Babamı Çıldırtan Limonlu Bademli Tart


İnanılmaz kötü başlayan haftayı düşürsek, bugün gerçekten en güzel gündü diyebilirim gönül rahatlığıyla. Yunustan pasta hakkında aldığım güzel haberlerin üstüne bazı iç açıcı telefonlar aldım. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor; pastada kullandığım pandispanya geleneksel pandispanyadan biraz daha değişik. Biraz daha fransız vari diyebilirim :)). Beni tanıyanlar bilir, fransız hayranlığım vardır. Hemde bayağı! Sevilmesi beni nasıl mutlu etti anlatamam. Bildiğiniz gibi kazandığım bütün para, okul fonuma gidiyor. Bu durumda hem maddi hem manevi içimde kıpır kıpır bir şey oluşuyor. Yaklaştın kızım.. Yaklaştınn... Bu yolda bana destek olan herkese milyonlarca kere minnettarım. Özellikle Yunus ve Uğur'a. Onların isimlerini belirtmezsem orta yerimden çatlayabilirdim :)) Gelelim bugünün tatlı mönüsüneeee! Sevgili kurabiye canavarı kıvamındaki babam için bir şey yapmak istedim. Kendisi hem hiçbir şeyi beğenmez hemde kritiklerinde üstüne yoktur. En sevdiği şey; hafif kekler! Mesela, limonlu ya da sade vanilyayı kek gibi. Beni de şaşırtıyor açıkçası. Kolay zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz! Kekler kolay da, önümde sayamayacağım kadar tarif ellerimi kıpır kıpır ederken şimdi oturup limonlu kek mi yapacağım diye düşünmüyor değilim :). (Buşkocum bunları okurken içten içe kızmamanı temenni ediyorum ) Bende düşündüm, Limonlu ve Bademli Tart yapmaya karar verdim! Ohhh! İçinde 150 gr. badem içi, şeker, yumurta ve tereyağ olan bir içim su! Tabanında da un, şeker, tereyağ, bir tutam tuz, yumurta var. Muhteşem birleşimler öbeği! İçindeki bademin çokluğundan biraz badem ezmesini anımsayabilirsiniz yerken ama oldukça hafif. Fıstık gibi oldu cici tartım! Babamda güzelce çay eşliğinde yedi, bitirdi hatta süpürdü :). Mutfaktan süzülen koku benim içimi eritiyor resmen. Hele ki, benim gibi rejimdeyseniz!!! Bu işin en riskli yanlarından biri de bu! Evet! Kilo alıyorsunuzzzzzz.. Ben şişmanlamam falan demeyin. Alıyorsunuz işte! Lami cimi yok! :) Akşam mısır gevreğiyle doymak zorunda kaldım ne yazık ki. En son skinny kotlarım üstüme olmuyordu. Eh, küçük hanım rejime girmen lazım dedim kendi kendime. Şu anda halimi görseniz, tart bana bakıyor ve ben yan gözle tarta! İşkenceeeee.. Bon Appetit!

İnanırsanız Herşey Mümkündür!

Geçen gün, Yunus beni aradı ve arkadaşının eşi için doğum günü pastası yapmamı istedi. Bende tabi seve seve kabul ettim :). Tamam tatlılarda kendimi ilerletiyorum fakat pasta konusu bildiğiniz gibi çok eğilim gösterdiğim bir alan değildi. Pazar günü Ratatouille pastamla Yunus'un arkadaşı Gizay içinde bir nevi deneme yapmış oldum. Normalde mükemmel yapacağıma inanmadığım bir şeye elimi bile sürmem ama sanırım yılların ilerlemesiyle ve kendime olan güvenimin artmasıyla bu durum tamamen değişti. Resmen gerilla psikolojisiyle hareket ediyorum. Sınır falan tanımıyorum anlayacağınız :). "Ne olursa ol gel" felsefesiyle kendimi gün be gün aşmaya çalışıyorum. Sonunda başardığımı görünce de benden mutlusu olmuyor. Pasta hakkında bana söylenen Gizay'ın çikolatayı sevdiğiydi. Tamam ! Tam benim kafadan! Kendisi mavi ve beyazı da seviyormuş! Hmmmm.. Ne yapabilirim.. ne yapabilirimm.. diye düşündüm ve aklıma her kadının seveceği tek şey geldi: Tiffany kutusu!!! :))) Özellikle canım kardeşim Serra buna hasta olacak Çinden dönüp resmini gördüğünde! Zaten ona da söz verdim bu sene doğum günü pastasını ben yapacağım! Okul da bitmiş oluyor o zaman zaten :). Süper ilerlemiş oalcağım. Konumuzdan sapmayalım değil mi? Doğruyu söylemem gerekirse tek elle biraz zor oluyor. Hele benim gibi sağlaksanız ve sol elinizi kullanmak zorundaysanız durum daha da içler acısı bir hal almıyor değil! Pastanın pandispanyasını yaptım. 3 kat yaptım kendisini. Katmanların arasına çikolatalı pastacı kreması ve krokanlanmış şam fıstıkları koydum. Pandispanya katlarını da portakal şurubu ile ıslattım. Ohhh misssss.. :) Üstüne de çikolatalı homojen yapımla kapladıktan sonra yine kendi yaptığım mavi ( biliyorum tam Tiffany mavisi olmadı ama yine bebek mavisi oldu) şeker hamuru ile kapladım. Elim gitgide alışıyor oy oy! :) Ve beyaz şeker hamurundan kurdelasını da yaptım. Örnek aldığım yabancı kitaplar var elbette. Bu işe giriştiğimden beri öğrendiğim en önemli şey; mutfak malzemelerinin aşırı pahalı olduğuydu! Ne yazık ki doğru bu! Kazandığım herşeyi malzemelere yatırıyorum ama gelecek açısından iyi bir yatırım bence! Tabi, okulunda parasını biriktirmiyor değilim! Tamam, hayaller var da, gerçekleştirmek için de işte böyle çaba sarf etmek lazım sevgili okuyucularım. Neyi aklımızdan çıkarmıyoruzzzzzzz; İnanırsanız herşey mümkündüüürrrrrr!! Aldığım haberlere göre pastam çok beğenilmiş :). Bugün artık biraz huzurla dinleneyim ben değil mi? :).
Bon Appetit!

Macaronlar Eteklerini Vermiyor!

Küçük yaşta ne istediğinize karar vermek o kadar zor ki! Yok sınavlarmış yok bilmem neymiş! Mesela ben hep bilim kadını olmak istemiştim küçükken. Arkadaşlarıma yumurta-civciv-tavuk döngüsünü anlattığımı ve benimle dalga geçtiklerini hatırlıyorum. Eh! O yaşlarda çocuklar acımasız olabiliyor tabi :). Sonra bir bakıyorsunuz bambaşka bir dünyanın içindesiniz. Son zamanlarda neredeyse 10 arkadaşım onların hayallerini gerçekleştirdiğimi söyledi. Herkesin bir hayali vardır elbet. Ona dokunmak, elde etmek ve kucaklamak sadece bizim elimizde diye düşünüyorum. Hayat, yaptığımız seçimler değil midir?! Açıkçası ben ne aradığımı bilmeden ilerledim yolumda. Sonunda cevabı alacağımı biliyordum! Sonunda anladığımda ise, önümde bir sürü engellerin olduğunu gördüm. Teker teker atlamakla meşgulüm aslında. Sadece belirli bir patikada gidiyorum. Hoş! Birkaç günlüğüne mutfağa girmeme kararı aldım. Dün gece yaptığım, ilk defa denediğim, pasta reçetesi tutmadı! Tabi şöyle şapşallıklar da oldu; annem ısmarladığım krema, hani bildiğiniz krema, yerine şekerli şanti almış! Kabartma tozu yerine görmeden toz krem şanti koymazmıyım ben pastanın içine! :)) Ayıklamak yerine toz kremşantiyi içinde bırakıp tekrar kabartma tozu ilave ettim :) Ağlanacak halime güldüm sonra bu duruma sinirlenip evde yeller estirdim! :)) Tam bir şapşallık örneğiyim :). Ayrıca, internetten topladığım yaklaşık 50 tane Macaron tarifini deneme fırsatı elde ettim gündüz. 50 tanesini topladığınızda, çoğunun aynı olduğunu düşünürsek, toplam 3 tarif elde ettim. Videolar indirdim. 3 reçeteyi de denedim. Hemde üst üste! Sonuç sizce ne oldu?! Tam bir hüsran! Olmuyoooorrrr!!!! Macaronlar eteklerini vermiyorrrrr!!! Üstüne sinirimden oturup ağladım! Evet! Doğru duydunuz! Bildiğiniz ağladım! Gece yatağa yattığımda düşündüğüm tek şey, "şimdi olmadı küçük hanım ama yakında olacak"tı. Ne oldu biliyor musunuz? Sabah gülümseyerek uyandım.. Hadi sizde gülümseyin! Hemde tam şimdi :) Bon Appetit!

Dudak Büzen Küçük Öğrenci Fare


Sabah erkenden yine her zamanki kurs günlerimde olduğu gibi heyecanlı bir şekilde kalktım. Apar topar giyinip annemi de peşime takıp kursun yolunu tuttum. Bugün öğrendiğim şeyler arasında Marzipan ve icingli Havuçlu Kek, Karamelli Brownie, Tavuklu Pırasalı Pie ve Terin Tabanlı Panna Cotta vardı. Şimdi; " yani sanki tarifini bulamıyor musun?!" dediğinizi duyar gibiyim :). Evet! Milyon tane bunların tarifi var bende. Fakat okuyucularım olmuyorrrr.. olmuyorrrr... olmuyorrrrr.. Zamanla el ve göz alışkanlığı edindiğim için olsa gerek, bir reçeteyi okurken "Hadi canımm!!" dediğim çok oluyor inanın bana! Ben, her zaman eğitim alınması taraftarı olmuşumdur. Ne alanla ilgili olursa olsun! Tam donanımlı olmak hoşuma mı gidiyor ne :). Yıllardır yaptığım havuçlu kekin aslında başka türlü yapıldığını ve tutturmaya çalıştığım reçetenin nasıl olması gerektiğini öğrendim mesela bugün. Eğitim süresince yaşadığım en komik an; tavuklu pie'ın hamurunun parçalanması oldu her halde. Görseniz kadınlar patır patır yapıyordu. Ya neden benim ki paramparça oldu diye hem yıkılmış hem de Şefin önünde rezil olmaktan korkan ben, çocuk gibi dudaklarımı büzdüm. Hemen de yıkılırım söylemiştim. Fazla mükemmeliyetçiyim! Bu huyumu sevmiyorum ama yapabileceğim bir şey de yok artık bu yaştan sonra. Ne yaparsam yapayım kendimi hiç tamam oldun sen! moduna sokamıyorum. Açıkçası sokacağımı da sanmıyorum. Bunun dışında en hoşuma giden Brownie oldu açıkçası. Offff... kokusunu alabiliyormusunuz? Tam kıvamında! :) Eğitim çıkışı diğer programlara da hemen kaydımı yaptırdım. Profesyonel kursum için konuştum. 23 Nisan çocukları gibi zıplaya zıplaya ve cüzdanım hafiflemiş bir şekilde arabaya atlayıp annemle eve geldik :). Yunus'un geçen gün verdiği Romlu Truff siparişlerini hemen yapmam gerekiyordu ki akşam alabilsin. Tabi, evde krema kalmamış! Psikopat gibi her gün krema, yumurta ve tereyağ tüketimi yaptığım için, nasıl kalsın yani?! Krema ihtiyacı da giderildikten sonra hemen truffcüklerimi yapmaya başladım. Ne komikti biliyor musunuz? O kadar alengirli şeyler yapıyorum ki truff yapmak bana kolay geldi! Oysa eskiden ayin düzenler gibi çikolata yapım zamanım olurdu. Bana koca bir alkışşş okuyucularım!! :)) Elimin hızlı olması hoşuma gidiyor! Yani son dakika bile yapsam, yetiştirmem gereken zamanda bitiriyorum her ne yapıyorsam. Truffler hazırlandı. Kutularına koyuldu. Kurdelalandı. Ve Yunus'a teslim edildi :). Bilmem inanırmısınız ama bir günde 24 saat var ve bana o küçücük 24 saat yetmiyor! Şu an bile yorgunluktan belim ağrıyor. Bir günü 26 saat yapsak olmaz mı sankiiiiiiii??? Kendime yarını tatil veriyorum ve cuma günü size bir süprizim olacakkkkkk! :) Şimdiden Bon Appetit!

Bir Sevgili..Bir Dost..Hatta Çocuğunuz gibi

Turtaların şöyle bir güzelliği var; dağılmazlar, bulaşmazlar( benim kadar sakar değilseniz), göz alıcı ve inanılmaz lezzetlidirler. Bende yapmaktan nasıl keyif alıyorum bilemezsiniz. Elimde olsa her şeklini yapacağımı düşünüyorum. Bu hafta yine EminÖnü Duran Sandwich Restaurant'a siparişlerini götürdüm. Bu sefer değişiklik yapıp turta yaptım. Soğuk CheeseCakeler ışıkların altında ne yazıkki eriyip yıvış yıvış oluyorlar. Vitrin konseptine en dayanıklı tatlı olarak seçimim bu hafta cici turtalarım oldu! :)Kestane Püreli ve Çikolatalı Turta ardından Çilekli Turta yaptım. Görsel şölen diyebilirim :). Babam mutfakta gidip gelip saldırmamak için kendini zor tuttu :). Bende annem ve babam için minik çilekli tartaletler yaptım. "Bir yerleri şişmesin" denir ya :). Annem zaten hemen mideye indirdi bir tanesini. Serradan da siparişimi aldım, Çinden döndüğü gün ona Çilekli Turta yapıcam. Resimleri görünce bile çılgına döndü kendisi :). Pastacılık serüvenimde bazen kendimi inanılmaz kaybediyorum. Gerek mutfak alışverişinde gerek konuşmalarımda! Yanlış anlamayın! Obsesif değilim :). Fakat bugün garip bir suçluluk duyuyorum. Serra, aşırı heyecanlı olduğum için böyle olduğumu söyledi. Tatlılar, aldatmaz hatta oldukça dürüsttürler. Ona nüksettiğiniz hisle size bakarlar. Siz yemediğiniz sürece hiç bir yere gitmezler :). İçindekini bir fazla bir eksik koyduğunuz zaman kıvamları tutmaz. Aynı bir sevgili gibi sizi mutlu eder ya da bir dost gibi sırlarınızı paylaşır hatta çocuğunuz gibi ağlarken gülümsetir bazen. Sanırım en sevdiğim özelliği; gece yatağa yattığımda suratımda kocaman bir gülücük oluşması. Bu çarşamba yine kursum var. Daha değişik tatlılar öğreneceğim. Sadece kitaplardan öğrenecek halim yok ya! :) Mayıs ayında da stajıma başlayacağım. Ama nerede olduğunu şimdilik size söyleyemem :). Hep beraber göreceğiz zaten :). Profesyonel kursum için aylar var fakat ben resmen duvarlara çentik atıyorum :). Bana şans dileyin şimdiden sevgili okuyucularım. Bon Appetit!

Feda-i CheeseCake'lerim







İşin en zor kısmı hiç bilmediğiniz bir şeyi yapmak bana göre! Her geçen gün ne kadar ilerlediğimi gördükçe inanın AlphaVille dinlerken dans ediyorum :). Ne kadar muhteşem bir his olduğunu ve istediği bir şeyi başarmaya yüz tutmuş arkadaşlar bilirler :). Tabi aralarda kriz geçirdiğim, mutfağın yerinde içime kapanmış bir şekilde oturduğum ya da denediğim bir tatlının rezalet olduğu deneyimler yaşıyorum. Bakmayın, çabuk demoralize olan biriyimdir. Fakat hayata tutunduğum bu konudaki azmim, beni yeniden ayağa kaldırıyor. Deneyimler, deneyimler, deneyimler.. En güzel anlar ise, sipariş aldığım zamanlar oluyor. Gözlerinizi kapatın ve düşünün! Hedefinize ne kadar yaklaştığınızı düşünün okuyucularım. İçiniz kıpır kıpır etmiyor mu? Felaketlerimden birini anlatmak istiyorum size; Dün her zaman yaptığım soğuk CheeseCake kalıplarının dışına çıkayım dedim ve fırında pişen, hani güzel restaurantlarda yediğiniz, CheeseCake'lerden yapma girişimim oldu. Çok güvendiğim kitabımdaki reçeteyi denedim. Kalıbı tepsinin içine koyuyorsunuz ve aynı Creme Brulee, Kaymakçına veya Krem Karamel gibi pişiriyorsunuz 1,5 saat kadar. Zavallım kabardı çok fena! O kabarırken ben üzüldüm resmen. Fırından çıkardıktan sonra her yerine bisküvi parçacıkları serpiştirdim. Bir gece buzdolabında beklesin kendisi dedim. Bununla doymadım tabi ben ve akrabamızdan aldığım reçeteyi yürürlüğe soktum. Soğuk CheeseCake'imin tarifine çok benziyordu açıkçası. Bana daha güven verdi! O da 1 saat kadar pişti fırında. Ötekisi gibi buzdolabındaki yerini aldı. Bugün akşam 5 çayında Arzu, Annem ve Ben ağır dedikodu yaparken test edelim dedik. Sonucun tam bir felaket olduğunu düşündüğüm yavrucaklarım, inanın harika olmuşlardı! Özellikle Limonlu CheeseCake offffff.. Tam istediğim kıvamdaydı! Ağızda dağılan, yerken gözlerinizi hafif kıstığınız an vardır ya, işte tam öyle oldu :). Bon Appetit!

Sipariş Kestaneli ve Çikolatalı Tartaletlerim






Geçen gün, liseden arkadaşım olan Bahar'ın arkadaşı Yunus Dalkılıç ile konuştum. ( Bu arada ismini blogumda yazacağım için beni mahkemeye vermeme garantisi de aldım :) ) Şirketinin başka bir kuruluşla yapacağı bir toplantı sonrası verilmek üzere küçük ciciler yapmamı istedi. Uzun telefon konuşmamızda tartaletlerin en güzel seçim olduğuna birlikte kanaat getirdik. Hem lezzettli hemde kişiye özel olmaları hepsini özel kılıyor diye düşündüm. Bugün teslim edeceğim tartaletler için sanırım başıma gelmeyen kalmadı. Kendisinin bunları okurken güleceğini tahmin ediyorum :). Dün gece aşırı baş ağrısıyla beraber mide bulantısı yaşadım! Sanırım arkadaşım Duygu'nun Wedding Shower'ında biraz üşüttüm. Kafein üstüne kafein alınca da böyle bir sonuç oluyormuş, bunu da öğrenmiş bulundum! Amacım dün gece hepsini bitirmek ve bugünde sabahtan teslim etmekti. Tabi çarşıdaki hesabın uymaması gibi benim planlarımda uymadı. Koltukta uyuya kalmışım. İşte planlı programlı yaşayan biri olarak böyle bir şey olunca sabahın köründe kalkıp cicilerinizi paşa paşa yapıyorsunuz. Minicik tartaletlerimi yaptıktan sonra üzerlerini bitter çikolata kırıkları ve minik çikolatalarla süsledim. Daha sonra presente etmek için, herbir tartaleti şeffaf kağıtlara sarıp kırmızı kurdele ile şekil yaptım :). Umarım beğenirler. Şimdiden Bon Appetit!

Günlük Peynirli Muffinlerim

Öğlen vakti evde miskin miskin oturmuşken insanın karnının deli gibi zil çalması olayını siz de bilirsiniz. İşte bende tam o modda ,ve fırından harika olacağını düşünüp çıkardığım ve tam anlamıyla felaket olan Paskalya Çöreğimin ardından, aklıma Peynirli Muffin yapmak geldi. Buna annemin bayılacağını biliyordum. Hemen kollar sıvandı ve mutfak faresi kimliğime büründüm :). Tarfini sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğer evde canınız sıkılırsa veya manchies bir sey arıyorsanız muhteşem ve kolay bir tarif.

Malzemeler:
- 55 gr. terayağ
- 200 gr. sade un
- 2 tatlı kaşığı kabartma tozu ( 2 paket kabartma tozu oluyor)
- 2 çorba kaşığı toz şeker
- 2 yumurta
- 1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber ( isteğe bağlı)
- 125 ml süt
- 1 tatlı kaşığı kekik
- 60 gr. kaşar peyniri
- 1 tutam tuz

Yapılışı:
Fırını 190C ısıtın. Eminönünde satılan kağıt muffin kalıplarınızı (veya derin muffin kalıbını yağlayıp) tezgaha koyun. Tereyağını küçük bir tavada eritin ve ılıtın. Bir karıştırma kasesine veya mayonez kabına unu, kabartma tozunu, şekeri, tuzu ve toz kırmızıbiber'i birlikte eleyin. Başka bir kasenin içine yumurta, süt, erittiğiniz ve ılıttığınız tereyağı ve kekiği iyice çırpın. Süt karışımını kuru malzemelere ekleyin ve kuru malzemeler ıslanıncaya kadar karıştırın. Karışım, inanılmaz homojen olana ve pürüzsüzşene kadar karıştırmayın! Ortaya çıkan karışımı muffin kaplarınızda kaşık yardımıyla 1,5 parmak yukarından boşluk bırakarak koyun. Peynirleri ellerinizle küçük parçalara ayırın ve muffinlerin üzerine serpiştirin. Ardından kalan muffin karışımını üstüne koyun. Peynir içinde eriyecek. Eğer muffin kalıplarınız kağıt değilse, önceden yağlamanız çok önemli! Yapışabilir! Boşluk kalırsa kalıbınızda içine su koyu ki diğerleri eşit pişebilsin. Kabarana ve altın rengini alana kadar yaklaşık 30 dakika pişirin. Fırından çıkardıktan sonra 5 dk. soğutmayı unutmayın :). Hadi afiyetle yiyin bakalım.
Bon Appetit!

Hayal Etmek Olacakların Öngörüsüdür!

Ben bir hayal kurdum. Biliyor musunuz, elimden gelen herşeyi yapıyorum. Her gün çeşit çeşit ürünler yaratmaya ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Bugün, geçen gün ısmarladığım Fransız Chef Ceketim ve Mantar Şapkam geldi. İkisi de siyah renkte! Hani fransız aşcılar genelde siyah giyiniyor ya (ya da ben siyah giyiniyorlar diye aklımda benimsedim :) ) , bende onlara özendim diyebilirim. Aslında arabayı almadan önce lastiğini almak gibi bir şey bu. Çok heyecanlı bir kişiliğimdir fakat heves olduğum pek görülmemiştir. Bir şeyi başaracağına inanmak, bunu çok istemek çok önemli insanın hayatında diye düşünüyorum.
Einstein der ki; "Hayal etmek olacakların öngörüsüdür".
İnanır mısınız, sırf bir gün "Chef Patissier" olacağımı çok içten ümit ettiğim için karşıma çıkan iş tekliflerini bile geri çeviriyorum. Sanki yolumda dikenli bir telmiş gibi direk burun kıvırıyorum. Babamla, Annemle, Serra'yla ve Arzu'yla bile durmadan "yok Donut nasıl yapılırmış, yok bugün kurabiye yapmaya çalıştım ama reçeteyi yanlış yazmış kitap" gibi konulardan konuşuyorum. Bazen acaba sıkılıyorlar mı diye düşünmüyor değilim. Akşamları sahip olduğum hamur işi, çikolata ve pasta kitaplarını çalışıyorum. Mantık yürütüp, en iyi nasıl yapacağımı düşünüyorum. Yanlarına notlar alıyorum. Pos-It'liyorum. İnanmayacaksınız ama rüyamda bile kendimi profesyonel mutfakta görüyorum beyaz üniformamla. Kendi kendime diyorum ki, şurada staj yapayım bir daha ki ay, ondan sonraki ayda şurada yapayım.. Sonra Profesyonel kursum bittikten sonra da süper bir yere girerim ve bir gün "Chef" ünvanını elde ederim. Yıllarca ne yapacağımı bilemeden herşeye elimi attım. Kıyafet tasarımları gibi çeşitli alanlara el attım. Aileden gelen bir şey olsa gerek dikişe elim yatkın. Annem, ellerimin sihirli olduğunu söylüyor. Bazen elime yüzüme bulaştırdığım reçeteler oluyor. Görseniz boğazımda bir şey düğümleniyor. Sonra kendi kendime diyorum ki, "Bu daha başlangıç küçük hanım, daha yolun başındasın! Hadi nefes al ve devam et! Engeller sadece körler içindir!" Neyse ki, çok şanslıyım ve bana destek olan harika insanlar var. Tereddütlerimi ve paniklemelerimi kenara bırakmamı sağlıyorlar. Eğer siz de bir şeyi başarmak istiyorsanız, sadece hayal edin! Unutmayın, gerçekten istediğiniz bir şeyin gerçekleşmemesi imkansız!.. Bon Appetit!

KıpKırmızı Elma Şekerleri

Dün başlayan hastalığım bugün neyse ki daha iyi durumda. Fakat her zaman pır pır hareket etmeye alışkın olduğum için. bu bana bir ceza niteliğinde. Saatler ilerledikçe duvarların üstüme üstüme gelmeye başladığını fark ettim. İçimdeki kıpır kıpr kişiliğe inat vücudum bu duruma kesinlikle "Hayır, kalkıp şekerli bir şey yapamazsın! Buna halin yok!!" dese de ben kendimi tabi ki tutamadım :)). Gözlerimin yanmasını bir kenara bırakırsak burnum fena durumda değil. Hiç değilde akmıyor :). Erken başladığım antibiyotik sağ olsun! :) Zar zor ayağa kalktıktan sonra şekeri, suyu, glikozu ve elmaları kaptığım gibi Elma Şekeri yapmaya başladım. Elmaları iyice yıkayıp duruladıktan sonra üstündeki saplarını çıkarıp çubukları soktum. Onlar bezin üstünde iyicene kururlarken, ben orta boy bir tencerenin içinde şeker, su ve glikozu kaynatmaya başladım. Hiç şekeri dokunduğu için mutlu olan birini tanıyor musunuz? Tanımıyorsanız; Merhaba.. Ben Duygu Tuğcu. Çok memnun oldum :). 300 derece gibi bir sıcaklığa çıktıktan sonra ise ocaktan alıp kırmızı gıda boyasını içine bir güzel koyup karıştırdım. Ohhh misss gibi :)) Sonra da elmaları teker teker bu homojen likite bulandırıp yağlı kağıdın üzerine koydum. Ayyyy, görseniz nasıl parlak parlak oldular. Şimdiye kadar hep Elma Şekeri yapmak istemiştim. Bugüne kısmetmiş artık :) O kadar da söylemişlerdi yapması çok basit diye inanmamıştım o zaman. Ama şimdi görüyorum ki, her gün rahatlıkla kendinizi zorlamadan yapabileceğiniz bir şey! Hemde yapması çok kısa süre alıyor. Eğer çocuğunuz varsa veya benim gibi Elma Şekeri delisiyseniz hemen işe koyulun ve yapın derim. Şahsen her hafta diğer tatlılarımın arasında yapmaya karar verdim :) Bon Appetit!

Gökyüzünden Gelen Ay Şekilli Kurabiyeler


Şimdiye kadar yaptığım en güzel şey, Cevizli Ay Şeklinde Kurabiyelerim oldu. Ağızda usulca dağılıp sizi kendinizden geçirtiyor. Git gide elimin alışmasından olsa gerek bana herşeyin yapımı daha kolay gelmeye başladı. Hele ki yüreğinizden geliyorsa ve karşınızdaki kişi onu yedikten sonra çok sevdiğini söylüyorsa değmesin kimse keyfinize:)) Yaparken cevizleri rondodan geçirip una karıştırdım. Eğer benim gibi ceviz sevmeyen biriyseniz bu yöntem inanın mükemmel işe yarıyor! Kurabiyenize ceviz yediğinizi fark etmeden inanılmaz bir tat veriyor. Çıtır çıtır olduğunu da söylemem gerekiyor. Sahip olduğum tariften toplam üç tepsi çıkıyor. Üstüne de pudra şekeri koyuldu mu olay tamamdır! Ellerime sağlıkkkk ohhhh:)). Babam işine bile götürdü ki bu az rastlanır bir durum! Canım arkadaşım Arzu subjem, gecenin bir yarısı kapıma dayandığında ise; "Allll bakalımm nasıl olmuşşş??" diye ağzına kurbiyelerimi tıkıştırdım. Doğrusu 3'te 3 yapacağımı hiç düşünmemiştim. Ondan da "Harikaaaaaaa!" cavabını aldıktan sonra içim rahatladı :). Fakat en önemlisi yaparken ne kadar büyük haz aldığınızdır. Kurabiye, kurabiye olmaktan çıkıyor ve sizi mutlu eden bir olguya dönüşüyor. Şekil değiştiren mitolojik varlıklar gibi :). Ve subjelerime kurabiyeleri test ettirdikten sonra aldığım yüz ifadesi içimde nasıl bir rahatlık ve huzur yarattı bilemezsiniz. Bu kurabiye tarifimi duvara asmalıyım, asmalıyım, asmalıyım, asmalıyım! Göl kenarında oturmuş sessizce kitap okuyan biri gibi iç çekiyorum :)). Bon Appetit!

