İki Katır Masalı
İki katır yürüyormuş yan yana, biri yulaf yüklüymüş, biri para.Köylülerden tuz vergisi toplamışlar, koca bir heybe dolusu mangır.
Para yüklü katırda bir çalım bir çalım sormayın, başı havalarda… Boynunda çıngırak şıngır mıngır, sanırsınız bütün paralar onun, zengin havalarında bizimkisi, zenginler gibi bir sağa çalım yapıyor…
Bu böyle sürüp giderken, eşkıyalar sökün etmiş birdenbire; Kendine zengin havası veren o katırın üstüne çullanmışlar tabi. Yakalamışlar durdurmuşlar bizimkini. Katır savunmaya başlamış paraları, eşkıyalarda vurmuş sopayı.
Ve o zaman ağlamış katır, dert yanmış sağa sola:
- Ben böyle mi olacaktım, demiş. Yulaf yüklü katıra bakıp iç geçirmiş. Ona bir fiske bile vurulmasın, ben böyle sürükleneyim yerlerde. Yulaf yüklü katır, arkadaşının sırtını sıvazlamış:
- Yüksek işler, iyilik getirmez her zaman; yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, başına bu bela gelmezdi.
Para yüklü katırda bir çalım bir çalım sormayın, başı havalarda… Boynunda çıngırak şıngır mıngır, sanırsınız bütün paralar onun, zengin havalarında bizimkisi, zenginler gibi bir sağa çalım yapıyor…
Bu böyle sürüp giderken, eşkıyalar sökün etmiş birdenbire; Kendine zengin havası veren o katırın üstüne çullanmışlar tabi. Yakalamışlar durdurmuşlar bizimkini. Katır savunmaya başlamış paraları, eşkıyalarda vurmuş sopayı.
Ve o zaman ağlamış katır, dert yanmış sağa sola:
- Ben böyle mi olacaktım, demiş. Yulaf yüklü katıra bakıp iç geçirmiş. Ona bir fiske bile vurulmasın, ben böyle sürükleneyim yerlerde. Yulaf yüklü katır, arkadaşının sırtını sıvazlamış:
- Yüksek işler, iyilik getirmez her zaman; yulaf taşımakla kalsaydın benim gibi, başına bu bela gelmezdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder