What I'd Love!


Vintage charm safety pin brooch

Now that I'm not devoted to running the shop any more, I have finally got round to addressing the issue of improving my presence on the 'What I'd Love' shopping website, which The Sea Garden has been part of for some years now. I will be the first to admit I have been woefully inept at keeping my online pages up-to-date and interesting, but I am determined from now on to include a lot more of my own hand-made items, so here are a few pics of new things currently for sale on the site - 


Lariat style necklace with vintage charms


Stitched heart cards


Glass chandelier drop decorations


Details from two hand-embroidered lavender pouches



Vintage Fabric Pack


Lovely 'Savon de Marseille' French soap


I haven't made these boxes myself but they and the little heart tags are both hand-made in Cornwall.


Victorian Silver Scrollwork Pendant on Silk Ribbon


I would really appreciate some feedback from you my friends, and I would be honoured if you would visit my web pages and take a look. Constructive criticism welcome! Are there any items that you have seen me make in the past that you would really like to see available for sale? Are the pictures / is the wording detailed and clear enough? What about my prices; too high/low/about right? As a reward I am giving away one of my Charm safety pin Brooches! 



The winner will be chosen at random from anyone who leaves me a comment.
I would also like to pick your brains about any lovely Vintage Fairs that either you personally organise or that you have visited/heard about that I might be able to participate in next year. At the moment I don't have a single Fair booked, and I need to start finding out where the good ones are. I have a camper van so am willing to travel, although I think I would restrict myself to the south of England, say south of Stratford-upon-Avon. So let me know which Fairs you love, please!!!! Anyone leaving me a message regarding Vintage Fairs will also be entered into the draw for the Brooch. I'll throw in a few more goodies as well as I'm asking a lot from you!
Thank you so much! x x x

Sunday 1st December: As an update to this post I firstly wish to say a huge thank you to everyone who has left a comment! I am finding them very constructive. In answer to one issue that several of you have mentioned about not being able to click to enlarge to view, and that the image size is a bit small, unfortunately because the website is not my own (I am just one of numerous shops listed on the "What I'd Love' website) I cannot do much about it and have to work with what has been provided. But I am going to get in touch with the WIL website designers to see if something can be done to improve things. Perhaps I should take the plunge and start my own personal website, but initially I would like to gauge what response I receive from this one. 

GEÇMİŞ

Bazı anıları dondurup saklamak istiyorum tek bir anını bile unutmadan, tüm mimikler kahkahalar ve sözcükleriyle...
    Çokça hayal kurduğumuz dönemler vardır. Aslında uzun bir bekleyiş zamanlarıdır o günler. Beklenen gelsin isteriz gelmedikçe hayallerimizde yaşarız ve tanıdık oluruz ona geldiğinde tanışmışlığın verdiği rahatlıkla uyum sağlar akarız ömrün içine...
   Yıllar önce henüz büyümeye başlamaya bile başlamamışken el ele tutuşan dört kızdık hepimizin ağzından dökülen farklı kelimeleri kalbini çarptıran farklı hayalleri vardı.Biz sınanmayı beklerken ,hayat aktı bazı sonuçlar yolladılar bize kazandığımızı ya da kaybettiğimizi yazan ; ama sınanmalar bitmedi - ki hayat bu değil mi ; bitimsiz bir sınanma hali..
    Şimdi ömrün en hızlı geçen ve o ömrü şekillendiren , en çok değiştiğimiz en çok değiştirdiğimiz yıllarındayız . Farklı yollardan yürüyüyoruz ,aynı duraklarda buluşmalar ayarlayarak. Farklı ellerden de tutuyoruz, çok uzun zaman sessiz ,sözsüz, uzak kalabiliyoruz birbirimize.
 Ama bazı şeyler değişmiyor; o an geldiğinde sen beklerken çaldığın kapının önünde, kapının ardından çıkan geçmişiyle kocaman bir kalp oluyor. Benzerliği, uyumsuzluğu , aynılıkları ve farklılıkları sorgulamadığın; kocaman ortak bir geçmişte ve hissettiğin gerçek bir sevginin tam ortasına düşüyorsun.
      Bugününden uzaklaştığını fark etsen de , onun neşesine tıpkı yıllar önceki halinle eşlik ettiğini , uzaktan onun başarısına baktığında gözlerinin kalbinin dolduğunu ,kızmalarının ve sevmelerinin gerçekliğini fark ediyorsun.
        Elindeki anahtarlarla kapısını açtığın ev tuhaf ,farklı,bir güven veriyor . ..

                                                 ****
    Hayaller kuruyoruz olmasını istediğimiz , olmak istediğimiz adam ve kadın olduğumuz o büyük güne bir an önce gelmek istiyoruz , ve o gün geldiğinde bir an- süresinin önemli olmadığı bir zaman diliminde - geçmiş konuyor kucağımıza ; bak oldu ve sen yalnız değildin yolunda , ben hep vardım yoluna çıkmasam da seni her daim takip ettim demek için ...
       
    

YAŞA-YABİLMEK

Zaman geçiyor yağmurlar yağıyor , günler geceye bağlanıyor. İnsanlar koşuyorlar yollarda kaçırdılarının ardında ya da yakalayabilecekleri bir şey olduğunu umut ederek.
 Ama yeni günlere ölümle uyanıyoruz her defasında- oldukça sıklıkla- bir ülke olarak.  Bir orman gibi kardeşce nefes alabileceğimizi umut ettiğimiz bir sabah ölüm yayılıyor radyodan evlere şehirlere koca bir ülkeye.
  Utanır oluyoruz umut etmeye, güzeli düşünmeye, çözüleceğine inanmaya...
   Ah ne çok ölüyoruz.
  Kelimelerimiz merhem olsun, umut olsun istedikçe hep aynı acının etrafında  birleşiyor. Bu ölüm son olsun diye bitiyor acının dildeki hali.
   Son olsun artık ...
   Masallar anlatabilelim çocuklarımıza, şarkılar söyleyebilelim, birbirimiz için ağlayabilelim, kardeşimizin elini tutmayı yeniden hatırlayalım, kazanabilelim, paylaşabilelim ama en çok da YAŞAYABİLELİM ...

AĞLAMAK

Gülümseyebilmek pek zor hayatlarımızda.
Ağlayacak üzülecek o kadar çok şey varken ağlayayamamak nasıl yüreği sıkıyorsa gülümsenecek nedenlerin kenarından geçip gitmek de tuhaf bir kaçırmışlık hissi veriyor.
 Dünyalar güzeli bir kız çocuğunun upuzun kirpiklerini kırpıştıra kırpıştıra kelimeleri uzata uzata okuduğu şiire gülümsemeyeli ne kadar oldu ?
  Oynaşan kedi ve köpeğin oyun bazlığına ?
  Güzel bir kızın aynadaki telaşlı hazırlanışına?
  Denizdeki martıya?

Peki ne zamandır ağlamıyorsunuz hıçkıra hıçkıra ..
 Kaybettiklerinize ...
  Bir avuç toprağın altındakine...
  Sokakta vurulan o genç oğlana..
 Evinde öldürülen kadına..
 Ölüme yatan insanlara..
 Savaşın içinde ağlayan, oynayan bebeklere...
 Evinde aç olanlara ve ya da hiç evi olmayanlara ..
Umutsuzluğuna, aşksızlığına, başarısızlığına..
   Ağlamayı da gülmeyi de beceremeyen hissizleşen, tek tip ,tüketim canlılarına mı dönüşüyoruz? İçimizden biri çıkıp ağlanacak halimizden dem vursa ,politika yapma diyenlerin çığlıkları biniyor tepesine ,
başka biri nefes almaya da şükür gülümseyebilelim ki yaşamayı anlatalım yaşatabilmeye çalışalım dese onun umutlu halini küçümseyen gözler kesiyor nefesini, sesini.
 Gülmeden ağlamadan yaşamadan gün dolduran bir toplum oluyoruz sanırım .
 Hislerimizden vazgeçip kalabalığın ardından yol bizi nereye götürürse o yöne doğru hareket ediyoruz.
  Ağlamalı bazen korkmadan , kandırmadan , ertelemeden hıçkıra hıçkıra.Ağlamalı ki içini kalbini sıkanlar yaş olup aksın yanaklarına.Kederin yağmur olsun ...
   Üstelik  bazen, yanınızda, sadece  sizin varlığınızla mutlu olup kahkahalar atan , sizi gözünün gönlünün içinde hissedenler de sizin hıçkırığınıza katılacaktır;  sebeplerinizi bilerek ya da tahmin ederek . O zaman ağlamanın gerçek bir ağlamanın tıpkı gerçek  kahkahalar atabilmek kadar değerli ve bağlayıcı olduğunuzu hissedeceksiniz.
    Şarkının da dediği gibi ;
Ağlamak güzeldir
süzülürken  yaşlar gözünden
sakın utanma ...
 

