YİRMİ İKİNCİ MAYIS

İnsan hayatın içinden geçerken zamanın akışkan olduğunu unutuveriyor.
Sanki o ‘’an’’ sonsuzmuşcasına o anın etrafına örüyor hayallerini. Çocukluğunun sıcak yazlarının geçtiği o merdivenli sokak hiç gitmezmiş gibi düşünüyor, o bahçesine yayıldığın okul bitmezmiş gibi, avarelik edebildiğin o öğrenci olmak hali hep olacakmış gibi, ucuz bira içtiğin o kafeden başka yerde oturulmazmış gibi  hissediyor.
   Ama hayat bütün bilgeliğiyle bütün çocuklarına bıkmadan usanmadan öğretmeye çalışıyor zamanın geçtiğini, değiştirdiğini , dönüştürdüğünü. Bitimli bir düzende sevmek dışında her şeyin sonlu olduğunu.
   Dünya üzerindeki zavallı bir zerrecik olan bendenizin hayatında da zaman geçiyor elbet. Devirler kapanıyor, ölümler hizaya sokuyor vahşi insan egosunu . Hayat elindeki fırçasıyla benim de hayatımı boyuyor ,şekillendiriyor. Bu sene turuncu değil Mayısım . Kömür karası. Kelimeler tükendi . Çaresizlik,öfke,isyan , dua ,utanç  birbirine karıştı. Tanıdığımı sandığım sokakların karanlığını sindi mayısın üstüne. Kömür karasına umutsuzluğun dumanı karıştı , nefes alınmaz oldu.
   O an işte nefesin kesildiği an minik bir meleğin güzel sesi yayıldı telefonumdan ruhuma ki aynı esnada geçmişin yaşı süzülüyordu yanaklarımdan. Televizyonlardan acı doluyordu evimin salonuna ve kapıda çocukluğumun tanıdık yüzleri bir tutam geçmişle zili çalıyordu. Hayatın devamlılığının önemli nişanelerinden olan yemek sofrası kurulmuştu üzerinde bir kaç tabak tabaklarda hayat …
      
     Bu Mayıs bana kapanan devirler,
                                              biten ömürler ,
                                                         içine ateş düşen ocaklar

    Kelimeler aciz


15.05.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...