Exhausted, but elated!


So, Gertie and I are back from the Country Living Fair, almost fainting from sheer exhaustion, but was it worth all the effort? Well.......see that plaque in the top left-hand corner? Every year at the Fair Susy Smith, the editor of Country Living Magazine, goes around and chooses her favourite stand, and this year she chose us!!!! Gertie and I were quite overcome with emotion when they came with the news, and promptly burst into tears! I think it was just a feeling of overwhelming relief that all the hard work we'd put into making everything had paid off. The prize was a bottle of champagne and best of all, a FREE 6m2 stand at next year's Spring Fair!! So yes, of course it was all worth it. I've already started planning more ideas for the backdrop.... 



I could only afford to book a small stand this year so at times it was very difficult to actually know where to position yourself so that customers could see the work on display.




 Gertie and I (with the help of my good old Mum) took everything with us on the train in suitcases (a bit mad). I'd designed the stand so that almost everything for sale was hung on hooks to maximise floor space. This limited us to taking certain things which were not too big and didn't weigh too much, and not items like pictures and cushions. 




I made the backdrop for the stand out of a whole range of original old documents, letters, botanical prints from books, and some of my  drawings. I glued and stitched the papers into position in easily manageable sections, which were then assembled in situ like a jigsaw. And at the end of the fair we were able to take it down again to be re-used.



In the collage I included some pressed plants from my garden, favourite cuttings from magazines, dried petals, leaves and honesty seed cases, and snippets of beautiful vintage fabric.



Two of Jane's butterfly fairy girls standing on old cotton reels, taken from real photographs of Victorian children. Beside them are some of my handmade notebooks that I showed in progress in one of my previous posts.....








Some of Gertie's beautiful cosmetic/washbags, all made from beautiful vintage fabrics with zip fastening, lined and with silk trim.





In both corners I hung an old lepidopterist's (butterfly) collecting box, and pinned my 'specimen' vintage button hair grips and button cards into the cork backing



A few close-ups of the hair grips





And on the shelf beneath, Gertie's tiny crocheted pebbles like sugared almonds....



On a row of hooks in the middle of the stand, a selection of my little vintage fabric bags, some with old letters and photographs printed in panels on the front,




and below, a washing line of see-through bags containing delicious bits of vintage handmade lace, ribbon, trim, old buttons, snippets of fabric and some with old documents, designed to get you inspired to create something like........



this for instance; a little vintage fabric 'sac' hanging from an old French bag handle, and filled with Gertie's home-grown lavender (she let me buy some of it from her and it really is the best).






Gertie's new range of cards feature pieces of vintage fabric and tiny Suffolk puffs, with even tinier Mother-of-pearl buttons


A selection of her recycled pin jars and button jars, alongside her hand-crocheted mobile phone 'pockets'



and her gorgeous vintage lace bejewelled lavender bags.



I so enjoy making up these button cards....




Some of my heart and butterfly decorations, wired with vintage buttons, old chandelier drops and coloured beads.


I hope you have enjoyed the tour of our stand and thank you for letting me do this rather self-indulgent post! It was so nice to meet all of you who came to the fair and those of you who are fellow bloggers, special mention to Marie, Gemma and Gill, and also to meet again customers who have been down to The Sea Garden in Portscatho and recognised the name. I hope to see you once more either in Cornwall or at the Spring Fair when we do it all again next year!

Öldüren Cazibe : Deep Dark Chocolate CheeseCake

Blogların kapatılması nedeniyle hazin günler yaşadığımı itiraf etmek zorundayım sevgili okuyucularım. Bayağı bir çırpındıktan vd DNS ayarlarını değiştirdikten sonra blogların yeniden açılacağı umudu içimde kıpır kıpır etmiyor değil yani! :) Kimse yazacak birşeyleri olanları susturmamalı! Bu süre zarfında bende boş mu oturdum? Hayırrrrrrrr! Yeni yeni bir sürü ici yaptım tabi ki. Ayrıca size daha önce belirttiğim projem tamamlanmak üzere! Bu hafta içerisinde sizinle bu muhteşem haberi paylaşacağım. Herşeyden önce size geçen gün yaptığım ve adını "Öldüren Cazibe" koyduğum CheeseCake'imi anlatmalıyım. Yani yer misin yoksa iç mi geçirirsin belli değil modundan çıkıp şapurdata şapurdata yedim elbette! :))) Kendisi tamamen Çikolatadan yapılıyor. Bitter Çikolata dolu CheeseCake'in yapımı aynı diğer sıcak methodla pişen CheeseCake'ller gibi. Hoş Bain Marie usülu değil ama! Normal pişiriyorsunuz. Yaklaşık 45 dakikada oluyor çocuk. Sonra Voilaaaaaaa!!! Tek bir dilim yemesi yeterli oluyor aslında. İki dilim yerseniz şeker komasına girebiliyorsunuz. Bitter Çikolata haricinde içerisinde 230 gram kadar Toz Şeker de mevcut tabi. Ayrıca 4 adet yumurta da bir güzel içerisindeki yerlerini aldılar. Yerken ağırlığını hiç almıyorsunuz. Bu cicimi period dönemindeki bütün kadınlara ithaf ediyorum! :))) Birebir yani! :) Bir dilim yiyin, yeterli! :) Gözler kayıyor zaten hemen. Normalde üzerine Çikolata Ganaj da dökmem lazımdı ama tembelliğime geldiği için dökmedim. Bu arada bu tehlikeli hanım tamamen kendi reçetem. Gururla sunuyorum! :) Eylemlerim devam edecek! :)
Bon Appetit!

Come to the Fair!


To celebrate 20 years of Country Living Magazine this year the Fair will showcase the work of 400 independent UK designers, makers and small producers. 

If you would like to come and view the very best in British craft and design for yourself then I have two pairs of tickets to give away for the Gala Evening on Wednesday 23rd March, 6.30pm -9pm.
The Fair takes place at The Business Design Centre in Islington, London (nearest tube is Angel)

To enter the draw just leave a comment.

I will pick the winners on Sunday 13th March. Good luck!

Spring!


Some glorious Spring weather this week........decided to head down to St. Mawes on the Roseland peninsula


It was an ideal day to catch the ferry across to Falmouth


But the ferry wasn't leaving for another 45 minutes so I had a mooch around the sea front. This old garage with its classic petrol pumps is now the gig club and houses the Roseland gig (traditional Cornish wooden boat which was rowed out to ships to guide them safely into harbour)


The St. Mawes Bakery is justly famed for its Cornish pasties



the sign is wonderfully aged!


Here comes the ferry!


drawing up quayside.......




I spent most of the journey across to Falmouth lying down on the cushioned seat at the back of the boat, gazing straight up at the bluest of blue skies with the occasional gull wheeling through the void.


Later in the week, a lovely walk through Trewince woods revealed a carpet of brilliant yellow daffodills








Strolling down the track to the pink cottage rewards you with this wonderful view of St. Mawes from the creek side


The air was crisp and still, hazy looking towards the sun but summer-blue looking landward.......




At the end of the track........the water's edge and a little slipway to launch your boat. I sat and soaked in the hot sun. A blackbird serenaded me from somewhere close by, the seaweed gently lulled back and forth with the unseen tidal swell.........


It's blissful moments like these that refresh your soul.

Bloguma Dokunma!!!

Sevgili Okuyucularım, Son zamanlarda, blog yazarlarının uğradığı bu iğrenç ve kabul edilemez, blogların kapatılması durumuna karşı eğer DNS ayarlarınızı değiştirmiş ve bu blogu görebiliyorsanız, kayıtsız kalmamanızı rica ediyorum. Özgür yayın durdurulmamalı! Daha söyleyecek çok şeyimiz var!

Bon Appetit!

Bir Dirhem Muzlu Puding

Son zamanlarda hayatım neredeyse hep mutfakta geçiyor. Uyuma kısmını işte bir tek orada gerçekleştiremiyorum :). Cicilerimin yanı sıra yemekte yaptığım için üstüm başım bildiğiniz buram buram yemek kokuyor. Rahatsız mıyım? Hayııııırrrrrr! Her ne kadar parmümü beğensemde mutfak kokusu gibisi yok sevgili okuyucularım. Yemek yapmaya dalmışken tatlılarımdan da mahrum kalmıyorum elbet. Sıra sıra hepsini cırt cırt yapıyorum. Mesela bugün, Beğendi üzeri Izgara Köfte yaptım. Öncesinde ise, Puding de el yapımı olmak şartıyla Vanilyalı Pandispanyalı Muzlu Puding yaptım. Hemde bir sürüüüüüüüüü.. Üzerlerini minik çikolatalarla ve kalp şeklinde şekerleme ile süsledim. Daha ılıkken bir tanesini de mideye indirdim. Ohhhhh.. Canıma değsin yahu! :)) Yaz olsaydı yanına bir top dondurma ile servis yapılabilirdi mesela. Hem hafif hemde sevilen bir cici olduğunu düşünürsek hiç de fena değil doğrusu! :) En kötü kısım ise daha bir de bunun akşam yemeği safhası var.. Hmmppfhhh...
Son zamanlarda hayat benim için biraz yorucu geçiyor sevgili okuyucularım. Oraya git bunu yap şunu dene derken savruluyor insan. Ehhh.. Bir de büyük projem devreye girmek üzere! İnanılmaz heyecanlıyım! Gün geçtikçe ve herşey görünür hal aldığı için insan daha da heyecan bombardımanına tutuluyor. Hatta bazı geceler uyuyamıyorum bile.. Yaa uff..Yine maymun oldum! Mutfağa bir gideyim bari.. Nerdeydi şu Muzlu Pudingler???? Karnımda gurrr gurrr yapıyor hani :)))
Bon Appetit!

Cake de Dia

Oturup ne yapsam ne yapsam diye düşünürken aklıma tamamıyla uyduruk bir reçete yapmak geldi! Harikayım değil mi? :)) Öncelikle geçen gün fırından aldığım Kedidillerini bir kenara koydum. KediDili bir çeşit bisküvidir sevgili okuyucularım. Herkes bilecek diye bir kural yok. Bilmeyenlere açıklama yapalım. Aynı zamanda Savoyer Biskuvi olarakta biliniyor kendisi. Genelde yurdum insanı eskiden anam babam usülü kek ile Tiramisu yaparken, televizyondaki programlar sayesinde KediDili konseptine alıştı diyebilirim. Geleneksel italyan tarzında olan Tiramisuda bu biskuvi kullanılıyor. Pek hoş oluyor açıkçası. :) Gelelim benim uyduruk reçetemeeeee.. KediDili kullandım fakat öyle marketlerde satılan, şimdilerde yeni çıkan, üstünde şekercikler olanı değil. Has be has KediDili! Borcamı aldım önüme ve sıra sıra dizdim yavrucakları. Ocakta da 1 lt sütü kaynattım. 2 su bardağı kadar şeker ve 3,5 kahve fincanı un koydum içine. Muhallebi kıvamına gelene kadar da pişirdim. Üstü böyle baloncuk baloncuk oluyor. Bu hale gelince ocaktan aldım ve içine bir çay kaşığı Toz Vanilya koydum. "Şekerli Vanilin" asla kullanmıyorum, haberiniz olsun sevgili okuyucularım. İçinde yok denecek kadar az vanilya var çünkü. Ya çubuk vanilya, ki her zaman tercihim bu olur ama çok pahalı, ya da toz vanilya. Vanilyayı koyduktan sonra el mikseriyle iyice karıştırdım. Mikser ses çıkartıp dönerken 3 yumurta ekledim ve bir güzel çırptım. Biraz soğuyunca Borcama sıra sıra dizdiğim KediDillerinin üstüne döktüm. Sonra, bir sıra daha KediDili koydum. Kalan muhallebiye 5 çorba kaşığı kadar Kakao koydum. İkinci sıra KediDillerinin üstüne de çikolata kıvamındaki muhallebiyi döktüm. Üstüne de bolca ama bolcaaaaaa HindistanCevizi. Ohhhhh be kardeşimmmm! Yeme de yanında yat!!! :) Buzdolabında biraz bekledi. Ben bekledim mi? Yooookkkkk! :) İyice ılınınca hemen höpürdettim. Yammyyyyy!! Sonuç mu? Offffffffff... Mutlaka denemelisiniz!! Aslında bu reçeteyi Krem Şanti ve Ertilmiş Çikolata ile de yapabilirsiniz. İnsanın canı çeker mi yaaa? Evet! Çekti!! :)
Bon Appetit!

TAVŞAN

Kapıdan tavşan geçti mi?
Geçti
Tuttun mu?
Tuttum
Kestin mi?
Kestim
Tuzladım mı?
Tuzladım
Pişirdin mi?
Pişirdim
Bana ayırdın mı?
Ayırdım
Hangi dolaba koydun?
Çık çık dolaba koydum
Haydi al getir
Getiremem
Neden getirimezsin?
Kara kediler yemiş.
Vayı vay, miyav

KUZU

Kuzu kuzu mee
Bin tepeme
Haydi gidelim
Hacı dedeme
Hacı dedem hasta
Mendili bohça
Kendisi hoca

ÖRDEK

Çık çıkalım
Çayıra
Yem verelim
Ördeğe
Ördek yemi yemeden
Ciyak miyak
Demeden
Aldım baktım
Kimi çıkardım

KOMŞU

Komşu komşu huu...
Sırtındaki ne?
Arpa
Kaça sattın
Kırka
Eve ne aldın?
Hırka
Çocuğa ne aldın ?
Halka

TOP

Bir iki üç
Söylemesi güç
Sana verdim bir elma
Adını koydum Fatma
Hop hop hop
Bir büyük altın top

LEYLEK

Leylek leylek havada,
Yumurtası tavada,
Gel bizim hayata,
Hayat kapısı kilitli,
Leyleğin başı bitli.

ÇEKİRDEKÇİ ÇETİN

çekirdekçi çetinin
çekoslavak çevirmeni
çelik gibi çekmecenin
çengelini çevirmedi

HANIM KIZI

Çan çan çikolata,
Hani bize limonata?
Limonata bitti,
Hanım kızı gitti.
Nereye gitti?
İstanbul'a gitti.
İstanbul'da ne yapacak?
Terlik pabuç alacak.
Terliği pabucu ne yapacak?
Düğünlerde,
Şıngır mıngır oynayacak.

ÇOCUK

Bir gün bir gün bir çocuk
Eve de gelmiş kimse yok
Açmış bakmış dolabı
Şekerde sanmış ilacı
Yemiş yemiş bitirmiş
Akşama sancı başlamış
Kıvrım kıvrım kıvranmış
Yaptığından utanmış

MASAL TEKERLEMESİ

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde deve tellal, pire berber iken... Ben bağda üzüm bekler,derede odun yükler iken, bir varmış bir yokmuş...masalın yalanı mı olurmuş.o yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan...bu da mı yalan?derken;sabahleyin erken, keçiler koyunları traş ederken,tahta kurusu saz çalar, sıçan cirit atar iken,çıkmış bir kocakarı ortaya...en sonunda açmış ağzını yummuş gözünü.bir laf etmiş, bir laf etmiş... Bakalım ne laflar etmiş...

Somewhere Over The Rainbow

Günler bayağı yorucu geçiyor. En kötüsü sabah erken kalkmak! Nitekim bunu bu sabah, kendimin bile çok iyi anlayacağı şekilde yaşadım. Erkenden kalktım ve yollara koyuldum. Gözlerimden akan uyku damlacıklarını herhalde tahmin ediyorsunuzdur. Arabayı bile zar zor kullandım. Kendime biraz geleyim, kahve bana iyi gelir derken, acaip bir mide bulantısı ve baş dönmesi ile birlikte tansiyonumun tavan yapmasıyla gün muhteşem başladı diyebilirim. Bu aralar hastalık üstüne hastalık yaşayan bünyem daha ne kadar hastalık kafalarını kaldıracak bilmiyorum. Piyasada dönüp dolaşan ve adı: Keçi Gribi olan ama aslında Domuz Gribine yakalandım. Üstüne uyguladığım aşırı katı rejim sayesinden Bağışıklık sistemim çöktü. 1,5 ayda 7 kilo verirsem olacağı buydu tabi! Annem, başımın etini durmadan yiyor bu yüzden! :) Hmmppfhhhh.. Neyi öğrendik? Saçmalamadan rejim yapmalıymış insan! Tek bir iyi yanı var aslında; 34 beden skinny denimlere girebiliyorum artık! :) Neye yaradı derseniz; bi halta yaramadı! Al başına belayı işte! Arada parmağımı kestiğimi veya ismini bile söyleyemediğim başka hastalığımı söylemiyorum bile. Üstüne bir de çalışmak zorunda olmak! Paha biçilmez! :) Artık kimin nazarı değiyorsa, hakkaten gözü de çıksın, burnu da çıksın hatta kulağı da! Ben kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışan kimi zaman sarkastik ve kimi zaman ukala biriyim ama niyetim hiçbir zaman kötü olmamıştır. Bunu da çoğunuz çoktan anlamışsınızdır. En azından ben öyle sanıyorum. Burda ah ben bunu yaptım ve şunda iyiyim falan demek değil amacım. Esas noktam, ben yapabiliyorsam, siz neden yapamayasanızı size örneklerle kanıtlamaktır sevgili okuyucularım.
Döndurak bilmeyen günlerin arasında evime kendimi hunharca atıp biraz dinlendikten sonra, kollarımı sıvadım. Nasıl sıvamayayım?! Babam, fondan nerde benim kekim diye durmadan söylenmeye başladı. Yapmaz mıyımmm?! :) Koşturmacadan giremediğim mutfağıma baş ağrısıyla girdim. Şunu söylemem gerekiyor ki, acaip iyi geldi! Hem bedenime hem de kargacık burgacık ruh halime! :) Düz sade kek beni keser mi? Kesmezzzzzzz! :)) Rainbow Cake serimin devamı olarak Siyah - Pembe ve Sarı renkleri kullandım bu sefer. Fakat yavrucak pişip fırından çıktığında bir baktım ki, siyah gıda boyası kullandığım yerler Yeşil olmuş!!!! Şaka gibi değil mi?! Yanlış boya mı koydum dedim. Kontrol ettim! Cııııııık! Bildiğiniz siyah kullanmışım. Pişme süresinde nasıl bir deformasyona uğradı ve nasıl bir ruh hali geçirdiyse cicim, yeşil oluvermiş. Neyseki birbirine uyan renkler! :) Binlerce şükür! Bugün ben, kendim için bir şey yaptım. ( Babamda faydanlandı tabi :) ) Peki siz? Neden hala oturuyorsunuz orda?
Hadi bakalımmmmm.. Uflanıp puflanmayın.. Birşeyler yapmanın zamanı geldi!
Ben gökkuşağının oralarda bir yerdeyim. Hadi siz de gelin, bana katılın..
Bon Appetit'