Balmy November Day


Oh it's been a lovely day; I walked from Perranuthnoe on the coast path towards Marazion, and lay on a beach in the hot sun, yes HOT, and the sound of the gently lapping waves sent me into a daydreamy sleep. 


Sparkling, glistening, shimmering ocean


St. Michael's Mount was beautifully lit by the sun and looked very fairytale indeed.



Later on at dusk, the tide had gone out far enough to walk over to this magical isle


Looking back at Marazion from The Mount, a car crosses the causeway.


Then home to light the wood burner and get the place all cosy!


A risotto bubbling away for tea - king prawns with courgette, onion, red pepper and samphire


Such a comfort food for these colder, darker nights.


I am busy preparing for a Christmas Fair which will take place next week at The Cowslip Workshops in Launceston, on the 16th, 17th and 18th November. I will be selling lots of my hand made decorations:



 alongside some stitched textile pieces and a selection of antique items. I do hope some of you will be able to make it. In Portscatho on the 18th November is also our annual 'Homespun Fair', which sadly I will not be able to attend because of the clashing dates. Patsy will be opening 'The Sea Garden' on the day; I know that Gertie will be filling the shop with lots of new Christmas goodies!

Thank you all so much for your continuing support, and I do so appreciate your comments every one; I'm sorry I haven't been 'getting out there' in the blogging community so much lately....... I feel a little Christmas giveaway is in order soon.....so watch this space!
    xxx

GÜZEL-LİK

   Heyecanlı  bir genç kız... 
    Yağmurlu bir sonbahar akşamı... 
   Heyecanı telaşa dönüşmüş yanındaki arkadaşı ile hararetli konuşmalar içinde. Duymuyorum ama hissediyorum onu heyecanlandıran bir yere, birilerine gidiyor. Bunları düşündüğüm anda burnuma keskin bir kozmetik kokusu geliyor. Sanki kremlerin, pudraların, rujların kokusunu küçük pahalı şişesine eklemiş ve sıkmış ruhuna ki güzel olsun. Ben içimden onun kozmetik kokusunu içine hasretle çeken bir adam mı bekliyor acaba onu diye geçiriyorum ve dönüp bakıyorum, sadece saçlarını görebiliyorum .
    Uzun fönlenmiş ,hepsi düzen içinde.
    Güzel miydi ? ...
   *************
    Ben o heyecanlı kızı unutmuş kendi heyecansız hayatımda ,kurulmuşken bir dolmuş koltuğuna yanımdaki arkadaşım güzellik dedi, bu güne ait etrafımızda gezinen güzellik algısı bize tüket emrini verenlerin bizim için hazırladıkları bir tuzak. Biz onların bize haydi bakalım bunu da alınca güzel olacaksın hipnozunun kollarındayız. Ve birinin parmağını şıklatması lazım dedi. Güzel olmak satın alınacak bir şey değil , bakmakla görmekle, dokunmakla, hissetmekle alakalı insanla alakalı.
Yani tam olarak aynı kelimeleri kullanmamış olsa da anlatmaya çalıştığı şey buydu. - En azından benim anladığım bu -
    Ve hayatın tesadüf dediğim öğretisi devreye girdi bu sabah bir siyaset profesörü ,kadın olmanın akademik hayatta, çalışma hayatında zorluklarından bahsederken güzellik birilerinin uydurduğu popüler kavramlara ve modaya göre değişim gösteren bir olgu oldu; elli sene öncesi zayıflık çirkinlik sayılırken şimdi yemek yemenin suçluluğu içinde birçok kadın diyerek cevap verdi.
  Belki de ben kendi kurgu dünyamda bu farklı kadınlardan aldıklarımı harmanladım zihnimde ve ilişkilendirdim evrenle bilmiyorum . 

