Güçlü Kadın


Şu anda Bursa'ya doğru yoldayım, emekçi kadınlara masal anlatmaya gidiyorum. Bir çok yerde bir çok gruba masallar anlattım ancak sadece kadınların olduğu yerlerde masal anlatmak daha bir iyi geliyor bana. Biz kadınlar okuduklarımızdan da çok şey öğreniyoruz ama genelde hikayeler ile öğrendiklerimiz bizde kalıcı iz bırakıyor, en azından şu zamana kadar bunu gözlemledim. Başta kendimde...

Bundan üç yıl önce katıldığım bir atölyede beni çok şaşırtan bir şey keşfetmiştim. Bir masal atölyesiydi ve sonrasında masal üzerine ve hayatım üzerine düşündükçe güçlü kadınlardan korktuğumu farkettim. Çevremdeki güçlü kadınları düşündüm, bunlar okuyan, yazan, düşünen, kendi hayatı üzerinde söz sahibi, neşeli, kırılgan, mutlu kadınlardı. Bir yerden bir yere özgürce hareket ediyorlardı. İşte ben onlarla konuşsam bana bir şey söyleyivereceklermiş de ben de o söyledikleri şey karşısında hiç bir şey yapamayacakmışım gibi hissederdim kendimi. Bunu keşfetmek hayatımda değişen bir çok şeyin de başlangıcı oldu.
Ne istediğimi düşünmeye başladım, nasıl bir hayat istiyorum? Ben kimim? Nelerden hoşlanırım? Neleri sevmem? İnsan bunları uzun süre düşünmediğinde, başkalarının kendisi hakkında yaptığı tanımlamalara mahkum oluyor.
Sonra hayatıma masallar girdi, her masalı okuduğumda hayatımdan bir iz buldum. Onlarla çalışmaya ve anlatmaya başladığımdaysa beni daha çok etkilediler. Beni değiştirdiler. Bana yutulmuş olduğumu farkettiren masal Mavi Sakal'dır. Üzerine uzun uzun düşündükten, anlattıktan, kitap kulübünde konuştuktan sonra hayatımın neresinde yutulmuş olduğumu farkettim. Böyle daha bir çok masal geldi buldu beni, ben onları buldum. Defalarca anlattım anlattıkça da farklı katmanlarını gördüm. Masal anlatıcısı olma konusunda içimdeki büyük istek de buradan geldi. Masallar, mitolojiler benim hayatımı değiştirdi, beni değiştirdi. Büyük resmi görmemi sağladı. Bu daha çok insanla paylaşılması gereken bir şey. Daha çok kadının bir masal dinledikten sonra, bir dakika ben bunları haketmiyorum, daha güzel bir yaşam var diyebilmesi umuduyla anlatmaya devam ettim.
Bu dönemde hayatıma bir çok güçlü kadın girdi. Hepsinin hayatlarından, sohbetlerinden, bakışları, duruşları, yazılarından bir çok şey öğrendim. Bana ilham oldular, yapabileceklerimin sınırsız olduğunu gösterdiler. Evet yanlarına gidince bana bir şeyler söylediler, ama korktuğum gibi olmadı. Korktuğum şeyin kendi gücüm olduğunu farkedince onu kabullenmeye başladım. Güçlü olmanın cesur adımlar atabilmek olduğunu gördüm, güçlü görünmeye çalışmak insanı daha çok yoruyor. Güçlü olmak tökezlediğini, düştüğünü görmek, kendini olduğun gibi kabul etmek ve yola devam edebilmekle mümkün.

Umarım hepimizin yanına bir gün güçlü bir kadın gelir, bize bir şey söyler ve hayatımız değişir. Bana rehber olan hayatımdaki tüm güçlü kadınlara minnettarım... İyi ki varlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...