Dost mu? Arkadaş mı? Çevre mi?


Aslında çoğumuz bunun ayırımını yapamayız, açılımlarını bile bilmeyiz. bazen çevre edinmek uğruna  arkadaşlarımızı,dostlarımızı en zor günlerinde tek başına bırakırız e malum   çevre ediniyoruz...
 Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak tamda bunun için söylenmiş olsa gerek.
aslında bu konularda sakinliği korumak en doğru yol olsada  pek başarılı olamayız karşımızdakine hemen seçimini yapması konusunda ısrar ederiz , her zaman yeni bir  kişi daha cazip gelir. daha çok espiri daha çok  muhabbet vardır her zaman  karakterini çözmeye çalışma çabasıda ayrı.
Dostlarıma baktığımda,( bu arada ne çok dostumun olduğunu farkettim) beş kişi, bu beş kişi benim için çok bile, özel günleri ,sıkıntıları,davetleri derken bozulmuş bağırsaklar gibi kıvranıyorum.  ,İlk önce açılımlarını yapalım.

 Çevre: düğün, dernek, kaza,bela,hastalık ,ölüm gibi olaylarda   yalnız bırakmayacağımız kişiler. genelde birilerinden duyma yada davet edildiğimizde icabet ederiz hal ve duruma göre değişir...
 Düzenli ziyaret edilen  aile ,akraba ,komşu ve  sempati duyduğumuz  genç yada yaşlı kişiler.

 Arkadaş:  çevreden daha kapsamlıdır illa akraba,komşu yada tanıdık olması gerekmez  başka bir halka(arkadaş) tarafından tanıştırılmış olabilir sosyal medyadan tanışmış olabilir hatta  bazılarının yüzünü hiç görmemiş olabiliriz. 

 Hoş sohbet canımız sıkıldığında gezip eğlenebileceğimiz.yüzeysel bir tür alış veriş durumudur.  Birinci tür arkadaşlıkta beklenti  duymayan tiplerdir sadece  saygı,sevgi  mertebesinde ilerler birde arkadaş vardır ki;
 Genelde  yalnızken akıllarına geliriz,yada hasta olduklarında,yada bir ihtiyaçları olduğunda,tabii burada  bir ayırım yapmak gerek iyi arkadaş, kötü arkadaş...
 İyi arkadaşlar genelde fazla yokturlar  iyi huylar ediniriz sayelerinde... 
 kötü arkadaşlar: aslında pek tasvip etmeyiz ama farkında olmadan huylarını kaparız virüs gibi...
 Dost: sanırım dost olmak çok özel bir şey gibi görünse de ruhla alakalıdır zoraki dostluklar da var mıdır? Bilemem ama dost  bakışından anlar, gülüşünde neler gizli bilir .

Dostluk herkesin bildiğinin aksine karşılıklıdır, sevdiğin kadar sevilir ,değer verdiğin kadar verilirsin. Bazen dostlar sizi  çevre edinme uğruna harcar akılları yerine gelince dönüş yapar . ben onlara göçmen dostlar diyorum mevsimlik. bazıları da mülteci dosttur çok yara almıştır en son senin ruhunda dinlenmeye karar vermiştir.
 Bazı insanlar çevreyi dost sananlar bir kaç hayal kırıklığı yaşamaları  bazen uzun zamanlarını alır maddi ve manevi kayıplar onları derinden sarsar bazıları bunca sarsıntıya rağmen uslanmaz hatalarına devam ederler nasılsa gerçek dostlarının onları beklediğini düşünürler.
 Her yenilgide başkalarında suç ararlar  herkesin  onları sevmesini beklerler ,iyilikten maraz doğar, herkesi kendi gibi   gördüğünü düşünenler var birde ,aslında kendi gibi görmüyor sadece kendi istediği ilgiyi gösteriyor  karşılık bulamayınca  kocaman bir hayal kırıklığı...

 Oysa ki demiştim ya dostlukta alış veriş gibidir, kimse beklemez, ne  gece sabahı bekler ne   ölü gömülmeyi bunlar zaten olacaktır istense de istenmese de. Siz hiç bir ölünün kimsesi olmadığı için yatağında yada öldüğü yerde kaldığını gördünüz mü?
Çok yalnız birinin yalnızlıktan öldüğünü? Belki bakımsızlıktan ,açlık ,susuzluk yada mikrop kapmaktan ölür ama kimse dostu olmadığı için ölmez...

 Herkesin bir dostu var mıdır ? evet ama herkes  bir dost ister mi ? hayır bazıları yalnızlığı sever... 
Her yazımda nasıl yaptığımı bilemediğim yalnızlığa bağlama seremonisine bağlamadan  ilerlemeye gayret edeyim ama şunu söylemeden edemeyeceğim en şanslılar biziz yalnızlar kulübüne , beklenti yok, ümit yok,karamsarlık yok en yakın dostun yine kendin  bu yüzden en çok üye bizde var.:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...