  Bana bir şeyler söylendiğini düşündüm. O yüzden bir de yazmak istedim.
     Tükenmeyen güzelliklere ...
    İçimizden gelen ruhumuzda salınan tüm güzellikle ...


Menapozik Yaşamlar ve Kurban Bayramı Şenliği

Mutlu Kutlu Bayramalr diliyorum hepinize sevgili okuyucularım. Beni tanıyanlar aşırı hayvan delisi olduğumu bilir. Hatta kuzenm Serra, geçen gün bana- tek kişilik barınaksın dedikten sonra bunu fark etmemiş olmama rağmen bir çeşit ufak çaplı aydınlanma yaşadım desem yeridir. Olsun ben yine de bakabildiğim kadar sokak hayvanı bakacağım ve sahiplendirebildiğim kadarını da sahiplendireceğim. İyi bir insan olarak hayattaki misyonlarımdan biri bu. Tabi hal vaziyet böyle olunca güzel insanlar, içinde bulunduğumuz Kurban Bayramı kafası pek bana göre değil. İnanışları bir kenarda bırakıyorum bu tutumum içerisinde. Ama kardeşim insanın yüreği dayanmıyor yahu!!! Hele benim gibi empati gücü ileri seviye bir şahsiyet olunca işler biraz daha kompleks bir hal alıyor. Herşeye rağmen yüzününzde gülücükler açan Bayramlar diliyorum hepinize. Sakın beni aforoz etmeyin tamam mı? Ramazan ayında Pasta Canavarının facebook sayfasına yaptığım şeylerin resimlerini koydum diye bayağı topa tuttular zaten beni. E kardeşimmm napimmm ben tamam sevdiğim şeyi yapıyorum ama para da kazanmam lazım değil mi ya?! Bende trilyoner değilim ki, hayatımı idame ettirebilmem gerekiyor. Hele ki günümüz şartlarında dişi biri hayalindeki şeyi gerçekleştirmeye çalışıyorsa, zaten herkes bir noluooo leynnnn moduna giriyor. Bir taşa tutmadıkları kalıyor. Kadınsan halin zor arkadaş, -1 den başlıyorsun herşeye. Vay anasınııı şimdide feministliğim tuttu!:) Savulunnnnn! Yani hele ki mutfaklarda durum böyle. Benim kadar betonu delecek cesaretiniz varsa ehh bir de her zaman dediğim inanç. O zaman takın pelerini sırtınıza hadi uçun bakalım! Göreceksiniz anyayı konyayı! Ben gördüm bizzat.Evet! Pişman mıyım?!Bir dakikasından bile pişman değilim! Eeeeee şeyyyy tamam geçenlerde bayağı bir pişman olmadım desem hakkaten büyük yalan söylüyorumdur. Durum şu dostlar, sabah akşam çalışıyorum. Bunu biliyoruz zaten. Tırnaklar saç baş fenalarda. Giyimime özen göstermeye çalışıyorum ama son zamanlarda. O kadar da kendimi unutmayayım değil mi ya?! Artık beni kimseee aramıyoooorrrrr!!!! İlk başlarda bunu anlamıyordum. Ama şimid anlıyorum. Düşünsenize hiçbir yere gidemeyen kızı kim nereye çağırsın. Öyle gece gezmelerini seven biri değilim ben. Evimde oturayım pijamamı giyim kat be kat daha mutlu oluyorum. Heyyy duydum sizi, HAYIR sıkıcı bir karakter değilim! Gece gezmelerini sevmiyorum zaten hiç çağrıda alamıyorum çünkü gidemiyorum!!! Arada kaçıyorum tabi dükkandan. Yoksa fotosentezle yaşayan bir bitki olup çıkacağım. Hani kilo alıyorsun derler ya bu işi alıncaaa..yooookk canım atmasyon o söylim ben size. Ben 6 kilo verdim annem 11 kilo verdi.veeee hiç rejim yapmadıkk!!! Harika bir haber değil mi bu? Siz bide yerleri paspaslarken bizi görün!!! hahahah ağlanıcak halime güldüğümün farkındayım ama benim açımcan düşünürsek annem menapozunu atlatırken enerjisini bu şekilde çıkarması bei işime yarıyor diyebilirim! Yoksa herhalde beni hiç düşünmeden vururdu! :))))))) Allahım sana geliyoorummm!! ve sevgili dostlarım en önemli konuya geldim. Her ne kadar bunu sosyal medyada yazmak istemesemde işin vahimiyetini belirtmek için söylemek zorundayım. Bu işe girdiniz, ayıptır söylemesi eşşek gibi çalışıyorsunuz. Geceniz gündüzünüz yok. Umarım bekar değilsinizdir! Yani benim gibi bekarsanız, bu işte sevgili bulma mucizesi Rapunzeli kimsenin bulamayacağı o kulede o it oğlu it prensin bulması kadar imkansızzz!!!Yani şu hayatta yemin ediyorum bir tek o namussuz kızı kıskanıyorum. Rapunzel! Hay Allahım saçlarımda kısa ama napalım! En büyük tavsiyem, sevgili yapın kendinize ya da eş- ki eş olma fikri günümüz modern gözüken maganda erkekleri toplumunda çok ütopik bir kavram artık- ondan sonra bu işi yapın. Yoksa kedinin ciğere baktıpı gibi bakarsınız öyle el ele gezen çiftlere!! Yaaa boru muu kardeşimmm?! Tabi hava atcaklarrr! Sen ben burda durmuş yazıp okuyoz. Elalem yuhuuuuuuuu almış başını gidiyor. Helal olsun! Kolay iş değil!! Bu işte inanın bir erkeğin bu kadar çalışan bir kadını çekmesi çok zor hatta pek mümkün gözükmüyor. Hadi sinemaya gidelim dedi. Hayatım pasta siparişim var yarına. Booommm.. Hadi tatile gidelim dedi. Bebeğim haftasonu full çalışıyorum. Cevabın ne olduğunu söyledim ama içimden burda o kadar küfürlü yazamıyorum ne yazık ki! :) Güç sizinle olsun kardeşlerim! :)))))
Bu hayatta güzel şeylere kavuşmak kolay değil. En azından benim için hiç olmadı. Ne başardıysam tek başıma başardım. Sıfırdan bir hayat yarattım. Bunun sadece güzelliklerinden konuşsam, palavracının teki olurum. Hayat öyle değil ki sevgili okuyucularım. Mide kastıcı anları da oluyor. Önemli olan, baş koyduğunuz bu savaştan nası çıkacağınız. Güç içimizden gelir. Nasıl kullanacağınızda size kalıyor. Fedakarlıklar oluyor. Olacaktır da. Çok fazla adam kaybedeceksiniz takımınızdan. En azından bu size gerçekleri gösterecek. Her zaman böyle mi olur? İnanın hiç bilmiyorum. Öyle olmamasını ümit ediyorum. Her gün vitaminlerle ayakta durmak hiç kolay bir şey değil çünkü. Hedeflerim arasında 2013 yılında istanbulu terk etmek var. Sanırım işleri yoluna koyup huzurlu bir yaşam için göç edeceğim. Sadece bir plan bu.. Size bir sır vereyim mi? Elimde olsa ve hiç paraya ihtiyaç duymasaydım, yemin ediyorum kırıp dizimi evimde oturup, gelen siparişleri evden yapardım. Hayat akıp gidiyor ve ben hep aynı günü yaşıyorum.
Hayalleriniz var. Mükemmel bir şey bu. Elinizi ardınıza koymayın kalkın ve yapın sevgili okuyucularım. Ama her ne yapıyorsanız, bilerek ve isteyerek yapın. Hayallere ulaşması zor ve değişik getirileri ve götürüleri olabiliyor. Ne istediğinizi bilin. ve bodozing atlayın. Çünkü düşünürseniz asla cesaret edemeyeceksiniz. Hiçbir şey kolay değil. Hiçbir iş bir başkasından farklı değil aslında. Herşey yüreğinizde ve beyninizde bitiyor hatta başlıyor. Eğer hepimiz hayallerimizi bir çırpıda kolaycacık gerçekleştirseydik harikakulade olurdu ama iş öyle değil dostlar. Perspektivler anında değişebiliyor. Olay yolda olmak yolun sonuna gelmek değil. Güzel şeyler var ve kötü şeylerde var. İnancınızı yitirmeyin. Ne kadar amatör ne kadar profesyönel olduğunuzla alakalı değil, bir an geliyor o boşluğa düşüyorsunuz. Bu gayet normal. İnsan olduğunuzu unuttunuz mu yoksa?..
Hadi gülümseyin..
Güzel bayramlar sevgili okuyucularım

Bon Appetit!

SOĞUK


 Otuz yaşında;yirmilerinin o ayağı yerden kesen cesareti, ilk gençliğin turuncu tazeliği yerini güce mantığa bırakmış.
  Karlı bir akşam ; pahalı ayakkabıları ile yürüdüğü caddede boş geçmeyen taksilere sinirleniyor sonra siyah pardesüsünün içindeki kısa elbise gözüküyor havaya kalkan kolun hafif  araladığı pardesüden. Bu küçük aralık mı işe yarayan bilinmez  önünde duruyor bir taksi tam umudunu kaybettiği o an. Kendini güvende hissederek kuruluyor koltuğa ,taksiciden kaloriferin ısısını arttırmasını istiyor nereye efendim diyen taksicinin sorusuna son derece kendinden emin teşvikiye diyor.Isındığını hissetmeye başladığı , dışarıda bıraktığı soğuğu unutmaya başladığı o an  her şeyden habersiz bir taksicinin taksisinde radyoda bir ses duyuyor çok eskilerden gelen bir ses ; acı çekmek özgürlükse özgürdük ikimizde diyen bir ses. Sanki milyonlarca yıl uzakta kalan her şey doluşuyor kafasına tüm geçmişi ,kendini en güvende hissettiği zamanların birinde yine yeniden kalbini kıran o anı hatırlıyor .
   Kendini güvenle bıraktığı adamın sıcağı soğuğa dair ne varsa dışarıda bırakmışken, o gün ,o sisli çarşamba günü öğleden sonrasında buz tutmuş göle çakılıvermişti aniden.Ve şimdi kaloriferin ısısını arttırmışken tam ısınmaya başlamışken yıllar önce içini donduran o an yine yakıyordu tüm ruhunu soğuğuyla.Kendini güvende hissettiği o an ;nefesini kesiyordu bir melodi, geçmişin peşinden gelen bir melodi
              ***********
   Küfretti içinden yine aynı ızdırapla ;oysa artık hissetmediğini söylemişti defalarca , aldatmamıştı o aldatılmamıştı unutucaktı yeniden başlayacaktı . Cesurdu. Başarılıydı. Sıcak bir taksideydi .
         *******************
   Taksici anlamadı ama on liralık yola yirmi lira veren ve üstünü almayı beklemeden koşar adım taksiden uzaklaşan kadının ardından oh tabi para var savur böyle ,biz fazladan on lira için it kopukla uğraşalım dedi büyük bir olasılıkla.  Radyonun sesini daha çok açmış olmalı ki  melodi kaçan kadının ardında bıraktığı izleri takip ederek yayılıyordu karlı istanbul akşamına.
      ****************
    Genç kadın nasıl olurda tek bir ses ortak bir anı vazgeçilmiş bir mekan unutulmuş bir fotoğraf her defasında aynı üşüme hissiyle batar insan ruhuna diye düşünmüş olabilir ya da belki sadece ağlamıştır . Ya da yürümüştür soğuk ruhuna, kalbine , hatıralarına işleyene kadar , geçmişi dondurana kadar.
                 ********
     Üstünde pahalı elbiseleri, içinde ayaz kadın ne yaptı gören olmadı ama radyodan sızan melodi kimseye fark ettirmeden girdi yolda karşısına çıkan yüzlerce insanın kederine,hayaline,umuduna,geçmişine ...

BİR FIRTINA TUTTU BİZİ

 
 Ah müzik
sen ne de güzelsin
Ne çok umutsun
Ne çok acı
Ne çok hayatsın...