Ahh! Parmesan kokan Çubuklar!!


Referandum ve Final maçı derken insanın karnı acıkıyor değil mi? Nitekim benim sevimli İtalyan edası güden ailem için öyle oldu! :) Ailem için şunu diyebilirim, hani aynı anda yüksek sesle bir konu hakkında tartışırken 2 dakika sonra yine yüksek sesle kahkalarla gülebiliyoruz. Sanırım en sevdiğim yanımız bu! :) Karın gurultuları içinde can çekişirken, yerimden kalktım ve direk mutfağa yöneldim. İlk önce annemin müthiş reçetesi Peynirli Poğaca yaptım. Bunu yazarken onun reçetesi olduğunu muhakkak belirtmemi söyledi de kendisi! :)) Bu Poğaca'nın en büyük özelliği ise, ertesi günde rahatlıkla yenilebiliyor olması sevgili okuyucularım. Poğacacığım fırından çıktıktan sonra güzel bir demli çay eşliğinde midelerdeki o derin ve huzurlu yerini buldu. Sağanak yağmurda televizyon karşısındaki mükemmel uyum! Ardından üşenmeyip Pate Brisee hamuru yoğurdum. Her zaman tatlı tatlı olmaz değil mi? Arada tuzlu cicilerde yapmak lazım. Tuzlu yaparken en sevdiğim hamur bu açıkçası. İlk önce hamuru yoğurdum ve dinlenmesi için buzdolabında biraz beklettim. Hamurcuk kendine geldikten sonra güzelce oklavayla açtım. Üzerine Parmesan Peyniriyle donattım. Ahhh! Şimdiden kokusunu duydunuz mu sizde benim gibi? :) Sonra uzun ince kestim ve her birini spiral şeklinde büküp tepsideki yerlerini aldırttım. Yaklaşık olarak 20 dakikada pişti çocuklarım. 15 dakika da tutulabilir fakat ben rengini daha koyu seviyorum. İlk tepsideki gözü kara yavrucakları yavaş yavaş tepsiden alırken, kocaman tepsi hoppaaa yere yuvarlandı!!! İşte göze nazara geliyorum! Düşmesi imkansız haldeki çocuklarım bile düşüyorsa ben daha ne yapayım!! Bir elimde spatula bir elimde çatal ayakta kaskatı durdum. Gözlerim doldu ve ayak parmaklarımdan yukarı doğru süzülen sıcaklığı hissetmeye başlamıştım ki annem yanımda bitti ve çığırmama ramak kalmış halimi sakinleştirdi!! Paramparça hatta tuzla buz olan çubuklarım çöpteki yerlerini aldılar. Hayır! Hayır! Bu kadar küçük bir şey beni alt edemez deyip tekrar hamur tutup yaptım! Voilaaa!!! C'est tres Magnifique!!!! Özellikle kilolarından aşırı rahatsız olan annem, bayıla bayıla yedi diyebilirim! Afiyetler, Ballar ve Şekerler olsun ona! :) Tuzlu cicilerimi yaptıktan sonra maçı seyretmek için Etilere gittik. Maç öncesi ben tatlı krizime yenik düştüm! Ne diye düştüysem artık! Dondurmalarıyla meşhur olan yerde Krem Şokala mı yoksa Supangle mi yesem derken Supangle'de karar kıldım. Artık Bayram öncesi mi yaptılar bilmiyorum ama kendisi zehirlenmeme yol açtı sevgili okuyucularım! Yok yani bende akıl yok! Daha yerken "bu bayat!!" deyip yine de üstüne yiyebiliyorsam sonuçlarına da katlanıcam değil mi?! Bundan sonra neymişşşşşşş??? Kendin yapabiliyorken dışarıdan almanın ne lüzumu varmışşşş???!!!
Bu arada, yarın okulun orientasyon günü var! Ayyy! Onun için bile nasıl heyecanlıyım bir bilseniz! Yolculuk başlıyor benim için..
Bon Appettit!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...