Bizim Hikayemiz # 3 #


Kalp ağrıları...

O bensiz mutluydu böyle istiyordu varlığım onu rahatsız ediyordu. Hayatıma devam etmek zorundayım Derya ile evleniriz diye kenara attığım paraları umarsızca harcıyorum. Bütün kadınlar bayılırken o pembe rengi sevmezdi , gidip kendime pembe kanepe takımı ve onu tamamlayacak sehpalar ve objeler aldım. Evime gelen erkek arkadaşlarımın alaylarına maruz kalsam da çok memnundum, kızlar bayılıyor, sonuçta yeni kızlar yeni ilişkiler kuruyordum , ancak uzun soluklu olmuyor, hiç bir ilişkiyi ciddiye almıyor, çoğu zaman bu ilişkiler günlük oluyordu , tabii buna gönül ilişkisi denirse... 

Uzun soluklu bir Günlük ilişkiler yaşıyordum, insanların aciz olduğunu düşünüyorum, çıkar ilişkisi , bende neyi bulamadım , düşünmeden edemiyorum eksik olan neydi, her istediği oluyordu hatta fazlası ,aklıma tek gelen şey dış görünüşümü beğenmedi daha yakışıklı birini arıyordu.

 Her hafta sonu gizli gizli iş yerinin önüne gidiyor saatlerce karşıdan onu izliyorum , dükkanlarının önü boydan boya camekan olduğu için aklıma onu arayıp telefonda benim numaramı gördüğündeki yüz ifadesini görmek istemiştim .  

Telefonumdan numarasını bulup aramaya bastım telefonu kapalıydı ,karşıdan görüyordum telefonuyla oynuyor bir yerlere bakıyordu. sanırım hattını değiştirmişti, kısacası aramamı istemiyordu. benim ise ondan kolay kolay vazgeçmeye niyetim yoktu.

Aradan sekiz ay geçmişti , pazar günü ben ve yalnızlığım bir hafta sonu pembe kanepe takımının en büyük olanına uzanmış kitap okuyordum cep telefonum çaldı hemen baktım , belki odur diye hala umut var içimde. Nasıl bir duygu bu hiç bir zaman aramayacağını bile bile...

Yabancı bir numaraydı önemsemedim, biraz çalıp durdu. Ve tekrar çalmaya başladı arama düşene kadar ısrarla çaldırışlarına dayanamayıp açtım 

''alo alo deniz hanımla görüşecektim'' 

kızmıştım Deniz hanım kalmadı , bey verelim.

''ah pardon Deniz bey özür dilerim , ben Hüsniye bakın nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama başınız sağ olsun anlamadım neyi oluyorsunuz bilmiyorum ama bir akrabanız sanırım , vefat etti belediye kimsesizler mezarlığına gömecekti ama ben cüzdanında numaranızı buldum , verdiğim adrese lütfen gelir misiniz''

Dolandırıcı olunur da bu kadarına da pes kardeşim 

deyip yüzüne kapadım .

Israrla arıyor açmayınca adresi mesaj olarak atıp ayıp be defin parasından mı kaçıyorsun ben öderim mezarına su dökmeye git bari su dökmekten de başka şey anlarsın şimdi odun...

Odun mu , merakımdan aracıma binip adrese uzaktan bakmaya karar verdim ...

Adrese yaklaştığımda kalabalık fazlalaşmıştı bir şeylerin olduğu belliydi aracımı bir kenara park edip adrese gittim. Telefondaki ses doğru söylemişti bir cenaze vardı fakat ben tanımıyordum bilmediğim bir akrabam mıydı acaba...

müstakil bahçeli bir evdi komşular toplanmış kimi bahçede kimi içeride laflıyorlar , beni yabancı görünce bir kaç kadın. Bana gözlerini dikti hemen konuşmaya başladım , pardon beni bu adresten Hüsniye diye bir hanım aradı, kadınlardan olaya vakıf olduğu belli olan şişmanca başına taktığı beyaz örtüyle , beyaz yüzü ortaya çıkan uzun elbiseli bir kadın ''Hüsniye bak kızım , Didarın oğlu geldi'' dediğinde şok geçiriyordum bir annem mi vardı yıllardır anne sandığım insan annem değildi ,o öldü diye üzülürken ikinci anneyi kaybetme acısını yaşayacaktım . 

Bir anda sudan çıkmış balık gibi oldum kapıdan yirmili yaşlarda ince uzun , esmer tenli bir kadın ''efendim anne ''dedi Annesi olduğunu anladığım kadın yüzüme tiksinir gibi bakarak ''bak aradığın adam geldi'' , kızgın kızgın yüzüme baktı ve arkasını dönüp dışarı çıktı.

Hüsniye Hanım içeri girerken bende onu takip ediyordum, tur rehberi edasındaydı , onu takip ediyor şaşkınlığımdan ne diyeceğimi bilemiyordum bir şeyler dediğimde duruyor yüzüme dönüp cevap veriyor sonra yine umursamaz hareketlerle işine devam ediyordu arada o durup bana dönüyor ben yürümeye devam ettiğimden çarpışır gibi oluyor istersen öp diye tersliyordu ne tuhaf biri . olayın böyle saçma hal almasından sıkılıp arkası dönükken kolundan tuttum ve Hüsniye hanım bakın ben bir annem olduğunu bile bilmiyordum .

'' o da çok gururluydu hiç bir zaman sizden bahsetmedi'' diyor ancak gözlerime hiç bakmıyordu , bahsetmediyse peki siz nasıl biliyorsunuz o zaman , taziyeye gelenlere ikramda bulunuyor ,bende peşinde bir bahçeye bir içeri geziyor , hemde anlamaya çalışıyordum tepsi elinde durdu ve birden sırtına yapıştım utandım, bana dönüp '' bana bak didar teyze on beş yıldır burada oturuyor ev sahibi kirayı bile arttırmaz çok iyi biriydi ve çok fakir üç aylık maaşıyla geçinirdi,gururundan söylememiş aramamış sizi besbelli bir derdi vardı ama hiç birimiz bilemedik.''

Tamam ama ben bilmiyordum peşinde gezerken birden salonda çerçeveli bir resim gözüme çarptı hey dur dur biraz , bu kadın annem olamaz ki ''ne oldu aşağılıyormusun! çok kabasın'' , iyide bu kadını ben bir gün moralim bozuktu benimle konuştu ve çocuğum olmayacak diye illa numaramı istedi bende verdim hepsi bu ''hmm çocuğunuz olmuyor demek '' yok yanlış anladınız sizde , evli değilim ben .Başka bir şey kastetmiştim... Yani kız arkadaşım benimle evlenmediği için yani , şey hani evlenmezse nasıl olur , işte saçmalamaya başlamış yüzüm kıpkırmızı olmuştu.

Gülümsedi birden ''tövbe yarabbi cenaze evinde güldürdünüz beni , hiç bir alakanız yok, zaten biz komşular kendi aramızda para topladık duası için sizden umudu kesmiştik .''

Öderim dedim karşılıklı itirazlardan sonra ödemek istediğimi içimden gelerek yaptığımı kabul ettirdim duası ve ikramları derken saat geç olmuştu komşular bir bir ayrılırken Hüsniye ve annesi kaldı sadece.

Hüsniye madem bir bağınız yok eşyalarını ikinci el satın alan yerlere , anahtarı da ev sahibine biz teslim ederiz ... 

bütün gün peşinde gezdiğim kadını merak etmiştim . Eşiniz gelmedi dedim sırf vereceği cevabı merakımdan acaba Didar hanım teyzenin şu doktoru bulan komşusumuydu yoksa , sesini çıkarmadı o ara annesine emirler yağdırıyordu durmadan '' camlarını kapadın mı , ocağı kontrol ettin mi?'' Yaşlı kadında uslu küçük bir çocuk gibi uyguluyordu .İşleri bitince , bahçe kapısına kadar birlikte çıktık , ben karşıya geçip aracıma binip tam çalıştırdığımda karşıdan bana el hareketiyle aracın camını aç diye işaret yaptı, camı açtım benimde hiç çocuğum olmayacak deyip koşarak , kendi evlerine ilerlemekte olan annesinin koluna girip karanlığa karıştılar , arkasından öylece baka kaldım eve gelip duş, traş ikilisinden sonra kendimi yatağa attım ne gündü ve Hüsniye beni anlamıştı ne demek istediğimi anlamıştı demekki o da yaralıydı... Sabah uyandım aklımda Hüsniye , neyi mazeret edip görüşebiliriz diye bütün gün teoriler ürettim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...