TUHAF

 Hani aslında basit bir geç uyuma sendromudur yani seramonisiz. 
 Aşk acısı ya da ne bileyim şiirdeki gibi hastanın ızdırap içinde sabahı beklemesi de değildir , basit bir uykusuzluk sadece. Belki farkına bile varmadan devirirsin saatleri ve sabah olduğunu hatırlatan sesler kokular yayılır odana. 
 Kuşlar öter geceye has geceye ait sessizliğe son vermek istercesine geceden intikam alır gibi.
  Sonra -eğer mevsim yazsa-gecenin dinginliği yerini sabah serinliğine bırakır ki çoğu zaman rahatlatıcı bir etkisi vardır bedene. 
 Ve gökyüzü renk değiştirir ; şehirle anlaşması olan gece karasını yavaş yavaş çeker , örttüğü kinin, acının kalabalığın hasretin önemin ve özlemin üstünden. Ve renkleri görürsün çoğu zaman adını bilmedin geçişlerini de. Şu ufuktaki evlerin hemen üstündeki nasıl bir mavi acaba diye düşünürsün saks olabilir mi? Peki onu takip eden yavru ağzımı-ne kadar seksi bir renk ismi  o da öyle - biraz kırmızılık var ama kırmızı kadar sert değil e o zaman ne? Sen renklerin ta kendisi ile meşgulken bulutlar değişir her uykusuzluğun resmi başka olur bu yüzden; çünkü bulutlar bebekler gibidir her gece değişirler büyürler oyun oynarlar ? 
  Tüm bunlar olurken yani şehrin büyük kısmı uyurken sen uyumuyor oluşunun tuhaflığından uzaklaşırsın , çok olanın normal olduğu fikrini kimin icat ettiğini düşünme işini daha uygun bir saate bırakırsın ne de olsa bu saatte olmaz.
   Ya da belki de tüm bunlar olmaz , sebebini bilmediğin tuhaflığının içinde yine tuhaf bir saatte uyumak için ; sadece öyle olması gerektiği için kafanı bırakıverirsin yastığına? Duruma en uygun sıfatı kullanmış olmanın verdiği boş rahatlama ile düşünmekten vazgeçersin neyin ; ne zaman, nasıl ve ne kadar tuhaf olduğunu ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...