Hiç olmaya yakın bir noktada dünyayla tanışıyoruz.
Kendimizden habersiz, aidiyetsizken birilerine tutunmalar hep biri olmak için, hiçlikten bir var oluş yaratmak için çabalayıp duruyoruz. Hiç olmayalım diye ,var olalım diye okumak ,konuşmak, pişirmek ,paylaşmak, dağıtmak ,dağılmak hep biri olalım diye
Sonra bir an geliyor ya da bir adam belki de bir kadın , bir kitap ,bir çocuğun sorusu, bir domatesin hafif ekşi kırmızısı, bir gök … Bütün ağırlığıyla hatta evrendeki bütün ağırlığı takıp peşine geçiyor üstünden sen eziliyorsun ama ölmüyorsun , etrafında var olabilmiş birileri savaşıyor ve o savaş daha varlığını tanımamışları öldürüyor. Sen var olmaya çabaladıkça insanların ve dünyanın sana biçtiği oluş biçimleri ağır gelmeye başlıyor başın daha sık ağrıyor kalp çarpıntıların artıyor . üstelik aşk zannettiğinin bir başka ruhun tatmini için sergilediği ihtişamlı oyunun basit bir figürasyonu olduğunu da öğreniyorsun ve galiba kalbin en bakir noktası sevmek olduğundan kirlenmesin istediğinden kirli sevgilerle var olacak bir kalptense hiç olabilmiş bir kalp istiyorsun …
Hep aynı mevzu canına yandığım.. neyse bak dinle
Yeşilcam filmlerini bilirsin ; yakışıklı bir adam olur mesala Orhan baba ya da Kadir İnanır … Yakışıklı adam yollu bir kızla tanışır gönül ya bu aşık olur ! ilk soru budur senin soru yani ; cevabında da şöyle yapış yapışından bir hikaye çıkar . Hani esas kız olacak ya bizim orospu onu masum bir geçmişin içine atıverirler ,ak pak olsun diye önemli olan esas oğlana layık olmasıdır,o yüzden bizim kız helal süt emmiş ama felek vurmuş kader kurbanı oluverir gönüllerde; girdiği yataklar, kirli odalar, nefessiz soluklar hop atılır bir kenara. Halbuki kimse gerçekten sormaz bize,… Gelir satın aldığını bildiği zamanı ve bedeni en iyi şekilde değerlendirmek için cevabını dinlemediği bir iki soru, baştan çıkarması gerekmediğini bildiğinden yalandan iki dokunuş sonrası ... Yani kimse bize gerçekten dokunmaz, gerçekten sevmez, hiçizdir çünkü . Adsız,ruhsuz,nefessiz,bedensiz ... Bize biçilen ömür boyunca bekaretini bozmadan taşırız hiçliğimizi.
Bana gelince ben çoktan vazgeçtim, her şeyden önce ruhumdan , ruhsuz kaldım, vazgeçmeseydim ne olurdu diye de düşünmedim , düşünmeyeceğim de ;olmuş olanlar her neyse onlar olmamış olsaydı ben şu an ki ben olamayacağıma göre şu an ki ben olarak o günleri düşünmem , düşünemem , bugünümle geçmişimi değiştiremem , geçmişin yolunda tekrar yürüyüp bugün istediğim yere varamam. olmaz ,olmaz ... su aktı bir kere değişti her şey herkes …
İşte gördüğün kadarım ne eksik ve fazla;
yani güzelim benden sana ekmek çıkmaz aradığın ıslak hikayeyi ben de bulamazsın haa dersen ki abla iki kadeh içelim buyur devam edelim sen meyhanedeki taze ol ben de sokaktaki orospu
isimsiz sorusuz ama;
fazlası çıkmaz benden …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder