ODUNCU




Bir varmış, bir yokmuş Allah’ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak bir ormanda, bir oduncu ve karısı yaşarlarmış. Oduncu gündüz ormanda ağaç keser, akşamüzeri odunları satar. Eline geçen paralarla bakkaldan bir şeyler alır ev,ne getirirmiş. Sonra da birlikte eğlenip dururlarmış.

Onlar böyle geçinedursunlar, padişah geceleri mum yakılmasını yasaklamış. Bu yasağa herkes uymuş ama bizim odunca gece mum yakmaktan, çalıp oynamaktan vazgeçmez.

Bir gece padişah çıkıp mahalleleri, evleri dolaşmaya başlar. Geze geze oduncunun evine kadar gelir, bakar ki, bir gürültü bi tıngırtı, çalgı gırla gidiyor.

Padişah bir süre pencerenin aralığından onları seyreder, pek hoşuna gider ve oduncunun evini unutmamak için kapısına bir işaret koyup uzaklaşır.

Ertesi gün adamlarına oduncunun evine gitmelerini bir at ve elbise götürmelerini söyler. Onlar söyleneni yaparlar ama oduncunun karısı “ kocam evde yok, odun kesmek için ormana gitti” der. Onlarda oduncuyu ormanda bulurlar. Padişahın gönderdiği urbaları giydirip, ata bindirerek yola çıkarırlar. Yolda giderlerken oduncuyu gören dilenciler oduncudan para istemişler. Oduncu elini cebine sokar ve para olmadığını görünce,”dönüşte , dönüşte” diye bağırır. Bu arada padişahın yanına getirirler. Padişah bu oduncudan çok hoşlanır ve ona kapıcıbaşı ünvanını verir ve güzel bir kılıcıda eline vrdirir.

Oduncu evine dönerken yolda yine o dilencilerle karşılaşır, dilenciler yine para isterler, ellerini cebine atar, para yoktur”Siz dede yok, bende de yok” diye diye evine kadar gider.

Eve geldiğinde karısı kapıyı açar. Oduncu içeri girer. Oturup konuşmaya başlarlar.. Adam o gün başından geçenleri anlatır. Bu arada akşam karanlığı basar, karınları acıkır. Adam “bu iyi olmadı” der. Para pul ve yiyecekleri yoktur.

Kadın” Hadi git şu padişahın verdiği kılıcı sat yiyecek bir şeyler al” der.

Adam kılıcı alır bakkala gider, yiyecek bir şeyler alır, karısıyla birlikte yer, içer eğlenirler.Padişahın adamlarından biri kılıcı bakkala bıraktıklarını görüp, padişaha anlatır. Bu arada oduncu da kendine tahtadan bir kılıç yapar. O zamanlarda bu şekilde kılıç verilen kişiler aynı zamanda padişahın korunmasından da sorumlu olurlarmış Padişah oduncuyu yanına çağırıp, hadi kurtar beni diye bağırmış. Oduncu tahta kılıcına sarılıp”Allah Allah” diye saldırmış karşısındaki askerlere. O tahta kılıçla öyle şeyler yapmış ki, hepsi şaşırmışlar.

Padişah ona yeni bir kılıç ve altın verdirmiş. Oduncuya bir de konak vermiş. Oduncu ve karısı ömürlerinin sonuna kadar o konakta mutlu mesut yaşamışlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...