Biz Fabrika Değiliz, Sadece Ekmekçiyiz!


Yataktan sabahın köründe fırlayıp üstümü başımı özensiz bir şekilde halletikten sonra güzelce bir kahvaltı ettim. Kahvaltı dediysem kuru bir dilim ekmek! :( Hani dikkat ediyorum ya kendime yoksa bu yolun sonu iyi değil gibi görünüyor:). Kapıdan annemi sürüklerken içim kıpır kıpırdı. Sonunda ekmek yapmayı öğrenecektim. Farkındaysanız gitgide ilerliyorum. Kursa yolların yapımı yüzünden zar zor gittikten sonra yerimizi hemen kaptık :). Çağdaş İsrail Mutfağının yıldızı Executive Chef Erez Komarovsky bütün sıcaklığıyla bizi karşıladı. Şefin mottosu şöyleymiş: "Biz fabrika değiliz, sadece ekmekçiyiz". Normalden uzun süren eğitimde Pırasalı Challah Ekmeği, Fransız Campagne Ekmeği ( Pan de Campagne), Biberiye ve Patatesli Roll Ekmek, Koyun Peyniriyle Doldurulmuş Domatesli Ekmek yaptık. Yanında extra tricklerde gördük. Fransız tarzı ekşi maya yapımı gibi. Tabi bendeki heyecanı bir düşünün! Elim ayağım titredi bir ara hamuru yoğururken. İçimden "Az kaldı kızım, az kaldı" dedim bütün eğitim boyunca. Pür dikkat dinlemek ve not almakta üstüme adam tanımam zaten. Üniversiteden kalan bir alışkanlık olsa gerek. Harikulade geçirilen zamanın ardından süre yetmediği için kalan son iki ekmeği evde yepyeni fırınımda yaptım! Siftah yaptım diyelim :)) Tabi ekmek pişerken nemlendirsin diye fırının içine atılan buzlar biraz beni korkuttu ama fırına zarar vermiyormuş. Akşam yemeği saatinde hazır olan ekmekleri babama yedirme sırası geldiğinde, annemle pırasalı olanı söylemedik! Sadece patatesli dedik. Çünkü sevgili ve yemek seçen tombul babam, ağzına pırasa koymaz!! Görseniz bir beğendi! :). Tamam, çakallık yaptık birazcık ama olsun. Hapur hupur götürdü bütün ekmeği :)). Bu eğitim, profesyonel eğitimimden önce yakalayacağım çok büyük bir şanstı. Ve bende kaçırmadım açıkçası :). Kendimi aşıp bizim buradaki ekmek fırınında bu yaz staj yapmaya karar verdim. İşte okuyucularım, aklına bir şeyi koymuş bir kız olarak çabalarıma ben bile şaşırıyorum. Kocaman bir okyanusta yüzmeye çalışan küçük japon balığı misali.. Önümde açılan bütün yollara şükrediyorum! :). Bu arada Arzu'dan Alman Pastası tarifi geldi sonunda! :) En yakın zamanda onu da deneyeceğim ama ondan önce Haş Haşlı Çöreeeeekkkkkk :). Bon Appetit!

Can Simidi "Donut" Kardeşler









Eğer tatlı yapıyorsanız duygularınız çok önemlidir. Bence çok iyi konsantre olmanız gerekiyor ve modunuzun yüksek olması lazım. Bugün dans ederek donutlarımı yaptım diyebilirim. Eh! Ne de olsa yeni fırınım bugün geldi!!! Evet! Doğru duydunuz sevgili okuyucularım! Yani Christian Louboutin ayakkabı alsam bu kadar mutlu olamazdım herhalde. Artık emeklerim hiç olmayacak. Hoş Donutları yağda yapıyorum genelde ama olsun yine de:). Fırınımı yarın çalıştıracağım. Çok heyecanlıyım bir görseniz halimi. Ne yapsam acaba?.. Bu arada Dunkin Donut ile yarışan donutlarım şahane oldular! Daha önce de yaptığım için nasıl oalcaklarını biliyordum. Berliner konusunda kendime çok güvenirim ama donutlarım gitgide daha da güzel oluyorlar. Evdeki malzeme eksikliğinden ne yazık ki iki çeşit yapabildim. Şekerli ve üzeri erimiş çikolata kaplı olarak yaptım. Aslında fondant olsa daha iyi olurdu ama erimiş bitter çikolata da güzel oldu :). Ama akşam yemeğinden sonra kalori olarak geri dönmesi konusunda inanın yorum yapmak istemiyorum. Ne yapalım yarın meyve salatası günü olur benim için :). hmmppfhhh.. Bugün kendimle gurur duyuyorum. Çaaaakkkkkk! :) Bon Appetit!

Eve Gelen Ziyaretçi





Bir süredir kafama koyduğum Bül Bül Yuvasını bugün hayata geçirme kararı aldım sabah diet kahvaltımın hemen arkasından. Kuru kuru yenilen light ekmeğin ardından nasıl güzel geleceğini bir düşünün. Çölde vaha görmek gibi! Bül Bül Yuvası bir nevi baklava. Yapılışı da aslında o kadar zor değil fakat el alışkanlığı istiyor ne yazık ki. Sadece Bül Bül Yuvasıyla kalırmıyım?!Üstüne bir de Çikolatalı Turta yapmam gerekiyordu. Bu düşüncelerle çevriliyken anneannem ve teyzem bize geldi.Offf! Ev bildiğiniz tımarhane. 4 kadın!! Binlerce şükür ki anneannem daha önceden bül bül yuvası yapmış. Melek kafama düştü :). Sadece bende şöyle bir huy var; ben mutfakta çalışıyorken başka kimsenin olmasını istemiyorum. Sabotajlara maruz kalmamak için başka da çarem yok sanırım. Fakat yine de anneannemin talimatlarına uydum. Çok usluyumdur. Benden daha fazla bilene sonsuz saygım var. Turtanın hamurunu yoğurdum. Hamur olayında bayağı yol gittim. Kendisi dinlenirken, ben başladım bül büllerimin hamurunu yoğurmaya. Cik Ciiikk sesleri beynimin içinde yankılandı :). Aynı anda iki işi yapmaya çalışıyorum dikkatinizi çekerim. Normalde hiç yapamam! Konsantrem hemen dağılır. Madem ki, pastacı olucam çookkk ilerlemeliyim çookk! Bir hamur dinlenirken öteki, öteki hamur dinlenirken ötekinin işlerini yaptım mı? Yaptım! Sevgili turtacığım dandik fırınımda pişti. Nasıl mı? Hiç sormayın! Hala fırın bakıyorum. Hatta aştım kendimi sanayi tipi ankastre fırın bile sordum bugün. Çalışanın teşvik edici konuşmasından sonra telefonu kaparken dudaklarımın büzüştüğünü itiraf etmem gerekiyor. Ne de olsa kursuma para biriktiriyorum ve harcama yapmamam lazım. Bu cümleyi kurmanın bile benim için ne demek olduğunu keşke bilseydiniz. Gerçekten bir şeyi bu kadar istememiştim hayatım boyunca. Ve bu istek beni gün be gün büyütüyor. Gelelim turta ve bülbülcüğüme.. Turta süper oldu! Hatta Arzu'ya test etmesi için verdim. Kapı önünde konuşurken ağzının etrafı çikolata içindeydi bile :)). Tabi arada yine annemin turtamın tam ortasına, neden olduğunu bilmediğim bir sebepten ötürü, parmak daldırdı!!Şaşırdınız mı? Ben yine avaz avaz bağırdım tabi."Hep bunu yapıyorsun anneeeee!!" Bül Bül Yuvam ise, açıkçası şahane oldu. Hamurları tam arka taraf gözükecek biçimde açtım. Bunuda bir baklavacıdan duymuştum. Horey!!! İşlem tamam! (Bir Çaaakkk anneme, bir Çaaakkk ta anneanneme.) Anneannem şeker hastası olmasına rağmen çaktırmadan 5 adet yemiş! Bunu da çıkarken itiraf etti. Ama günü en güzel olayı, Arzu'nun kendi KitchenAid Mixerini ben benimkini alana kadar bana vermesiydi!! Eve getirdim, amerikan bar'ımın üstüne koydum ve bir çatal bül bül yedim. Annem; "Aaagghh! KitchenAid!!" dediği anda, cevap vericem ya bende, nefes boruma bülbül lokması kaçtı!! Bildiğiniz kıvrandım! En son suratım kıpkırmızıydı! Ama gördüğünüz gibi hala burdayım ve hala en sakar insan olarak karşısınızda duruyorum :). KitchenAid bana göz kırpıyor :) Merhabaaaaa sevimli şeyyyyyy :)

Beton Nasıl Delinir?



Günlerdir keseme göre bir fırın bulamadım. Kursa da para biriktirdiğim için mecburen bana uyan bir şey olmak zorunda. Ben bulana kadar çakmak gözlü fırınımla başbaşayız. Neyseki, fırın sayesinde girdiğim depresyon nedeniyle dün hiçbir şey yapmadım. Yumurtalar bana baktı, ben yumurtalara.. Bu sabah kalktığımda ellerim titremeye başladı. Küçük birşey de olsa yapmalıydım. Ay çöreği ve limonlu ballı kek yapmaya karar verdim. Hayatımda hiçbir zaman kolay şeyleri sevmedim. Zor olanları yapmaya çalışırım ve sonunda kolay olan bana zor gelir. Çok ironik değil mi? Bu blog'a başladığımdan beri bendeki gelişimler şöyle; hamurları artık çok güzel açıyorum, ne ne zaman konması gerekiyor kavramaya başladım, Ne neyle gider, bir hamur nasıl açılır ve mayalı hamur nasıl o hale getiriliyor gibi. Gelelim ay çöreğimize.. Açıkçası ben bile bu kadar güzel olacağını düşünmemiştim. Kendi yaptıklarımı abartmıyorum ama gitgide daha başarılı olmak beni çok mutlu ediyor. Hele mayalı hamuru açarken ki havamı görseniz tuvalete eminim zor yetişirdiniz :). Mayalı hamur sıcakta kabardığı ve hava soğuk olduğu için kendisini kaloriferin üstüne koydum. Mayalanması biraz uzun sürdü tabi. Sonunda olunca açtım, içliklerini koydum ve şekil verdim. Fırına doğru ilerlerken fırın kadraj da gitgide büyüdü ve fonda Jaws'taki müzik çalmaya başladı. Daadaann dadannnnn..! Valla bu sefer başardım. Üstü yine istediğimden fazla kızardı ama oldu! Sadece bundan sonra ki yapışımda hamuru biraz daha ince açmalıyım. Hoş Ballı kek için ne yazık ki aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İlk denemem, sevgili fırınım yüzünden simsiyah oldu. Yılmadım ve bir kere daha baştan başlayıp yeniden yaptım. Fırının başında bekledim. Ve olduğunu anladığımda ise hemen çıkarttım! Valla süper oldu! Bendeki bu şey, işte azim.. işte beton! :)))Rejimde olduğum için nasıl zor tutuyorum kendimi bir bilseniz okuyucularım. Aramızda sır kalsın bir parça yemiş olabilirimmm :). Eğer tarifini bulursanız mutlaka deneyin. Yapmanız gereken tek şey; hindistancevizini biraz daha fazla koyun ve içinin nutellla renginde olmasına özen gösterin. Daha güzel oluyor :). Bon Appetit!

Yaban Mersinli Tart Yapma Hırsım


Alman Pastası hüsranından sonra geceyi çöp kutusuna bakarak geçirmeme kararı aldım ve kolları sıvadım. Yeni aldığım kitaptaki tart tarifini deneyeyim dedim. Hamuru bir güzel açtım. Buzdolabında beklettim. Yalnız kursta öğrendiğimin aksine yumurta yerine su koydum hamurun içine. Deneyip görmem lazımdı. Aslına bakarsanız pek fark olmadı. Demek böyle de olabiliyormuş. Yaban mersinlerini pudra şekeri, un, limon suyu'yla karıştırdıktan sonra tartımın içine koydum. Üstünü de resimde gördüğünüz gibi kafes şeklinde yaptım. Bunları hamur kesme aletiyle 1 cm'lik aralıklarla kestim. Bununla da kalmadım tabi. Biraz daha süsleme yapmam gerektiğine kanaat getirdim. Kalan hamurdan 2 tane yaprak şekli kestim ve tam üstüne koydum. Ah, Görüntü harikulade oldu! Üstüne yumurtanın sarısını da sürdüm ve korkarak bozuk fırınıma güzelim tartımı koydum. Fırına koyduğum esnada saat gece 2.30 gibiydi. 40-45 dk. içinde pişecek tartımı beklerken masanın üstüne kafamı koydum ve ardından fırının saat sesine uyandım. Sefillik çektiğimi düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz! Bundan inanılmaz haz alıyorum. Her ne kadar annem ertesi sabah yapmam gerektiğini söylese de, ben pişirmeden uyumayacağımı çok net cümleyle belirttim :) Tartımı fırından çıkartırken inanın hiç şaşırmadım. Yumurta sarısı olan yerler olması gerekenden daha çok pişmiş ve tabanı olması gerekenden daha az pişmişti. Yatmadan önce aldığım karar şuydu: Acilen yeni bir fırın almam gerekiyor!

Bir Alman Pastasının Devekuşu Sendromu


Kolları sıvayıp güzeller güzeli Alman Pastamı yapmaya hazırlandım. Tarifi karşıma koydum ve başladım yapmaya. Tarif fena gözükmüyordu ama daha önce hiç denemediğim için emin de olamıyordum. Fırına koydum ve yavaş yavaş kabarmasını bekledim. İlk vukuat; fırınım artık ne yapacağını şaşırdığı için üstünü normal pişirdi altı simsiyah!! Alt ve üst aynı derecede pişmiyor malesef! Alt kısmı kestim. Bir bacağı kesilmiş gibi oldu zavallının. Üstüne yeni aldığım pasta kesme aletimle ortasından keseyim dedim bu sefer de parçalanmanın kenarından kıl payı döndü. Bende aldım elime bıçağı, içimden "dümdüz kesebilirim.. Dümdüz kesebilirim" diyordum. Fena da kesmedim hani. Arkamı bir dönüp pudra şekerini aldım ki ne göreyim! Annem elinde bıçakla pastamın ortasını deşiyor! Sebebi ise; "kremanın daha iyi içine oturması için" gibi garip bir cevap verdi. Gözlerim fal taşı olmuş vaziyette küçük çocuklar hatta manga karakterleri gibi ağlamaya başladım. "Pastamı sabote ettin!" diye tükürüklerimin arasından bağırmamı söylemiyorum bile. Ve hayal etmeniz bakımından söylüyorum ki, üzerimde un içinde bir önlük ve elimde şef bıçağı vardı. Ne kadar tehlike içerdiğimi bir düşünün! :) Başladığım bir işin sonunu getirmeden o işi hayatta bitirmeyen bir karakterim olduğu için pastamı pudra şerkeri ile süsledim. Etrafına da ince bir tabaka krema geçtim. Test etme zamanı geldiğinde içine haddinden fazla toz vanilya koyduğumu fark ettim. Acımsı bir tat oluşmuştu. Sonuç: Alman pastam çöplükteki yerini aldı!
B planı olarak Arzu'ya söyledim onkların yaptığı Alman Pastası tarifini istediğimi umarım bugün ya da yarın en geç getirecek. Bugün ne öğrendim; Devamlı dene!, Yılma!, Bugün başaramamış olabilirsin fakat bir gün başaracaksın!

Çeyize Kaldırılan AGA Mutfak Önlüğü


Bugün yaptığım en güzel şey, Kanyonda AGA'ya girip kendime koyu yeşil AGA mutfak önlüğü almak oldu. Yani tamam onu giyip kirletme düşüncesi benim için dehşet verici! Ben de ne yaptım? Çeyizime kaldırdım tabi ki hihihi :). Babamdan söz aldım oradan bana fırın alacağına dair. Nasıl mutluyum anlatamam. Hoş, bu ne zaman olur bilinmez ama katalogları benimle incelemesi tüylerimi diken diken etti. Hmmpffhh.. Üstüne gidip kendime birkaç döküm tencere ve hamurişi kitabı daha aldım. Babam bana nazar değeceğinden korkuyor. Nede olsa artık ayakkabılar bana o kadar lezzetli gözükmüyor!
Bu hafta mutfak önlükleri tasarlamaya karar verdim. Rengarenk olacaklar. Ayrıca yarın önemli bir gün benim için çünkü Alman Pastası günü! Çok heyecanlıyım. Umarım düşündüğüm gibi bir sonuç elde ederim. Onu yapabilmek bana çok güç verecek. Aynı arabalara modifiye edilen nitro gibi :) Kötü senaryoda ise; İstanbulda en iyi Alman Pastası yapan yerin karşı komşunuz olması büyük bir avantaj :). (Arzucum , kobayım olarak, pastanın tadını denedikten sonra, beğenmezsen tarif ellerinden öper! :) )
P.S: Bilimsel olarak kanıtlanmış ki, yemek yaparken ki duygusal haliniz çok önemli. Mutluyken yapılanların modunuz düşükken yapılanlardan kat be kat daha güzel olduğunu fark ettiniz mi? Üstelik tarif olarak birebir aynı oranları kullanıyorken!

Evrim Teorisi


Sonunda yeni mixerim geldi! Ne yazık ki Kitchenaid değil ama beni idare eder şimdilik. Geriye kaldı fırının değişmesine ama ona biraz daha var :). Bu arada ben psikopat gibi Kitchenaid mutfak robotunun fiyat takibinde yaşıyorum. İndirimde fiyatı 799Tl civarındaydı ve normalde 899Tl'ye satılıyordu. Bugün gördüğüm kadarıyla fiyatı 1.395Tl olmuş. Tüylerim diken diken oldu mu?! Tahmin bile edemezsiniz. Hani pahalı bir çift ayakkabı görürsünüz ve ağzınızın suları akar ya.. Kredi kartı size bakar, siz kredi kartınıza..Ve kazanan babanız olur!! İşte ben öyleydim! Kocaman alışveriş merkezinde istemediğiniz kadar dükkan varken ve Serra'yla sevdiğimiz dükkanlardan birinde dolaşıp kıyafet bakarken benim aklımdan "ayy..aşağı insekte ben Zwilling bıçaklara baksam" geçiyordu! İşte okuyucularım, bu bir evrimdir! Ve kıyafetlere şimdiye kadar ne kadar para yatırdığımı bir bilseniz, inanın ağzınız açık kalırdı bu değişimime!
Gelelim dün geceye.. Miskinliğim üstümdeydi. Akşam yemeği olarak patlıcanlı pilav ve esmer şekerli & dijon hardallı somon yapmıştım ki( biliyorum uyumsuzlar ama güzel oldu), Serra beni dışarı çıkartmaya niyetlendi. Limonlu Cheesecake yapacağım için mırın kırın etsem de çıkana kadar Cheesecake'i yapıp buzdolabına kaldırmıştım bile. Gece dinlenirse daha iyi olacak diye düşündüm. Harala gürele bir gecenin sonunda sabah 5:00'te eve geldik. Sabah kursum 10:00'da başladığı ve benimde dakikliğim sağolsun saat 8:00'de kalkmam gerektiğini unutmuştum. Sabah bir gözüm açık öteki gözüm kapalı kursa gittim. Bugün çok sevdiğim kurslardan biri olan çikolata kursu vardı. Açıkçası bugünki konular arasında en sevdiğim Çikolatalı Tart oldu. Hanımlar, özellikle muayyen günlerinizde kesinlikle öneririm! :))) Üstüne başka bir tatlı yemeseniz de olur. Ayrıca sevgili Limonlu, frambuaz joleli ve çilek süslemeli Cheesecake'im annemlerin arkadaş toplantısına gitti. Bağımsız test grubumdaki kişi sayısını arttırdım sonunda. Yarın sonuçları öğrenebileceğim :)
Kendimi zorlamaya ve değişik birşeyler yapmaya karar verdim. Bu haftaki yapacağım şeyler; kruasan, alman pastası, bülbül yuvası, çikolatalı tart, mousse ve sufle. Farklı bir şey gelirse sizinle paylaşacağım. Ama beni en çok heyecanlandıranlar; alman pastası ve bülbül yuvası. Umarım istediğim başarıyı elde edebilir ve mutfakta dans edebilirim :) Parmakları çapraz yapalımm.. :)

Einstein'in Apple Pie'ı


Küçüklüğümden beri Einstein hastasıyımdır. Hatta duvarımda bile 50x70cm ölçülerinde posteri vardı. Evet tam bir "geek show" diyebiliriz küçüklük yıllarıma:).Yıllar evvel Einstein'ın gençliğini konu alan bir film seyretmiştim. Ki ismini şu anda hatırlayamıyorum. Köpüklü bira keşfi ve ardından o muhteşem apple pie'lar ( Elmalı Tart). Ayrıntılarını anlatmayacağım çünkü filmi hatırlayanlar ne demek istediğimi bilirler:). Ağzı sulandıran apple pie'ların görünümlerine o zamandan beri bayılırım. Ha, severmiyim? Pek sevdiğim söylenemez aslında. Türkiyede genelde üstü açık çileki veya meyveli tart yapılıyor. Tamam, biliyorum çoğunuz seviyorsunuz ama ben o eski tarz alman alman kokan tartları çok seviyorum. Bunun üstüne bugün tart yapmayı denemeye karar verdim ve öğlen sularında fırından mis gibi kokusu geliyordu. Hamuru çok basit aslında şeker, süt, yumurta, yağ ( ki ben tereyağ kullanmayı tercih ediyorum her zaman), kabartma tozu ve vanilya karışımı. İlk önce hamurunu tuttum fakat sonrasında içine yağ koymadığım aklıma geldi. Süperim değil mi? :) Hadiii, tekrar hamuru açmaya koyuldum tabi. 2.ci sefer de başarılı oldum. Tart kalıbına yaydım ve içine tarçın, un ve tuz karışımına bulanmış elmaları bir güzel dizdim. Üstüne de biraz tereyağ..ohhhh :)) Ardından üstünü açtığım hamurun diğer yarısıyla kapattım. Bu ilk defa tart yapışım olduğu için kenarlarını katlamada biraz başarısız oldum ama yine görüntü fena olmadı. Hamur tam düşündüğüm gibi olmadı ama doğrusunu öğrendim sonunda. İleri ki günlerde acaip tartlar yapacağım. El alışkanlığı lazım işte. Hmmppffhh.. Olucak olucak daha çok çalışmalıyım! İşin en kötü tarafı mixerimin kendini benim için feda etmesinden sonra fırınımda da aksamalar oluyor bugünler de. Üst ve alt kısmı aynı derecede ısıtmıyor. Mutfakta halimi görseniz, resmen bir savaş alanı!! Tek saplı mixerle birşeyleri çırpayım mı yoksa bir ayağı toprakta olan fırınıma göz yaşı mı akıtayım.. İnanın bende bilemiyorum. Ama ne derler bilirsiniz büyük başarılar büyük zorluklardan sonra olur!! Üstüme beyaz aşçı ceketimi geçirdiğim günün akşamı pahalı bir şarap alıp içmeye karar verdim! :))

Şeker Komasına Girmek


Daha gözümü açamamışken dün akşam film seyretmeye daldığım için test edemediğim piramit pastamı kahvaltımı ettikten sonra babamın gazına gelip önüme koydum. Saat 10:00'da şekerli bir şey yediğim için elbette gözlerim kısıldı ve televizyonun karşısında yarı uyku yarı uyanık haldeydim ki annemle babamın gülüşleriyle kendime geldim. Bol nişasta içeren patates kıvamına gelmiş halim onlar için epey eğlenceliydi sanırım :). Piramit pasta için söylemem gereken tek şey sosunu beğenmedim. Yaptığım tarif harikulede gözükmesine rağmen katmanların arasına ve üstüne sosu sürerken etrafa yayılması ve her yerin cıvık cıvık olması insanı güldürse de beni çileden çıkarttı diyebilirim. Üstüm başım ve önlüğüm çikolata ve krem şanti karışımı bulamaçla kaplandı. Sakar olduğumu unutmadınız her halde :) Elimdeki bulamaçla kaplı spatulayı da yere düşürmüş ve üstüne pofidik terliklerimle basıp etrafa yaymış olabilirim :)). Sonrasında etrafı sildim tabi.
İnsan kendini iyi hissettiği şeyi yapmalı.. Bende unlarla, yumurtalarla ve şekerle oynarken kendimi inanılmaz iyi hissediyorum. Bu dünyanın bütün gri tonlarından arındığımı itiraf etmeliyim. Zaten optimist olduğumu düşürseniz, onlarla oynadıktan sonra pozitif enerji patlaması geçirecek gibi oluyorum. Hele ki, kafaya koyduğum ve başardığımı hissettiğim tarifin ardından mutfakta kendi kendime dans edip, "Aferin kızım" dediğimi gözünüzün önüne getirin :). Annem yakınlardaysa bir de Çaaaakkkkk! yapıyoruz :)))

Herkese Çok teşekkürler

Sevgili Okuyucularım,
Sizlerden çok güzel tepkiler alıyorum gerek e-mail, facebook, twitter, mesaj ve yorum olarak. Şunu sanırım bir sürü kez daha belirteceğim ki, ben sadece pastacı olma yolunda bir öğrenciyim. Şu anda sadece devamlı amatör kurslara katılıp kendimi profesyonel kursa hazırlıyorum ki eğitimimde zorluk çekmeyeyim ve çok başarılı olayım. Dediğim gibi amacım bir gün çok iyi bir pasta şefi olmak. Beni takip eden iyi niyetli ve kötü niyetli herkese minnettarım. Kötü yorumlarınız bile okunduğumu bana ispatlıyor. Ve inanın çok seviniyorum. Beğenmiyorsanız lütfen okumayın! Ve hergün sayfama girmekten vazgeçin!
Bu blog'u yazmamın amacı ise, sizlere diğer blog siteleri gibi tarifler vermek değil. Hem daha ne biliyorum ki. Sadece gün be gün kendi gelişimimi ve amacıma doğru yolculuğumu sizlerle paylaşmak. Bu küçük serüvenimde bana destek olan herkese;tanımadığım kişilere, arkadaşlarıma, aileme özellikle şeflerime çok teşekkür ediyorum. Umarım sizin sayenizde hayatımda en çok istediğim şeyi, çok iyi bir pasta şefi, herkese ve hayata inat olacağım.
BON APPETIT! :)

Zavallı Mixerim Sizlere Ömür


Bugün kendimi eski tarif kitaplarının arasına gömdüm. Annemden ve anneannemden kalma bütün tariflerini psikopat gibi inceledim. Burma tatlısından başlayıp kurabiye tariflerine kadar bir solukta hepsini okudum. Sonra aklıma Alman Pastası yapmak geldi. Sahip olduğum hiçbir kitapta Alman Pastasının tarifini bulamadım ve bunun üzerine internette araştırdım. Bulduğum sonuçlar beni tatmin etmedi ve sonunda pasta konusunda aşırı yetenekli halamı aradım. Kendisi Almanyada yaşıyor. Daha iyi kim bilecek değil mi? Onun tarifi de eğer düşündüğüm gibi olmazsa karşı komşumuz pastane sahibi, ona bütün ısrarcılığımla sorma düşüncesindeyim :) Hatta kapılarının önünde yatsam..hmm..O da olur sanki :) Önümüzdeki hafta yapacağım Alman Pastası girişimimi sizlerle paylaşacağım.
Gelelim geçen gün yaptığım Creme Brulee'ye.. Kursta kahveli yapmayı öğrendiğim için dedim ki farklı bir şey olsun ve sade yapayım bu sefer de. Tabi kahve yumurta kokusunu aldığından kahveyi çıkartınca yumurta kokusunun ağzımda keskin bir tat bırakacağını kestiremedim. Mükemmelim değil mi?! :)) Eh öğreniyoruz. Öğrenci olmak böyle bir şey. Sonuç görüntü muazzam hani tadı da öyle fakat yumurta kokusunun fark edilmemesi imkansızdı. Bende hemen şefe sordum ve tabii ve yine tabi ki vanilya koymam gerektiğini öğrenmiş oldum. Neymişşşşş? Yumurta kokusunu bastırmak için vanilya koyacakmışızz :)
Son zamanlardaki yoğun çalışmalarım sonucu bugün piramit pasta yaparken zavallı eski mixerim sağ kolunu feda etti okuyucularım. Binbir parçaya ayrılan zavallı şeyi her ne kadar tamir etmeye çalışsam da ne yazık ki çoktan ömrünü doldurduğunu anladım ve yoluma tek koluyla devam etmek zorunda kaldım. Biraz kol kası yapmak zorunda kaldım fakat sonuç yine güzel oldu. Şu anda babam afiyetle yiyor :). Bugün o kadar yoruldum ki, sa
dece bugünlük mutfak temizliğini anneme bırakmak mecburiyetimdeyim..oppssss :))
(R.I.P. TEFAL MIXER )

Komşuları Çatlatan Muhallebili Lokum


Ne yapsam diye düşünüyordum ki, aklıma lokum yapmak geldi. Öyle sıradan bir lokum değil bu. Bildiğiniz muhallebili. Yapması da bir o kadar kolay! Baktınız komşular size yemeğe geliyor veya erkek arkadaşınızı etkilemek istiyorsunuz, işte size bir fırsat!
Annem ve babam parmaklarını yediler. Açıkçası güzelim suflelerim yanında ağladı diyebilirim. :(

Karşınızda Muhallebili Lokum Tarifim:
Malzemeler:
-3 su bardağı süt ( biraz fazla koyun 3,25 su bardağı gibi)
-2,5 kahve fincanı un
-2,5 kahve fincanı tozşeker
-2 çorba kaşığı margarin
-1 paket kakaolu bisküvi
-2 çorba kaşığı kakao
-4 çorba kaşığı hindistancevizi
-2 kaşık vanilya veya 2 paket şekerli vanilin
-2 avuç fındık veya ceviz ( hangisini daha çok seviyorsanız)


Yapılışı:
İlk önce bir tencereye 3 çorba kaşığı margarin ve 2,5 kahve fincanı unu koyun ve sarı renk alıncaya kadar kavurun. Sütü yavaş yavaş ilave edin.( 4 aşamada koymanız en iyisi. Her bir aşamada koyduğunuz süt sonrası biraz karıştırın.)Şekeri ekleyin ve muhallebi kıvamı alıncaya kadar karıştırın. Olan muhallebiyi ocaktan alın ve 2 paket şekerli vanilini koyun. 10dk. kadar blender ile çırpın. Kollarınız ağrayacak dikkat edin. Muhallebi biraz ılınsın. Diğer tarafta ise bisküvileri rondodan toz haline gelene kadar geçirin. Fırın tepsinize streç kaplayın. Rondodan geçirdiğiniz bisküvileri tepsiye yayın. Ilınmış muhallebiyi yaydığınız bisküvilerin üzerine dümdüz olacak şekilde yayın. Baktınız dümdüz olmuyor, bir spatula yardımıyla düz yapın. Üstüne kakao serpin. Farklı bir biçimde istiyorsanız, bisküvi yerine hindistancevizi koyabilirsiniz. O zaman dış kısmı beyaz olacaktır. En üste de istediğimiz şeyi serptikten sonra buzdolabında biraz soğutun. Soğuduktan sonra tezgahınıza alın ve 3 cm genişliğinde şeritler halinde boyuna kesin. Şerinlerin içine rondodan geçirdiğiniz ceviz veya fındıklarınızı serpin ve rulo şeklinde şeritlerinizi sarın.

Mükemmel lokumlarınız hazır! Bon Appetit!

Pastacı olmanın zorlukları

Herşey kolay olacak diye bir şey yok tabi. Bu gerçeği hepimiz çok iyi biliyoruz. Tarifleri denerken malzemelerin miktarını ayarlamanız gerekiyor. Mesela dün gece yaptığım sufleler harikulade oldular ayıptır söylemesi :). Kursta öğrendiğime göre 35 gr. bitter çikolata koymam gerekirdi fakat gözüm doymadı ve ben çikolata miktarını 100 gr.a çıkarttım ( dün 75 gr. demiştim ama gözüm doymadı). Sonuç: Restaurant kıvamında sufleler! Bağımsız deneklerim annem, babam ve karşı komşumuz üzerindeki etkilerim içimi rahatlattı. "Ohhh! tamamdır kızım yoluna devam!" dedim. Size tabi ki tarifleri söyleyemem. Çünkü, ileri de, uzun vadede ki B noktam, olarak, kitap yazmayı düşünüyorum. Gelelim diğer zorluklara, temiz hatta titiz olmak zorundasınız. Sanırım benim en zorlanacağım konu da bu. Acaip düzenliyimdir ama titiz olduğum konusunda beni tanıyan herkesin kafasındaki baloncukta ( ?!) işareti oluştuğunu görür gibiyim. Eh, sakar olmanın bir parçası diyebilirim aslında. Bu konu üzerinde inanılmaz çalışıyorum. Mutfakta kendimi o kadar rahat hissediyorum ki işim bittiğinde Tazmanya canavarı geçmiş gibi oluyor. Annem her seferinde arkamı toplamamı söylerken aksi vaziyette nasıl bir pastacı olabileceğimi sorguluyor. Pastacı olma isteğine iyice kapılmadan bunu fark etmiyordum. Nasıl olsa arkamda annem var diye düşünüyordum. Eminim çoğunuz da benim gibisiniz :) Öyle olmuyor işte! Bu sefer iş başa düştü. Mutfağa gir, ne istiyorsan pişir ve arkana topla küçük hanım! Bunun yanında aşırı disiplinliyim. Kendime verdiğim saatte pişirmeye başlarım ve yine belirlediğim zaman süresinde işim bitmiş olur. Bazen bu kadar dakik ve yapmam gereken şeyleri yapmanın bana ne kazandıracağını düşünürdüm. Açıkçası 12.00'de orada olacağım diyen birinin tam 11.55'te orada olması tam bana göre bir durum! Şu titizlik konusunu da hallettik mi ilk rampadan geçmiş olacağım. Ne de olsa profesyonel hayatımda bunun çok üstünde performans sergilemeliyim. Şimdiden başarmalıyım!
Bugün ki mönümüzde Creme Brulee var. Bununla ilgili detayları yarın sizinle paylaşacağım.
P.S: Serra, çok istediğim Brabantia Şef Bıçağını bugün bana almış!!! Nasıl mutluyum anlatamam! :)

"A" noktasından "B" noktasına gitmek



Sabah kalkıp kahvemi yudumlamaya bayılıyorum. Tabi kahve öncesi kayısı yediğimi mutlaka söylemem gerekiyor. Kayısı yemediğim bir gün sanırım neredeyse hiç yok gibi. Garip bir hastalık diyelim. Zor ayılan biri olduğum için minimum 1 saat geçmesi gerekiyor yola çıkmam için. Varacağım yer de tahmini hep 1 saatlik mesafede olduğu için, bu demektir ki; olmam gereken zamandan minimum 2 saat önce uyanıyorum. Neyse, Kendimi bugün zar zor dışarı attım ve soğukluğu hissettirmeyen güneşin altında Eminönü gezimi yapmak için yola çıktım. Almam gerekenleri aldıktan sonra en sevdiğim şey, Nüans ve Fermo'ya uğramak. Şahsen Nüansı daha çok seviyorum. Hem fiyatları da Fermo'ya göre daha uygun bence. Dükkandan eli boş çıkarmıyım?! Gerekli gereksiz herşeyi almış buluyorum kendimi. Mesela bugün daha hakkını vererek pasta yapmayı bilmediğim halde pasta katı kesme aleti, un eleyici, ganaj, toz jelatin ( ki bunu cheesecake için kullanıcam bu cuma), muffin kalıpları, sufle kalıpları ucuzundan ve bende olduğu halde 50 liraya kıyıp çırpıcı aldım. Harikayım! Eve geldim ki sevinçten ölücem sanki. Mutfağıma hepsini yerleştirirken aldığım keyfi bir görseniz gülmekten ölürdünüz herhalde. En azından annem tuvalete zor yetişti :).
Bugün ki misyonum akşam yemeğinden sonra çikolatalı sufle yapmak. Bugün aldığım kalıpları hemen kullanmak istiyorum. En öncelikli amacım; profesyonel kursuma başlamadan önce bol bol alıştırma yapmak. Bunun için de gittiğim diğer amatör kurslarda öğrendiğim herşeyi yapmam gerekiyor. Ta ki elim alışıp ezberleyinceye kadar. Eh, ne de olsa kursu birincilikle bitirmek istiyorum. En son sufle yaptığımda rengi açık olmuştu. 35gr. bitter çikolata kullanmıştım. Bu akşam ölçüyü iki katına çıkartıp 70 gr. bitter çikolata koyacağım. Bu gidişle annem ve babam duvar üstündeki Humpty Dumpty'e benzeyecekler :)) Onları şişerken izlemek çok zevkli. Bu demektir ki yaptığım şeyler beğeniliyor. Ki babam bu konu da çekilmezdir. Önüne koyduğunuz herşeyi yemez. Nasıl bir keyif benim için anlatamam. İlk önce evi fethediyorum sonra şefleri fethedicem sonra da müşterileri..
Hayatımda o kadar çok farklı şey yaptımki gerçekten ne yapmak istediğimi yeni fark ettim. Hemde 28 yaşında! Hiçbirşey için geç değildir. Kendime hep "inanırsan herşey gerçekleşir" derim. Hatta duvarımda bile bu yazı asılıdır. Bakalım hep birlikte göreceğiz. Serra'nın mutfak sektöründe çalışmasının avantajını kullanarak kendime Brabantia şef bıçağı siparişimi verdim bile!!! Amacım bir gün şef olduğumde cevizleri mükemmel kesebilmek! :) Evet! Bende kendime gülüyorum.. Lütfen rahat olun :) Hepbirlikte bu serüvene şahit olacağınız.. Akşam yemeği olarak Tagliettelle tart yapmam gerekiyor şimdi. Üstüne de insanın içini hop ettiren suflem. Bon Appetit !

Neden olmasın?


Kek yapmalıyım diye uyandığım bir gün benim için bugün. İnanır mısınız burnuma tarçın ve muz kokusu geldi. Apar topar ayağa kalkıp merdivenlerden neredeyse koşar adım çıkarken ayağım kaydı ve düştüm. Sanırım dünyadaki en sakar insanlardan biriyim. Annem dikkatsizliğimden olduğunu düşünüyor. Bu ne demek? Bu konu da özen göstermeliyim. Yoksa nasıl pasta şefi olacağım değil mi?! Kekimi fırına verdikten sonra başucu kitabı adı verdiğim kitabımı elime aldım ve kokunun yavaşça fırından gelmesini bekledim. Kitabı herkes tavsiye ediyorum. ( Adı: Sana bir sır vereyim mi?) Secret tarzında olan fakat roman ayarında yazılmış harikulade bir kitap. Kitapta diyor ki, istediğinizi elde etmek için ilk önce hayal edin! Hmmmm.. tamam bunu yaptım. -Mış, -Miş gibi yapmak lazımmış sırada. Yani istediğiniz şeyin tamamen sizin olduğunu hissedeceksiniz. Burası zor işte. Kitabı kucağıma koyup babamın suratına baktım. "Baba, ben Çırağanda pasta yapıcam!" dedim. Afallamış bir yüz ifadesiyle bana baktı. Son derece ciddi yüz ifademi takındım bende tabi karşılık olarak. "Hadi bakalım.." dedi ve bir sessizlik. Hayatımda bana en çok inanan kişiler annem-babam ve Serra olmuştur. Buna rağmen insanların içinde küçücük bile olsa şüphe kırıntısı olabilir. Ne, nasıl, ne zaman gibi sorular havada uçuşabilir. Kendime sorduğum soru şu; Neden olmasın?..
Kek kokusu yükseliyor. Şimdilik gitmem lazım.
Hava güzel ve Bebek'te güzel bir çay iyi gelecek :)

PASTACI OLMAK İÇİN NELER YAPIYORUM


Hayatta bir sürü şeyi denemiş ve başarılı olmuş biri olarak hiç birisinden hoşnut kalmadığımı itiraf etmem gerekiyor. Finans, grafik tasarım, seramik, resim ( tamam bu benim icin ayri bir şey), fotograf çekmek, kişisel gelişim programları, beden dili, yüzme, tenis, basketbol, modern dans, latin dansları, pilates, yoga, sosyal sorumluluk projeleri, aksesuar ve kıyafet tasarımları, hukuk ( bütün seçmeli derslerimi hukuk almıştım), kitap yazma, moda, web siteleri yapma, lisan öğrenmelerim, vb. şeyler bile bana kek, kurabiye, çikolata yapmak kadar zevk vermedi. Elimi attığım her işin üstesinden gelebilmeyi bende istemedim ama oldu iste :/
28 yıllık hayatımda o kadar alana dağıldıktan sonra hayatımın geri kalanında kendimi mutlu edecek bir şey yapmaya karar verdim. İşin en güzel kısmı ise; un, krema, yumurta ve küvertürler ile haşir neşir iken sadece mutlu oldugumdur. Yugoslav kökenli bir aileden geldiğim en için genetik olarak yemek yapmaya ve yemeye inanılmaz meraklıyım. Bizim ailede yemek yapmayı bilmiyorsanız garip karşılanıyorsunuz. Yaşı kemale ermiş hanımlar " Nasıl yemek yapmayı bilmezsin?!" bakışını hemen takınıyorlar. Doğal seleksiyon içerisinde siz de kendi misyonunuzu edinip mantı yapmayı öğreniyorsunuz. Sonrası geliştirmeye bakıyor. Bende öyle yaptım. Bir sürü yemek ve pasta kitabı alarak başladım. onra hayranı olduğum fransız mutfağıi sonra hint, italyan derken kendimi Sacher Torte yaptığımı zannedip mermer kıvamında garip bir şey yaparken gördüğümde irkildim. Çok iyi bir "Sacher Torte" yapmak en büyük hedefim!!!! !
Ilk pastane acmaya karar verdiğimde düşünebileceğimden daha zor olduğunu bilmiyordum. Fakat yine de her gün 5 çeşit kurabiye, hafta da 3 çeşit pasta yaptım aylarca. Bunların hepsi internette yayınlanan tariflerden, blog sitelerinden ve kitaplardan edindiğim bilgilerle oldu tabi. Sonra baktım ki olmuyor böyle, dedim benim kursa gitme zamanım gelmiş. Tamam, benim keklerine herkes bayılıyor da..eeeeeeee?
Sonunda en parasız dönemimde çikolata kursu ile başladım herşeye..Kursa gitmekle kalmadı tabi.. Önüme ne fırsat geçerse yapmaya başladım. Geliştiricem ya kendimi.. Şu sıralarda gittiğim amatör kurs olan pastacılık var. Yakınlarım yaşadı :)) Creme Brulee, Cheesecake, Panna Cotta falan tamamdır. Ama ya benim gibi büyük kitlelere sesinizi duyurmak istiyorsanız? Birkaç ay sonra profesyonel kurs başlıyor. Ona gitmek için elimden gelen herseyi yapacağım!
Sizce bir şeyi bu kadar istemek olmasını sağlar mi?.. Sanırım birlikte göreceğiz.

-İSTEKLERİM -

- Fas'a gitmek
- İnci Kolye ( TAMAM)
- Brabantia Şef bıçak ( TAMAM)
- Aşık olduğum adamla evlenmek - çekirdek aile kurmak
- Wüsthof Şef Çantası ( TAMAM)
- Wüsthof Şef Bıçağı ( TAMAM)
- Zwilling EkmekBıçağı
- AGA Ocak
- Kitchenaid Stand Mixer ( TAMAM)
- Chanel 2.55 çanta
- LunaPark'a gitmek ( TAMAM)
- Christian Louboutin klasik stilletto almak
- Bir duvarı tuğla olan salonu ve beyaz kalebodurlu house cafe ayarında design ettigim sevimli bir ev
- Saçlarımın uzaması ( TAMAM)
- Macbook Pro
- Yılbaşını Pariste geçirmek
- Tiffany's Bilezik
- Saçlarımı doğal haline döndürmek ( TAMAM)
- Havuza girip, havuzda kırmızı şarap içmek ( TAMAM)
- Nar koleksiyonumu büyütmek ( TAMAM)
- Bahçede mangal partisi vermek ( TAMAM)
- Yağlı boya tablo yapmak
- Sacher Torte yapmak ( TAMAM)
- Vespa
- Ebru yapmayı öğrenmek
- Sepetli bisiklet almak
- Pilates yapmaya yeniden başlamak
- Gün içerisinde en az 2 litre su içmek ( TAMAM)
- Lomography makinesi almak( TAMAM)

- Fransa'ya gitmek
- İtalya'ya gitmek
- Denize bir şekilde girmek
- Kan tahlili yaptırmak ( TAMAM)
- Yazmakta oldugum kitabı bitirmek
- Koltuğun üstüne çıkıp zıplamak ( TAMAM)
- Squash öğrenmek
- 1 sene içerisinde minimum 50 kitap okumak ( TAMAM)
- Serra'yı bir dövme daha yaptırmasına ikna etmek ( TAMAM)
- Pastane açmak( TAMAM)

- Rokoko yapmak
- Antika koltuğumu kaplattırmak ( TAMAM)
- Pasta Turntable almak ( TAMAM)
- Mutlu olmak ( TAMAM)

sanirim aklima bu kadar geliyor simdilik.. :)
P.S: İsteklerim oldukça yanlarına ilerleyen zamanlarda  ( TAMAM) yazacağım.


Başlangıç


Çılgın gibi gözüken fakat özünde hiç çılgın olmayan hayatımın nasıl değiştiğini siz de benimle birlikte göreceksiniz. Sanat aşığı bir anne ve finansçı bir babanın kızı olarak, Finans okumuş ama aklı gitmek istediği Mimar Sinan Fakültesinde kalmış biriyim. Okurken okulumdan ve okuldaki herkesten nefret ettiğim, ne işim var benim burada dediğim yıllar sonunda da herşeye el attığım için belirli bir işte başarılı olamadığımı gördüm. Çünkü hepsinde başarılıydım açıkçası. Etrafa saçılan saçma gibi olduğumu bir düşünün. Tabi, sizde tişört tasarımları yaparken kurumsal finans seminerlerine katılan ve aynı anda reklamcılık workshoplarında kendinizi bulmaya çalışırsanız ve o süre zarfında da sergiler açarsanız biraz durum zor olabiliyor. Okul bittiğinde sudan çıkmış balık tam olarak bendim! Araba sattım baktım olmadı internet sitesinde web koordinatörülüğü titrine ulaşana kadar olan bir iş deneyimi.. Yanlış tercihler insana neler yaptırıyor ve yine siz bir şekilde kendinizi bulmaya çalışıyorsunuz. Tabi arada kitap yazdığımı da söylemem gerekiyor. Bir kişi aynı anda kaç iş yapabilir? Uzun süre kimseye ne iş yaptığımı söyleyemedim. Çünkü herşeyi yapıyordum! Size kendime göre bildiğim herşeyi yaşadığım herşeyi aktaracağım.. Bu da ne böyle?! demeyin.. Herkesin anlatacağı ve bilgi katabilecek şeyler her zaman vardır.. Umarım küçük masalımı beğenirsiniz.. Bon Appetit!



Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...