Çaydanlık Olmak İsteyen Prens Masalı

Çaydanlık Olmak İsteyen Prens Masalı

Bir varmış bir yokmuş, iki varmış, üç yokmuş...
Ülkenin birinde, kendi halinde bir prens yaşarmış. Kendi halinde diyoruz ama sahiden öyleymiş bizim prens. Kimsenin işine karışmak istemez, devlet yönetimiyle ilgilenmez, hep gezsin, eğlensin istermiş.
Babası ve bütün ülke halkı bu işe çok üzülüyorlarmış, çünkü prens kraldan sonra ülkeyi yönetecek kişiymiş ve o, bu görevleri yapmaktan kaçıyormuş. Annesi yalvarmış, babası bağırmış, çağırmış , ülkedeki bütün alimler, bilginler çağırılmış ama nafile... Bizim ki olmaz da olmaz diye tutturuyor.Artık yapacak bir şey bulamamışlar...
Günlerden bir gün daha kötü bir şey olmuş, bizim prens eline bir çaydanlık almış çaydanlığın üzerinde kendi resmine bakıp bakıp, ağlamaya başlamış. Anne ve babası ne olduğunu sorduklarında,
- Hiiiçç ben büyüyünce çaydanlık olmaya karar verdim “ demiş. Prensin çaydanlık olmak istediği birkaç saat içinde bütün ülkede duyulmuş. Ülke halkı sokaklara dökülmüş. “Olur mu canım, bir insan nasıl çaydanlık olabilir ki ?” diye konuşmaya başlamışlar. Ama prens anlamamış hiç birini, elindeki çaydanlığı hiç bırakmamış, hayran hayran çaydanlığı izler olmuş. Kral ve kraliçe ne kadar alim varsa toplamışlar saraya . Baba çıkmış ortaya ve konuşmuş onlarla.
- Sevgili prensimiz çaydanlık olmak istiyor. Haydi bir çözüm bulun buna , demiş. Siz çözüm buldunuz , buldunuz bulamadınız çıkıp üstünde tepineceğim, görecek çaydanlık olmak ne demek ? diye eklemiş.
Alimlerden biri çıkmış hemen:
- Ülkedeki bütün çaydanlıkları attıralım, demiş.
Kral bu fikri beğenmiş, emir vermiş, bütün çaydanlıklar yok edilmiş birkaç saat içinde. Ama prens nereden bulduysa bulmuş yine bir çaydanlık almış eline. Bu bir çözüm olmamış yani. Kralın siniri daha da artmış:
- Yeter yahu , bunca alim bir çözüm bulamadınız mı bu işe ? diye bağırmış. Alimlerden biri yerinden kalkmış;
- Siz konuştunuz mu hiç prensimizle ? diye sormuş.
Kral önce şaşırmış, sonra “ Ne konuşacağım ben onunla”diye kükremiş... O kadar çok bağırıyormuş ki, kendi sesinden kendi bile korkmuş. Alim :
- Efendimiz, siz sevgili prensimizle de böyle bağırarak konuşuyorsunuz, bazen o kadar çok korkuyor ki, sizi duymamak için kulaklarını kapatıyor, demiş. Kral durmuş, düşünmüş bu işte doğruluk payı var diye de aklından geçirmiş. Prensi yanına çağırmışlar :
- Oğulcuğum, yavrucuğum niye üzüyorsun bizi ? Bak biz senin için ne güzel şeyler düşünüyoruz”
diye konuşmaya başlamış. Sesi o kadar yumuşakmış ki, kendisi bile şaşırmış buna. Prens de çok şaşırmış. Babasının yanına oturmuş, elindeki çaydanlığı atmış:
- Babacığım işte ben de hep bunu bekliyordum” demiş. Bir gün beni sevdiğini anlarsam, işte o zaman ülkeyi yönetmek için senin yerine geçeceğim diye düşünüyordum.
Bizim kral ve Prens o günden sonra o kadar mutlu yaşamışlar ki, baba bir daha oğluna hiç kötü söz söylememiş, prens de çaydanlık olmak istememiş.

Etiketler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...