Mız Mız Ahtapot Masalı
Güzellikler ve zenginliklerle dolu denizler aleminde pek çok canlı yaşarmış. Balıklar, denizanaları, deniz yılanları, midyeler, ahtapotlar... Sekiz kolu, bir başı olan Mızmız Ahtapot da bunlardan biriymiş. Onun adı neden mi Mızmız’mış? Çünkü Mızmız hiçbir şeyden memnun olmaz, her şeyden şikayet edermiş. Bütün gün oturur etrafındaki balıkları, deniz hayvanlarını seyreder, onlara imrenirmiş. En çok söylediği kelime “ah keşke” imiş. Her şeye imrenir “Ah keşke benim de olsaydı” dermiş. Köpek balığı gibi kocaman dişlerinin, midye gibi incilerinin olmasını; yunus balığı gibi de zeki ve sevimli olmayı istermiş. İstermiş de istermiş…
Bir gün Mızmız, kolunun birini sert bir şekilde kayaya çarpmış. Kolu çok kötü yaralanmış. Mızmız, kalan yedi kolunu yüzüne kapatıp bağıra bağıra ağlamaya başlamış. Mızmız’ın sesini duyan hayvanlar hemen gelmişler. Denizanası Mızmız’ın yaralı kolunu yosunlarla sarmış. Hamsi:
-Geçmiş olsun Mızmız, demiş.
Mızmız:
-Geçmiş olsun demek kolay tabi, demiş. Öyle hemen geçmiyor ki hâlâ ağrıyor. Tabi sen kol ağrısının nasıl zor olduğunu nerden bileceksin. Senin kolun yok, ah keşke benim de kolum olmasaydı. Senin gibi küçücük olsaydım. Hiç olmazsa çarpacak yerim olmazdı.
Hamsi:
-Ben de geçen gün kuyruğumu kayaya çarpmıştım, demiş.
Fener balığı:
-Geçmiş olsun Mızmız, demiş.
Mızmız:
-Geçmiş olsun deyince hemen geçmiyor ki, canım acıyor, demiş. Tabi sen ne bileceksin kol ağrısını. Ah keşke benim de kollarım olacağına senin gibi ışıklarım olsaydı. Gece pırıl pırıl ne güzel parlıyorsun.
Kirpi balığı:
-Geçmiş olsun Mızmız, demiş.
Mızmız:
-Hâlâ geçmedi, kolum ağrıyor, demiş. Sen de bilmezsin kol ağrısını. Ne güzel senin kolların yok, dikenlerin var. Keşke benim de dikenlerim olsaydı, düşmanlarıma batırırdım.
Kirpi balığı:
-Bence senin kolların çok güzel, neden diken istiyorsun anlayamadım? demiş.
Mızmız cevap vermiş:
-Çünkü sen kendini bir balon gibi şişirebiliyorsun. Dikenlerini de açınca çok güzel oluyorsun. Ben bir balon gibi bile şişemiyorum.”
Berber balığı:
-Sana geçmiş olsun demiyorum Mızmız, demiş. Çünkü geçmiş olsun diyenlere teşekkür edilir. Sen ise iyi dileklerini ifade edenlere kızıyorsun.
Mızmız:
-Sana öyle demek kolay tabi, demiş. Senin tuzun yaş. Hiçbir hayvandan korkun yok. Onların üzerindeki börtü böceği alıyorsun, dişlerindeki artıkları temizliyorsun diye hiçbiri sana zarar vermiyor. Ya ben öyle miyim? Kolumun birini köpek balığının ağzına uzatsam hart diye koparır. Sana konuşmak kolay gelir tabi. Ah keşke ben de berber balığı olsaydım.
Berber balığı iyice kızmış:
-Yeter artık Mızmız, demiş. Her zaman böylesin, hep başkalarına imreniyorsun. Hastalandın, iyice mızmız oldun. Bu kadar da olmaz ki canım.
Mızmız yeniden ağlamaya başlamış:
-Zaten kimse beni sevmiyor, demiş.
Kirpi balığı:
-Seni seviyoruz, demiş. Sevdiğimiz için seni ziyarete geldik. Biz seni çok seviyoruz ama sen kendini hiç sevmiyorsun.
Mızmız şaşırmış.
-Kendini sevmekte ne demek? diye sormuş.
Kirpi balığı açıklamış:
-Kendini olduğun gibi kabul edip sevmelisin. Bak ben kimseye özenmiyorum. Dikenlerimi bile seviyorum ve mutluyum. Sen kendini sevmezsen mutlu olamazsın ki.
Berber balığı:
-Evet, benim de yüzümde kocaman bir ben var ama ben bunu kafama takmıyorum, demiş. Onun varlığını kabul ettim, onunla barışığım. Sen ise sekiz kolunu kusur olarak görüyorsun. Sahip olmadıklarını düşünüp üzülüyorsun. Neden sahip olduklarını düşünüp mutlu olmuyorsun?
Mızmız:
-Ama benim mutlu olacak neyim var ki, sekiz kolum ve bir başımdan başka. Sizler gibi endamlı bir vücudum bile yok, demiş.
Hamsi ince ve tiz sesiyle konuşmuş:
-Neden öyle söylüyorsun, demiş. Sekiz kolunla yapabileceğin şeyleri bir düşünsene.
Mızmız:
-Karnımı doyurmak için avlanmaktan başka bir işe yaramıyor, onu da siz ağzınızla yapıyorsunuz, demiş.
Berber balığı:
-O zaman düşünelim bakalım, Mızmız sekiz koluyla neler yapabilir? demiş.
Hamsi saymaya başlamış:
“Sekiz işi aynı anda yapabilir. Bir koluyla yemeğini yerken, ikinci koluyla arkadaşına el sallayabilir.”
Fener balığı devam etmiş:
-Üçüncü koluyla avlanabilir. Dördüncü koluyla yazı yazabilir.
Kirpi balığı:
-Beşinci ve altıncı koluyla örgü örebilir. Yedinci koluyla deniz gülü toplarken, sekizinci koluyla başka bir arkadaşına sarılabilir.
Berber balığı:
-Sekizini aynı anda kullanarak aktör olabilir, pek çok hayvanı taklit edebiliyor, demiş.
Hamsi:
“Daha pek çok şey de yapabilirsin, demiş.
Mızmız düşünmüş ve arkadaşlarına hak vermiş. O günden sonra sekiz kolundan hiç şikayet etmemiş. Kendini olduğu gibi kabul edip sevmiş. Farklı olmanın kötü olmadığını anlamış. Kollarını en güzel şekilde kullanmış. Başkalarına da imrenmeyi bırakmış. Hayatı boyunca mutlu yaşamış.
Bir gün Mızmız, kolunun birini sert bir şekilde kayaya çarpmış. Kolu çok kötü yaralanmış. Mızmız, kalan yedi kolunu yüzüne kapatıp bağıra bağıra ağlamaya başlamış. Mızmız’ın sesini duyan hayvanlar hemen gelmişler. Denizanası Mızmız’ın yaralı kolunu yosunlarla sarmış. Hamsi:
-Geçmiş olsun Mızmız, demiş.
Mızmız:
-Geçmiş olsun demek kolay tabi, demiş. Öyle hemen geçmiyor ki hâlâ ağrıyor. Tabi sen kol ağrısının nasıl zor olduğunu nerden bileceksin. Senin kolun yok, ah keşke benim de kolum olmasaydı. Senin gibi küçücük olsaydım. Hiç olmazsa çarpacak yerim olmazdı.
Hamsi:
-Ben de geçen gün kuyruğumu kayaya çarpmıştım, demiş.
Fener balığı:
-Geçmiş olsun Mızmız, demiş.
Mızmız:
-Geçmiş olsun deyince hemen geçmiyor ki, canım acıyor, demiş. Tabi sen ne bileceksin kol ağrısını. Ah keşke benim de kollarım olacağına senin gibi ışıklarım olsaydı. Gece pırıl pırıl ne güzel parlıyorsun.
Kirpi balığı:
-Geçmiş olsun Mızmız, demiş.
Mızmız:
-Hâlâ geçmedi, kolum ağrıyor, demiş. Sen de bilmezsin kol ağrısını. Ne güzel senin kolların yok, dikenlerin var. Keşke benim de dikenlerim olsaydı, düşmanlarıma batırırdım.
Kirpi balığı:
-Bence senin kolların çok güzel, neden diken istiyorsun anlayamadım? demiş.
Mızmız cevap vermiş:
-Çünkü sen kendini bir balon gibi şişirebiliyorsun. Dikenlerini de açınca çok güzel oluyorsun. Ben bir balon gibi bile şişemiyorum.”
Berber balığı:
-Sana geçmiş olsun demiyorum Mızmız, demiş. Çünkü geçmiş olsun diyenlere teşekkür edilir. Sen ise iyi dileklerini ifade edenlere kızıyorsun.
Mızmız:
-Sana öyle demek kolay tabi, demiş. Senin tuzun yaş. Hiçbir hayvandan korkun yok. Onların üzerindeki börtü böceği alıyorsun, dişlerindeki artıkları temizliyorsun diye hiçbiri sana zarar vermiyor. Ya ben öyle miyim? Kolumun birini köpek balığının ağzına uzatsam hart diye koparır. Sana konuşmak kolay gelir tabi. Ah keşke ben de berber balığı olsaydım.
Berber balığı iyice kızmış:
-Yeter artık Mızmız, demiş. Her zaman böylesin, hep başkalarına imreniyorsun. Hastalandın, iyice mızmız oldun. Bu kadar da olmaz ki canım.
Mızmız yeniden ağlamaya başlamış:
-Zaten kimse beni sevmiyor, demiş.
Kirpi balığı:
-Seni seviyoruz, demiş. Sevdiğimiz için seni ziyarete geldik. Biz seni çok seviyoruz ama sen kendini hiç sevmiyorsun.
Mızmız şaşırmış.
-Kendini sevmekte ne demek? diye sormuş.
Kirpi balığı açıklamış:
-Kendini olduğun gibi kabul edip sevmelisin. Bak ben kimseye özenmiyorum. Dikenlerimi bile seviyorum ve mutluyum. Sen kendini sevmezsen mutlu olamazsın ki.
Berber balığı:
-Evet, benim de yüzümde kocaman bir ben var ama ben bunu kafama takmıyorum, demiş. Onun varlığını kabul ettim, onunla barışığım. Sen ise sekiz kolunu kusur olarak görüyorsun. Sahip olmadıklarını düşünüp üzülüyorsun. Neden sahip olduklarını düşünüp mutlu olmuyorsun?
Mızmız:
-Ama benim mutlu olacak neyim var ki, sekiz kolum ve bir başımdan başka. Sizler gibi endamlı bir vücudum bile yok, demiş.
Hamsi ince ve tiz sesiyle konuşmuş:
-Neden öyle söylüyorsun, demiş. Sekiz kolunla yapabileceğin şeyleri bir düşünsene.
Mızmız:
-Karnımı doyurmak için avlanmaktan başka bir işe yaramıyor, onu da siz ağzınızla yapıyorsunuz, demiş.
Berber balığı:
-O zaman düşünelim bakalım, Mızmız sekiz koluyla neler yapabilir? demiş.
Hamsi saymaya başlamış:
“Sekiz işi aynı anda yapabilir. Bir koluyla yemeğini yerken, ikinci koluyla arkadaşına el sallayabilir.”
Fener balığı devam etmiş:
-Üçüncü koluyla avlanabilir. Dördüncü koluyla yazı yazabilir.
Kirpi balığı:
-Beşinci ve altıncı koluyla örgü örebilir. Yedinci koluyla deniz gülü toplarken, sekizinci koluyla başka bir arkadaşına sarılabilir.
Berber balığı:
-Sekizini aynı anda kullanarak aktör olabilir, pek çok hayvanı taklit edebiliyor, demiş.
Hamsi:
“Daha pek çok şey de yapabilirsin, demiş.
Mızmız düşünmüş ve arkadaşlarına hak vermiş. O günden sonra sekiz kolundan hiç şikayet etmemiş. Kendini olduğu gibi kabul edip sevmiş. Farklı olmanın kötü olmadığını anlamış. Kollarını en güzel şekilde kullanmış. Başkalarına da imrenmeyi bırakmış. Hayatı boyunca mutlu yaşamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder