Bon Appetit!
Mucizeleri Gerçekleştirmek için Kendinize Fırsat Verin!
Hani bir sabah kalktığınızda hayatınızdaki herşeyin değişmiş olduğunu görürsünüz. Bu ya bir rüyadır ya da bir gerçek! Benim hayatımda kurduğum hayalin peşinden giderken olmaya çalıştığım ve yapmaya çalıştığım onca şey şimdi yüzümü gülümsetiyor. Olur ya, gözünüzü açıyorsunuz ve "Uffff.. Bugün yine o monoton günlerden biri ve yine stress içinde bir gün daha geçireceğim" diyorsunuzdur çoğunuz sevgili okuyucularım. Bende bunları yaşadım. Kafamı tuvaletin duvarlarına vurup ağladığımı bile biliyorum. Sonra bir an oldu, ki eminim hepinizin hayatında olmuştur bu, ve ben durup aynada kendime baktım. Kimse görmeden gülümsedim ve ne istediğime karar verdim. Bir sürü fırsatı teptim mi? Ohh.. Tahmin bile edemezsiniz hemde! Herşey böyle başlıyor işte! Hem de küçük bir hayal kurarak.. Sonra iş, kolları sıvamaya bakıyor. Hayatta gördüğünüz herşey size bir fikir veriyor aslında. Aynı son zamanlar okuduğum kitapta Adolf Dassler'ın Adidas'ı nasıl kurduğunu anlattığı gibi. Arkadaşlarının ona 'Adi' dediği Adolf Dassler, 1900lü yıllarda inanılmaz geçim sıkıntısı çekilen bir hayat yaşamış. Ayakkabı atölyesinde çırak olarak çalışan Adi, öğle aralarında oturduğu ağacın altında, tepeden inen keçilerin ve ineklerin nasıl bu kadar rahat olduklarını görünce, onların ayaklarını incelemiş. Aykalarındaki çıkınıtlı yüksekliği fark etmiş ve bunun diğer hayvanlarda da olduğunu görmüş. Herşey onun için o an değişmiş! Adolf Dassler, aynı benim gibi 28 yaşında, elindeki birikmiş parası ile kardeşi Rudolf ile birlikte, evlerinin bir köşesinde tamir malzemeleri alarak, faaliyete geçmişler. Adidas ve Puma markaları böyle doğmuş! Küçük bir an, sizin ummadığınız bir şeyin sizin hayatınızı ne kadar değiştirebileceğini düşünün. Ben öyle yaptım! Hala A noktasındayım ama biliyorum ki, Eylül ayı itibariyle ilk B noktama varmış olacağım. Yani okuluma başlamış olacağım! Eğer ben yapabiliyorsam, siz niye yapamayasınız?! Tamam, ben bir sürü şey yapmış olabilirim fakat sıradan biriyim aslında. Kafelere gidiyorum, arkadaşlarımla dedikodu yapıyorum, "Aaa.. Bu tişört çok pahalı" diyorum, geleceğimi düşünüyorum, hayaller kuruyorum. Önemli olan sizi engelleyen şeylerden kurtulmaktır! Engellerimizi sadece biz yaratırız! Eğer biz, kendimize saygı duyuyorsak ve bir şeyi başarabileceğimizi hissediyorsak, ne parasızlık, ne fiziksel olgular, ne iş bulamama, ne aile baskısı, ne de sevdiklerimizin desteğinden uzak olmak bizi engellememeli diye düşünüyorum. Bana bir bakın! Ben bu işe baş koyduğum günden beri nasıl ilerledim sizde görüyorsunuz sevgili okuyucularım. Hatta siparişler bile almaya başladım. Bunu ben bile düşünmemiştim inanın! Kaybetme duygusunun sizi oyundan uzak tutmasına izin vermediğiniz sürece sizi durdurabilecek bir güç yok! Sadece inanın.. O içinizde sizi kıpır kıpır eden sesi dinleyin ve bir adım atın. Aynı benim gibi.. Ben mucizelerin gerçekleşebileceğini gördüm. Sizde kendinize görmek için fırsat verin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Rare Disease Day and the promises of personalized medicine
O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...
-
Pakistan dizileri Hint dizilerinden farklı. Onlar gibi coşkulu olmuyor genelde. Bu yüzden yarım bıraktıklarım hayli fazla. Ama bu dizi ...
-
Pakistan dizisi önyargımı biraz olsun kıran bir dizi izledim geçenlerde. Baştan söyleyeyim Hindistan dizilerindeki gibi rüzgarlar essi...
-
W e discussed a Japanese pachinko machine in an earlier post , a pinball machine, as an example of the difference between randomness and det...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder