Yanımızda... Karşımızda.. Aklımızda.. Korkumuzda.. Gücümüzde ... ?
Hayata gelirken, daha küçük bir hücreyken ,bağlandığımız annelerimizden kopup onların kucağına konulduğumuzda ne hissettiler acaba, biz ne hissettik?
Geçen akşam yorgun eve dönüşüm esnasında yol arkadaşım üç küçük kız çocuğuydu ; sırtlarında çantaları harıl harıl bir şeyden bahsediyorlardı. Ayıp bir şey yaptığımı bildiğim halde onları dinledim . Babalarından bahsediyorlardı. Biri ,benim babam sakız çiğnememe çok kızar dedi, diğeri ben ayak ayak üstüne atınca çok sinirlenir, en zayıf olanı ben babamın yanında asla sevgili kelimesini kullanamam dedi . Kafamı çevirdim ve onlara baktım kısa bir an, mutsuz değillerdi ;aslında tam olarak şikayet halinde bile değillerdi ; babalarını anlatıyorlardı birbirine. Adını söyler gibi , mesleğinden bahseder gibi.
Baba denince sizin aklınıza ne gelir?
İlk aşkınız mıdır babanız , nefret eder misiniz ondan , korkar mısınız ?
Benim hayatımdaki babaların hepsi birbirinden farklı. Anneliğin o değişmez aynılığına inat, her koca adamın farklı bir babalığı var ve belki de bu yüzden değişiyor babalarımızla ilişkilerimiz. Her baba başka bakıyor evladına; bazısı bakmadan görmeye çalışıyor ,bazısı korkuyor; büyümesinden, gitmesinden, dönmeyecek olmasından, bazısı her anını yakalamak ister gibi gözlerini ayırmıyor ve bazısı vazgeçiyor başka bir şeylerin peşinden daha hızlı koşabilmek için atıveriyor gönlünden evlat sevgisini .
Kimileri de her akşam kapıyı kilitliyor ve o kilidin sesi ''korkma, ben varım sana hiç bir şey olmaz'' diyerek çınlıyor evin içinde.
Bazıları babalığın ardına saklayamadıkları küçük erkek çocuğu kalpleriyle, öyle mi ,sence, değil mi diye soruyor evlatlarına; beğenilmek ,sevilmek ve takdir edilmek hissiyle-tıpkı yılar önceki halleriyle-ve hep ilgi şefkat bekleyen içlerindeki küçük oğlan çocuğunu hiç öldürmüyorlar.
VE Bazıları masallar anlatıyor içinde ''İstanbul '' olan masallar ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder