Allahımm Sana Geliyorummmm!!!


En sevdiğim bayram olan Şeker Bayramı geldi de çattııııı.. Böyle hayat sanki Hansel ve Gratel'in eviymişçesine gibi geliyor. Bu bayram ne yapacağımı siz tahmin edinnnnn? Evet! Sevgili okuyucularım ben yine ayıptır söylemesi köpecikler gibi çalışıyor olacağım. HA HA HA! Harika bir yaşantım var! Çok açık itiraf ediyorum; bu iş akıllı insanın yapacağı iş değil. Bir kere sosyal yaşantı sıfır demiştim. Hayatınızdaki herkesin aşırı anlayışlı olması gerekiyor. Mesela geçenlerde iftar'a davetliydik. Göya ben bitirebilecektim.Kendime de gayet inanıyordum. 13 saat hiç oturmadan ama lafta değil yani gerçekten çalıştım! ve bu saat kavramında hiç abartı yok. Çalışırken iftara gitme planlarımız iftar sonrası çaya gitmeye döndü. Sonra bilin ben ne yaptım?! 20 kişilik pastayı yanlışlıkla 10 kişilik yapmışım!! Hobaaaaa!!! Ağlar mısın ağlatır mısın?! O kadar emindim ki oysa ki 10 kişilik olduğuna! Hadiiii tekrardan pastayı yaptım. Öyle üşenmek falan yok bu işte bacılar ağabeylerrr.. İşim sabah 9da başladı ve gece 12de bitti. Tabi ne fitar kaldııı ne çay ne muhabbet. Üstüne birde darılganlıklar oldu.  Buyrun burdan yakın şimdi. Demek istediğim şey, sevgiliniz varsa- ki olması bu işte biraz zor- aşırı anlayışlı olmak zorunda. Evliyseniz şans sizden yana diyebilirim. Öyle istenilen her zaman göremiyorsunuz. Arkadaşlar bir süre sonra sizi bir yere davet etmemeye başlıyorlar. Mesela ben, davet edildiğimde; canım yaaa yarına pasta var onu yapmam lazım demek zorunda kalıyorum. O yüzden bazen kalabalık ortamlara girdiğimde, şanslıysam, aaa böyle bir dünya vardı di mi? diye şaşkınca etrafıma bakıyorum. O sesler nasıl kulağıma senfoni gibi geliyor bilemezsiniz. Şu an da dünya yıkılmış birbirine girmiş veya atom bombası bir yerlerde patlamış olabilir. İnanın haberim yok! Ne gazete okuyabiliyorum ne haber seyredebiliyorum. Çokta meraklı değilim ama hiç değilse birşeylerden insanın haberi olur değil mi ya? :)) Bazen atölyede şöyle nara atıyorum; "Allahımmmm sanaaa geliyorummmmm!!!" Artık kimse verdiğim tepkilere aldırış etmiyor :) Bazen öyle yorucu oluyor ki, gözününüzün feri sönüyor, napıyorum leyn burda diyebiliyorsunuz kendi kendinize sonra beyniniz patlayacak gibi olabiliyor, daha sonra binbir sorunla karşılaşabiliyorsunuz, ama şöyle bir şey var ki; pastanızı biri yiyip gülümsediğinde - inanın o bir saniye herşeye değiyor. Hani oyuncular oyunlarını sergiledikten sonra perde kapanmadan selam verirler ve bütün salon kalkıp alkışlar ya..o an hissedilen duyguyla aynı işte.. Beni alkışlayan herkesi aynı ölçüde alkışlıyorum. Sizler sevgili okuyucularım, benim en büyük şahitlerimsiniz bu serüvenimde.. Kocaman bir imparatorluk kurmak kolay değil dostlar :) Fazla uçma kızım dyorsunuz biliyorum :) Ama en başa dönün ve okuyun lütfen.. Bugün Akşam gazetesinde ana sayfa'ya ve iç sayfada da tam sayfa olarak çıktım. Bür düşünün sevgili okuyucularım.. İmkansız diye bir şey var mı?.. Hadi dönünün en başa tekrar okuyun. O mutfakta fırınları bozan, mikseri bozulan, panikleyen macaron yapamayan kızı göreceksiniz o satırlarda.. Perikles'in dediği gibi; " Kalkın artık millet, küçük şeylerin üzerinde yeterince oturduk."

Hepinize Şeker tadında bir Bayram diliyorum..

Bon appetit!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...