Hayat hepimizi bir yerlere savururken bazen ne yapacağımızı şaşırırız. Herşeye yeni baştan başlamak zor gelir. Ahhh.. yaşım çok geçti ben nasıl yapacağım korkusu sarar. Haksız mıyım?.. Bende olmadı mı bu? Offf.. Hemde nasıl oldu! Tir tir titredim bazen. Korkudan ağladığım da oldu itiraf ediyorum. Sonra bir zaman geliyor ve fark ediyorsunuz ki, bunlar sizi başarıya götüren büyük gözüken ama küçük detaylar. Sevgili okuyucularım, evet hayat zor ve hedeflere ulaşması gerçekten insanı paralayan bir şey! Ahh bee! Hemde nasıl! Hele Pastacılık gibi rekabet piyasası son dönemde inanılmaz artmış bir sektörde tutunmak bir hayli fena diyebilirim. Bunun için insan Allah ne verdiyse kullanmaya özen gösteriyor. Şahsen bende öyle.. Çoğu insana da bunu tavsiye ediyorum. Bana diyorlar ki, "Bildiklerini öğretme! Apti misin sen?!".Yahu öğretsem nolur! Herkes kendi ekmeği peşinde değil mi? Hepimiz para kazanmak istemiyor muyuz? Herkesin müşteri kitlesi farklı birbirinden. Zaten elini sallasan bir pastacıya çarpıyorsun!:) Ben ders veriyorum vallahi. Çokta mutluyum öğrencilerimden. Hepsi birbirinden yetenekli güzel insanlar. Umarım çokta başarılı olurlar. Rekabetse hakkıyla rekabet olsun bari! Ne güzel bir şeydir oysa ki! Hoş rekabetin güzelliğini bilene tabi bu! İçimizdeki egoistliği bıraktığımızda aslında dünya çok daha güzel bir hal alıyor kanımca. Rekabetten sıyrılmanın ana temelleri nasıl mı olur? Hmmm.. Kendini nasıl sattığına geliyor iş aslında. Biraz tanıdık - ki onlardan pek bir şey olmaz bunu biliyoruz- biraz da para.. Bunu söylediğim için çok üzgünüm ama ne yazık ki bu böyle. Kendini tanıtma safhasında biraz para harcanması gerekiyor. Ama en önemli reklam, ağızdan ağıza olandır. Yaptığınız siparişlerden geri dönüşler aldığınızda, o keyfin yerini hiçbir keyif tutamaz. Rekabetten ancak kendine güvenmeyen insanlar korkar sevgili okuyucularım. İnanın eğer kendinize inanıyorsanız - ki herşeyin başlangıcı budur- ister istemez sıyrılırsınız diğerlerinden. Aynı zamanda ilk zamanlarda el emeğinize yasık olacak şekilde ucuza sattıp zarar ettiğiniz ama satış olsun diye yaptığınız ürünler zamanla insanlarında gözünde değer kazanmaya başlar. Sonra bir bakmışsınız, anaaaeemmmmm isminiz duyulmuş deli gibi iş alıyorsunuz. Umarım, siz beni okuyan ve kendine inanan sevgili okuyucularım, bir gün çok başarılı olursunuz. Hepimiz aynı yollardan geçiyoruz inanın. Zor bir yol ama işinizi seviyorsanız sonuçları harika olacaktır. Ağlayacaksınız, karamsarlığa düşeceksiniz, inancınızı yitireceksiniz bazen. Evet! Oluyor bunlar..! :) Yalan mı söyleyeyim yani! Parmaklarınız kesilecek ya da yapamayacaksınız, yaptığınız şeyi beğenmeyeceksiniz bazen. Olacak! Parçalanacak, iğrenç olacak bazen! Olacak! Ama gerçekten bir Limonlu Turtanın tadı vardır. İçi ekşidir turta kısmı ise şekerli. İki birbirine zıt tat nasıl bu kadar hafif ve ağızda muhteşem bir tat bırakır düşünsenize.. Tatlı-ekşi sos gibi.. Garip tezat bir ahenk.. Mor ve sarının zıtlığı gibi bir uyum. Hayat böyle değil midir?.. Ekşi yanı olmasa biz nası görürüz tatlı yanını.. Bir denge olmalı.. Yoksa hiçbir şeyin değeri kalmaz..
Bon Appetit..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Rare Disease Day and the promises of personalized medicine
O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...
-
Pakistan dizileri Hint dizilerinden farklı. Onlar gibi coşkulu olmuyor genelde. Bu yüzden yarım bıraktıklarım hayli fazla. Ama bu dizi ...
-
Pakistan dizisi önyargımı biraz olsun kıran bir dizi izledim geçenlerde. Baştan söyleyeyim Hindistan dizilerindeki gibi rüzgarlar essi...
-
W e discussed a Japanese pachinko machine in an earlier post , a pinball machine, as an example of the difference between randomness and det...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder