Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde. Develer tellal iken pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, çok uzaklarda bir köyde yaşayan bir ağa ile onun da yardımcısı bir Kel Hasan varmış.
Ağa bir gün Kel Hasan’ı yanına çağırarak, ona "Git bana büyücü ihtiyar ninenin altın kaşıklarını getir." demiş. Kel Hasan da "Ağam ben onun yanına nasıl giderim. Gidersem nine beni keser yer" demiş. Demiş, ama, bunları dinleyen ağa, eğer gitmesen seni ben öldürürüm deyince, çaresiz kalan Kel Hasan gidip ninenin kapısını çalmış. Kapıyı açan ihtiyar nine, Hasan'ı görünce çok sevinmiş ve onu içeri alıp, "Hoşgeldin Kel Hasan, iyi ki geldin, benim de böylece akşam yemeğim çıktı" demiş. Bunun üzerine Kel Hasan da ona "Nine ben çok zayıfım, yesen de karnını doyurmam. Sen bana önce yağlı bir göme yap da yiyip şişmanlayayım. Beni ondan sonra yersin" demiş. Buna aklı yatan nine kalkıp göme yapmaya gidince, Kel Hasan da ortadaki bütün kabı-kacağı saklayıp, görünürde yalnızca bir kalbur bırakmış. Biraz sonra ninenin getirdiği gömeyi yemiş ve çok susadığını söyleyerek, biraz su istemiş. Evde hiç su olmadığını gören nine, ortada duran kalburu alarak, çeşmeye su getirmeye gitmiş. Saatlerce uğraştığı halde kalburu dolduramamış. Bu sırada Hasan da kaşıkları alıp kaçmış. Eve gelip de altın kaşıklarını ve Hasan'ı bulamayan nine kendi kendine dövünüp, "Vah altın kaşıklarım, vah Kel Hasan" demiş.
Öte yandan kaşıkları alıp ağaya götüren Hasan, tam rahat bir nefes alacağı sırada, bu sefer de ağa ondan, ihtiyar ninenin kızlarından Kutiye’yi kendisine getirmesini istemiş. Bunu duyan Hasan çok telaşa kapılıp "Aman ağam etme eyleme, zaten kaşıklarını çaldım diye ihtiyar nine bana çok kızmıştır, şimdi beni görürse bu defa mutlaka yer gidemem" demiş ama ağa, "Eğer gitmezsen seni hemen öldürürüm" deyince, gitmek zorunda kalmış. Vardığında hava karanlıkmış. Kapıyı çalınca yine nine açmış ve "Yatarken ben bunu yerim" diye düşünerek, hiçbir şey söylemeden Hasan'ı içeri almış. Nine kızları Kutiye ile Sutiye'nin yataklarını yan yana, Hasan'ın yatağını ise biraz daha uzağa serip, bıçağını bilemeye gitmiş. Ninenin gittiğini gören Hasan
Sponsorlu Bağlantılar
hemen kalkıp, Sutiye'yi kendi yatağına yatırmış, kendisi de onun yerine yatmış. Biraz sonra dönen nine, Hasan sandığı kendi kızını kesip, sonra da gidip yatmış. Sabah olunca da kızlarına seslenerek, "Ben tarlaya gidiyorum, siz öğleye Hasan'ı pişirerek bana getirin," demiş. Nine gittikten sonra Kel Hasan, hemen Kutiye'yi alıp ağaya götürmüş.
Öğleye doğru gelen giden olmadığını, evin bacasından da duman çıkmadığını gören nine, merak edip eve gelmiş. Kel Hasan'la Kutiye'nin kaçtıklarını, diğer kızı Sutiye’nin de ölü olarak orada yattığını görünce kendi kendine dövünerek, "Vah altın kaşıklarım, vah Kel Hasan, vah Kutiye'm, vah Sutiye'm" demiş. Öte yandan ağa, bu sefer de Kel Hasan'dan, ihtiyar ninenin kendisini getirmesini istemiş. Hasan "Ağam onu ne yapacaksın, zaten elindekilerin hepsini aldık, getirirsem başımıza bela olur." demiş, ama ağaya söz dinletememiş. Bunun üzerine Hasan, ağadan her tarafı zilli bir elbiseyle bir sandık istemiş ve bunları alarak ninenin evine gelip damına çıkmış. Bacadan aşağı seslenerek, "Ben azrailim canını almaya geldim, haydi çabuk şu sandığa gir" demiş. Bunu duyan nine de "Ey Azrail, Kel Hasan'ı öldürmeden benim canımı alma" diye seslenmiş. Hasan hemen girmesini söyleyince de çaresiz kalıp sandığa girmiş. Hasan da sandığın ağzını kilitleyerek, onu alıp ağaya götürmüş. Ağa sandığı alıp nineyi çıkarmak isteyince de "Aman ağam, sen bunu çıkarırsan bütün konak halkını öldürür, sakın çıkarma" demiş, ama, ağa onu dinlememiş. Hasan da "Öyleyse bana yedi demir kapılı bir oda yaptır da öyle bırak" demiş, ve hemen girip, bu yedi demir kapılı odaya saklanmış.
Ağa nineyi sandıktan çıkarınca, nine başta ağa olmak üzere bütün konak halkını öldürmüş ve gelip yedi demir kapılı odaya dayanarak, sırasıyla bütün kapıları kırmış. Yedinci kapıyı da kırıp içeri girdiğinde, kapının arkasında duran Hasan, kılıcıyla vurup onu öldürmüş. Nine ona seslenerek, "Bir kere daha vur" demiş, ama, Hasan "İkinci defa vurursam dirilirsin" diyerek ona bir daha vurmamış.
Bundan sonra Kutiye'yle evlenen Kel Hasan, yaşamını mutluluk içinde sürdürmüş..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder