Size kınanın tarihçesinden, bodur bir ağaç türü olmasından, Kuzeydoğu Afrika'da, Hindistan'da ve Sri Lanka'da yaygınca yetiştirilmesinden, pek çok şifası olduğuna inanılmasından, kadınların tırnaklarına, erkeklerin ise sakallarına kına yakmalarını teşvik eden hadisler bulunmasından bahsetmeyeceğim azizim.
Kendimi bildim bileli sevdiğimden, bu sevgimi arkadaşlarıma da bulaştırmaya çalışmamdan, renginin enerji vermesinden ve kadına kınayı çok yakıştırmamdan bahsedeceğim. Kendi kınalarım eşliğinde...
Çok yakıştırıyorum çünkü doğal, çünkü güzelliği tamamlıyor, çünkü kadına bir tarz kazandırıyor.
Valla ben kınadaki samimiyeti Horeal'de, Feleston'da bulamıyorum.
Ben pek çoklarının aksine desenli kınadan çok, rengi dolu dolu olan kınaları seviyorum, daha dayanıklı oluyor.
Güzel renk ve dayanıklılık için sırrım şu: Kına, çay demi, sirke ve kına taşı ile yoğrulup bir gece bekletildikten sonra kullanılmalı.
Ha zor tarafı yok mu? Var... Misal, bir günümü kınaya ayırıyorum. Poşetli elimle aciz aciz kahve içmeye çalışırken 3 saatlik bir Hint filmi deviriyorum.
Olsun, değiyor zannımca, seven katlanır azizim...
❤
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder