlaşılmış.teyzesi küçük kızla gurur duyduğunu her fırsatta dile getirip kızdan söyledikleri için özür dilemiş. anne babalar da çocuklarıyla tek tek gelip kızdan ödünç kitaplar almışlar herkes bir iki kitap okuyunca gerçekten kızın neden okumadan duramadığını anlamışlar.köydeki büyük küçük herkes pek çok kitap okumuş.yeni doğan her çocuğa okuma yazma öğretilmiş .köy zamanla kalkınmış kalkınmış. bizim küçük kız bilge bir nine olduğunda köyümüz bilimadamları sanatçılar filozoflar çıkaran herkesin burada yaşamak için akın akın diğer diyarlardan geldiği büyük bir ülke olmuş ve herkes çok çok mutlu doğmuş mutlu yaşamış ve ihtiyarlamış..
bizim kız kitapları yalayıp yuttuğu için teyzesi ona kitap yetiştirmekte oldukça zorlanıyormuş.köyde kitap satılmadığından haftada bi şehre gidermişler kızla..kız orada onlarca kitap beğenirmiş o hafta okumak için. okudukları da gerçekten kalın kitaplarmış ama küöük kız gider gitmez okumaya başlayıp o günün akşamı kitapların ikisini bitirimiş teyzesi
kitapların kızın hiçbir işine yaramayacağını düşünüp ah be kızım çocukluğunu yaşa. günün birinde evleneceksin. o zaman çocukluğunu yaşamadığına üzüleceksin der dururmuş..kız bu sözleri duyunca dişlerini sıkar gözleri dolu dolu odasına gidermiş.teyzesinin çok yanlış düşündüğünü düşünüyormuş. o asla evlenmeyecekmiş.o kitap okuyacakmış ve bir gün mutlaka kitap okuduğu ve boş şeylerden uzak kaldığı için ödüllendirileceğini biliyormuş .
bir yıl,ülkede kuraklık baş göstermiş. tarlalardaki ürünler olgunlaşamadan kuruyup kalmış. herkes çok zor durumda kalmış. kızın teyzesi bile o yıl tarlalarından hasat elde edemediği işin artık iki üç haftada bir gidip çok daha az kitap almak durumunda kalmış kıza. kız teyzesini zor durumda bırakmak istemediğinden itiraz etmeyip yeni alınan kitapları bitirdikten sonra eski okuduğu kitapları bir daha okuyormuş.
kuraklık gelmiş gelmesine de gitmek bilmemiş.artık köydeki çocukların dışarıda oynamasına anneleri izin vermiyormuş.zaten çocuklar da yarı aç yarı tok bir halde oynamaktan da zevk almıyormuş. gün boyu evde kart oyunları oynayıp, pinekliyorlarmış.kimse yüksek sesle dile getirmiyorsa da bu durum biraz daha böyle devam ederse herkes evini barkını bırakıp şehre göçmek zorunda kalacakmış..
küçük kızsa düşünüyormuş.kuraklığın verdiği zarar neyle yenilebilir.madem toprağı sürüp ürün elde edemiyoruz o zaman ne yapmalı aklına okuduğu tarih kitapları gelmiş. eski milletler kuraklık geldiğinde ne yaparlardı hatırlamış .heyecanla dışarı fırlayıp köyün yukarısındaki kızgın dereye gitmiş dere çok hızlı ve kızgın aktığından adı kızgın dereymiş.sonra tarlalara gitmişş.köyün aşağısındaki ormanlık alana da bir göz attıktan sonra teyzesine koşup planını anlatmış ormandaki ağaçlar kesilip içi oyulacak ve kovuklar yapılacak demiş sonra dereden tarlalara toprak kazılıp bu kovuklar yerleşirilecek, tarla içinde de dereden bu yolu izleyerek gelen suyun her yere ulaşmasını su yolları sağlayacak demiş. teyzesi kızın fikrinin işe yarayacağından emin olamamış ama kızın ısrarları üzerine köydeki diğer evlerden bazılarına anlatmış fikri.insanlar bir umutla açlık ve yoksulluk canlarına tak ettiğinden kızın dediğini bir bir yapmışlar iki aya kalmadan olgunlaşan ürünleri hasat etmişler
kitap okuyan bu küçük kızın kitaplardan gerçekten faydalı şeyler öğrendiği anlaşılmış.teyzesi küçük kızla gurur duyduğunu her fırsatta dile getirip kızdan söyledikleri için özür dilemiş. anne babalar da çocuklarıyla tek tek gelip kızdan ödünç kitaplar almışlar herkes bir iki kitap okuyunca gerçekten kızın neden okumadan duramadığını anlamışlar.köydeki büyük küçük herkes pek çok kitap okumuş.yeni doğan her çocuğa okuma yazma öğretilmiş .köy zamanla kalkınmış kalkınmış. bizim küçük kız bilge bir nine olduğunda köyümüz bilimadamları sanatçılar filozoflar çıkaran herkesin burada yaşamak için akın akın diğer diyarlardan geldiği büyük bir ülke olmuş ve herkes çok çok mutlu doğmuş mutlu yaşamış ve ihtiyarlamış..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder