Bazen ne kadar güçlü olursanız olun böyle sağdan bir şey vurur ve manga karakterleri gibi koltuğunuza oturmuş, yanaklar kıpkırmızı bir şekilde duvara bakarsanız. Nitekim bende de oldu!.. Gelecek kaygıları mı desem içimde yaşadığım haykırışlar mı bilmiyorum. Sizde de oluyor mu? Karamsar olup elinizi ayağınızı herşeyden çekmek istiyorsunuz. Kara kara düşünmekten nefret ediyorum. O zamanlarda bütün herşey birbirine giriyor üstüne zaten. Hani çık işin içinden bakayım pozisyonu oluyor! Haydaaaaaa..! Sadece bir gece karamsarlığın içinde kayboldum. Evet! İtiraf ediyorum! İnsan ayağa kalkması gerektiğini sanırım yere düşüp dizini kanattığında anlıyor. Bana da bu lazımdı! Normalde benim orta kararım yoktur. Ya çok mutluyum ya çok mutsuzum, ki mutsuz olmayı tercih etmiyorum. Ya gülerim ya ağlarım. Gri tonlarını hiç sevmem.. Kabul, normal bir şey değil bu. Ama başka türlü de yaşamam mümkün değil. Yine böyle histerik bir gece yaşadıktan sonra silkinmeye karar verdim. Çünkü değiştirebilirdim. Hemde herşeyi.. Geri adım atmaktan korktuğunuz o an vardır ya, işte o an, ileriye korkusuzca bir adım atmanız gerekir. Düz giden bir şeyi tersine çevirmeli insan. Okul bayağı yoruyor beni, üstüne onca saat ayakta kalma ve çalışma,uykusuz kalma, haliyle sonuçları malum sizde tahmin edersiniz sevgili okuyucularım. Ne takat kalıyor başka bir şey yapmak için ne de zaman. Her zaman, insanalrın herşey için zamanının olduğunu savunmuşumdur ben. Zamanı biz yaratırız! Sadece biz.. Eğer istersek.. Bende yere düştüm. Ayağınız kaydığında sizi kolunuzdan tutacak birinin olması çok büyük bir şanstır. Binlerce şükür ki, ben buna sahibim. Ayağa kalkarken şöyle bir etrafıma baktım. Bu ben değildim. Sabah kalktım ve dedim ki kendime; " Kızım, durma! Senin koşman lazım! Değiştirebilirsin!" ve okul çıkışı Eminönüne gittim ve bir güzel alışveriş yaptım. Ivır zıvır ne varsa topladım. Hatta sipariş bile verdim olmayanları. Elimde kaldıramayacağım kadar ağır torbalarla yürürken zıplıyordum biliyor musunuz? O bir şey yapma isteği, heyecan ve başarabileceğini bilmek çok muazzam bir duygu. Eğer vazgeçerseniz, işte o sizin hayallerinizi de yaşama isteğinizi de öldürür. Kılpayı döndüm mü? Döndüm! Bir hayal kurarak bu yola girdim. "Neden olmasın?" dedim. Unutmayın, hayat bizim kendi yaptığımız seçimlerimizdir. Buddha amca demiş ki, " Olmuş olduğumuz herşey düşünmüş olduklarımızın sonucudur!" Sizde düşünün ne olmak istediğinizi. Nasıl bir hayat yaşamak istediğimi biliyorum. Ayağa kalktım ve yürümeye devam ediyorum. Hemde daha öncekinden daha emin ve güçlü adımlarla! Zaman mı? İşte size zaman! Gecenin bu saatinde fırında İngiliz Somon Ekmeğim pişiyor. ve ben usanmadan yapım aşamasını videoya aldım. Annemin yardımıyla tabi. :) En yakın zamanda da sizinle paylaşacağım sevgili okuyucularım.
Hayatta herşey olabilir. Sizi yıldırmaya çalışabilirler, anlamayabilirler hatta usandırmaya bile çalışabilirler. Derin bir nefes alın. ve benim gibi, bildiğinizi okuyun!
Hayat, uzun gözüküyor ama düşündüğümüzden çok daha kısa! Bunu unutmayın..!
Bon Appetit!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Rare Disease Day and the promises of personalized medicine
O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...
-
Pakistan dizileri Hint dizilerinden farklı. Onlar gibi coşkulu olmuyor genelde. Bu yüzden yarım bıraktıklarım hayli fazla. Ama bu dizi ...
-
Pakistan dizisi önyargımı biraz olsun kıran bir dizi izledim geçenlerde. Baştan söyleyeyim Hindistan dizilerindeki gibi rüzgarlar essi...
-
W e discussed a Japanese pachinko machine in an earlier post , a pinball machine, as an example of the difference between randomness and det...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder