Sevmediği adamların koynunda ölüme terk edilen, tecavüzcüsüne teslim edilen , alnının çatından töre ile vurulanları söylemiyorum bile.
Sevmiş seçmiş evlenmiş buna rağmen aşksızlıkta kadınlıklarından vazgeçmiş susmuş kadınlar. Bir çay sohbetinde gözündeki yalnızlığı görebildiğin kocasıyla yan yana film izlemeye heves eden kadınların, ayrıldığı kocasının ardından kadınlığını reddetmiş kadınların, sevgilisi ile el ele sokakta yürümemiş yüreği hep yarım kalmış kadınların insanın ta içine oturan yalnızlıkları.
Yalnız kadının sessiz çığlığı , analığının arkasında unutmayı seçtiği kadınlığı zamanla sevgisizlikle katılaşan kalplere dönüştürülmeleri …
Adalet …
Nerdesin ,
adaletli dağıtılmamış bunca keder neden …
Değiştiremeyecekleri sandıkları bu acımazsız düzenin içinde her çağda kendinden vazgeçmiş kadınlar yaratabilmek sanırım bu acı otoritenin kaynağı … Değişmeyen dönüşen gam. Biriken ah.
Onca kadın , bince kadın , milyonca kadın ...
ahlarını ağaç edip şiirler yazmış mesela bi kadın
Başka bir kadın avaz avaz ağıtlar yakmış
Bir başkası öldürülmüş
Bir diğeri susmuş
Biri yılmış
Milyonu yanmış …
Mevzu feminiklik değil siz onu hiç anlamıyorsunuz. Bunca ahın döküldüğü o ağaç var ya şair kadının ağacı o ağaçlar orman oldu zamanla çok çok çok zamanla . Ah’lar ormanı …
Bilirsiniz ormanların çok olduğu yerde yağmur çok olur der coğrafya kitapları.
Bu topraklara bu denli ah yağmasının nedenidir kurduğunuz Ah’lar ormanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder