Fahri bey çıkmazı # 4 #


Ters bir gün...

 Haftanın son günü ve  zorla uyandım, hastaneye gitmesi zor gelmese gidip rapor alacaktım...

 İstemeyerek kalkınca, her şey ters gitti haliye...
çay için  su ısıtacaktım sigortalar attı  sigortayı kaldırdım ,mutfağa geldim yine attı hay aksi! vagzeçtim çaydan...
  Yolda ayakkabımın topuğu kırıldı...

 İş çıkışı  şehir dışına, annemlere gideceğim için yanıma biraz eşya almıştım.neyseki yanımda spor ayakkabılarım vardı hemen yol  kenarına geçip ,değiştirdim...

İşe vardım,  giriş kartımı evde unutmuşum yuhh ya...
 Pelin ve didar  benim   masamda kahvaltı ediyorlardı...

''Oo günaydın kızlar'' deyip daha onların günaydın demesine fırsat vermeden,'' umarım  o kırırntıları toplarsınız giderken'',bir nevi kibarca kovdum  oysaki her sabah  poğaçalar benim masada yenirdi. Normalde arkadaşlık bağlarım sağlam ama sinirlerim laçka bu sabahh!

''Solundan mı uyandın sen bu sabah  ekin ya!'' diye  didarın terslemesiyle  biraz kendimi toparladım,,,
 Günaydın diyeni bile haşlıyorum. Başım ağrıyor çok gerginim ,belirli bir neden yok...
 İş stresi,bayan olmanın özel durumları ve  en çoookta anne özlemi...
 O kadar çok özledim ki annemi ,babamı hatta nurşen halamı bile ki nurşen halamı pek sevmem çünkü kuzenimle aynı yaşta olmamızdan dolayı devamlı bizi kıyaslar ve tabii ki de kızını kayırır hep ...
 Cins ya, dinime kusur bulan müslüman olsa barii ,hmm öylemiydi bu laf ya?
İleride  bir gün çocuğum olursa ki uzak bir ihtimal ben böyle sık boğaz etmeyeceğim onu... 

Neyseki otobüsten  inip babamla buluşunca onunda içi rahatladı,onlarada kıyamıyorum tek bir evladın olsun, okutup, telli duvaklı gelin ederim diye hayaller kur...

  O alsın başını şehir dışına gidip senden uzakta kendi doğrularını yaşasın...

''Kızım bu bavulda ne var ,ev sahibinimi koydun içine'' diye söyleniyordu bavulu arabaya  götürürken eh baba hem taşıtmazsın hemde söylenirsin eyvahh ben müyesser ablalara  buraya geleceğimi söylemeyi unuttum  derken bir yandan telefonumu çıkarıp hemen müyesser ablayı aradım yoksa  ortalığı ayağa  kaldırır...
 Eve vardığımızda sofra çoktan hazırlanmıştı,annem döktürmüş yine,yemeği  özlem dolu sohbet eşliğinde yedikten sonra üzerime bir ağırlık çöktü kanepede uyuya kalmışım,   telefonun sesine uyandım telefondaki kızgın ses Tolgaydı... 
'' Ekin sen nasıl bir insansın  ev sahibin kadar bile değer vermiyorsun bana bitti anladın mı hani  bitsin bitsin diyordun ya tamam ekin sen kazandın bitti'' telefonu kapadı hemde tek  kelimem alo olarak, hmm ilginç!

Şehir dışına çıkacağımı  tolgaya söylemeyi unuttum, ev sahibin kapısına gidip  sormuş  ev sahibim baştan söylemek istememiş   o kadar çok yalvarmışki söylemek zorunda kalmış...Ne gündü behh bak şimdi uykum kaçtı, ayrıldık derken ciddimiydi acaba?




Göz nuru ondan destek bizden:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...