YETER ARTIK

 Ben şimdi size bir şey anlatacağım elimde olsa kapı kapı gezerek gözlerinin içine bakarak anlatmayı isterdim ama şimdilik sadece yazarak anlatmaya çalışacağım.
 Ben sapık olmayan erkeklerin olduğu, kadın ağırlıklı bir çevrede büyüdüm. Yani geldiğim etnik kökendeki sosyal yaşamın da olumlu etkisiyle çocukLuğumda ‘’aman erkek, sana zara verebilir, kaç ve hemen uzaklaş’’ gibi uyarılar da olmadı hiç. Erkekleri diğer insanlardan ayırmadım sanırım . Ayırdıysam da bu bacaklarının arasında taşıdıkları ve onları tuhaf yaratıklara dönüştüren organları sebebiyle olmadı.  
 Ama tabi ki ne zaman ne de benim gelişimim yerinde durmadı. Küçük kız çocuğu yerini yavaş yavaş genç bir kadına bıraktı. Cinsel kimliğim ile birlikte farkındalığım da gelişmeye başladı. Sokakta, okulda, evde sürekli kadın başına gelebilecek tehlikeler konuşulduğunu fark ettim. Başımıza gelebilecek her felaket illa ki biz kadın olduğumuz için gelecekti. Sokaktaki it kopuk pipileri olduğu için bize saldırmaya her an hazır tuhaf yaratıklardı.
Uyarılarında haksız sayılmazlardı gerçi, sadece kadın olduğum için her an saldırılarına maruz kalıyordum. Yolda arabasının camından kafasını uzatıp çoğu zaman anlamadığım şeyler söylüyorlar, kaldırımlarda kalabalık erkek grupları gözleriyle ve sözleriyle taciz ediyorlar, metrobüste, otobüste hemen hemen her gün tacize uğruyordum. -Bütün kadınların anlayacağı bir şey anlattığım, metrobüsten indiğinde kalabalık sebebiyle olduğunu düşünüp diğer ihtimali hızla zihninden uzaklaştırırsın. Ve hızla kendini güvende hissettiğin o yer neresiyse oraya gidersin. -
   Ve ortak kadınlık hali ve kadınlığa dair kaygılar bana da bulaşmıştı.
   Güvenlik çemberinin daraldığını hissetmek bir taraftan büyük bir içsel baskıya sebep olurken, diğer yanıyla da içgüdülerim o güvenlik çemberinin dışına çıkmanın bedellerini sezip gizli bir kaygıya düşüyordu.
    Çember hızla daralıyor, neredeyse bizi içerisinde boğacak kadar küçülüyordu.
    Her yeni vahşet haberinde biraz daha yaşamsız kalıyorduk.
    Sayısı giderek azalsa da en azından ‘’orada’’ güvendeyim dediğimiz birkaç sığınak vardı.
   Bir zamanlar vardı.
   Artık o da yok .
   Güvende olabileceğimiz hiçbir yer yok.  
    
Şimdi ben de soruyorum  ,


  Hayatta en güvende hissettiğin yerde bile güvende değilsen?
  Evinde tecavüze uğrayıp öldürülüyorsan, okulda öğretmeninin tecavüzüne uğruyorsan, sevgilin ya da kocan sana tecavüz ediyorsa, ailendeki erkeklerin tecavüzüne uğruyorsan ve kocaman bir ülkede artık güvende olduğun hiçbir yer kalmamışsa ne yaparsın?
Ne yaparsınız ?

 18 yaşındaki o kızın da adını diğerlerinin arasına yazdırdınız.
  Nasıl insanlarsınız, hangi ideoloji, hangi din , hangi iktidar aklar sizi ?
  Vicdanınız, aklınız, ahlakınız yerini ne ara penisinize bıraktı ?
  Ahlaksızlığınız değil de mağdur konuşuluyor ya her defasında artık yeter.
  Bacak aranızda taşıdığınız organ sizi dünyanın sahibi yapmıyor, insan yapmıyor.
  Sokakta yürüdü, kahkaha attı, hayatı savundu, şarkı söyledi zaten bedenini satıyordu… gibi sonucu değiştirmeyen ve konuyla alakası olmayan bahanelerinizden midemiz bulanıyor.
Siz nasıl nefes alabiliyorsunuz, üstünüzü başınızı düzeltip nasıl yolunuza devam edebiliyorsunuz?
  Fazla oldunuz, çok fazla oldunuz.

Dünya sizin penisin etrafında dönmüyor, dönmeyecek. Bizi yaşamaktan tecrit edemeyeceksiniz.
   
Sizin sapkınlıklarınız sebebiyle güvensizleşen sokaklardan ve dolayısıyla yaşamdan el çekmesi beklenen bir takım kadınlar ve inatla yaşayacağım diye el ele tutuşup birbirinden güç alan yine o aynı kadınlar size insanlığınızı hatırlatmaya çalışıyoruz. İnsanlığınızı ele geçiren ahlaksızlığınızdan kurtulun artık diyoruz.
Ya kurtulun bu ahlaksızlığından insan olmayı deneyin ya da çekin s..nizi yolumuzdan.

YETER ARTIK ..

    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...