Work in progress....


I quite enjoy hibernating........



Jane made me this adorable 'primitive' doll for my birthday using scraps from an old quilt.

I've decided to call her 'Lotte', and thought that she would be most comfortable sitting in an old sewing thread box with a little Suffolk puff coverlet to keep her toes warm!

There's nothing I like better than waking in the morning knowing that I have not got to get up and rush out to work. I lie curled up snug and toasty warm under a mountainous feather duvet, and think...and plan....and doze again....until I find another hour has passed unnoticed. I am certainly not an early bird. I am a night owl, preferring to work late into the night when I am at my most creative and productive.


I have been immersed in my sewing studio these last few weeks making things for the Fair; here are some images of work in progress.




Jane and I got together today to photograph the image for our publicity cards for the Homespun Easter Fair, hope you like the result!


If you go to our Homespun Fair blog here I have put up a list of who's going to be there (the list is by no means complete, we still have room so if you are interested in exhibiting, please get in touch asap). We have some lovely newcomers as well as old favourites (not so much of the 'old' I here you cry!) coming along to sell their wares. It promises to be a delightful day out!
(P.S. it will help us immensely to publicise the event if you click and drag the picture onto your desktop and then insert it onto your  side bar if you have a blog. Thanks so much!)

Tour de Force

All this blustery weather has put me in the mood for some Seth Lakeman; I was lucky enough to see him play live in Falmouth a few years ago, and all I can say is he was electrifying. Enjoy the following clip!

Seth Lakeman - Kitty Jay

NEREDEN GELİRSİN?

NEREDEN GELİRSİN?
Nerden gelirsin?
Zikzak kalesinden.
Ne gezersin?
Açlık belasından.
Nerde yattın?
Beyin konağında.
Altına ne serdiler?
Perde.
Desene kupkuru yerde.
Bıyıkların neden yağ oldu?
Bıldırcın eti yedim.
Bıldırcın yağlı mıydı?
Gökte uçarken gördüm.
Saçların neden ağardı?
Değirmenden geldim.
Değirmen dönüyor mu?
Zımbırtısını duydum.
Ayakların neden ıslandı?
Çaydan geçtim.
Çay derin miydi?
Köprüyü dolaştım,
İşte geldim sana ulaştım.
CAM
Bir cam
İki cam
Üç cam
Dört cam
Beş cam
Altı cam
Yedi cam
Sekiz cam
Dokuz cam
On cam
Bu da benim amcam.

Eveleme develeme
Evvel altı elma yedi
Seren sekiz serçe dokuz
Tarmanın topu kara
A devenin çatı kara

TAVŞAN

Kapıdan tavşan geçti mi?
Geçti
Tuttun mu?
Tuttum
Kestin mi?
Kestim
Tuzladım mı?
Tuzladım
Pişirdin mi?
Pişirdim
Bana ayırdın mı?
Ayırdım
Hangi dolaba koydun?
Çık çık dolaba koydum
Haydi, al getir
Getiremem
Neden getiremezsin?
Kara kediler yemiş.
Vay vay, miyav

ELLERİM PARMAKLARIM

ELLERİM PARMAKLARIM
Sağ elimde beş parmak,
Sol elimde beş parmak
Say bak, say bak, say bak.
Hepsi eder on parmak.
Sen de istersen saymak
Say bak, say bak, say bak.
Hepsi eder on parmak

KOMŞU, KOMŞU

KOMŞU, KOMŞU
-Komşu, komşu !
-Hu, hu!
-Oğlun geldi mi?
-Geldi
-Ne getirdi?
-İnci, boncuk.
-Kime, kime?
-Sana, bana.
-Başka kime?
-Kara kediye
-Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı
-Ağaç nerede?
-Balta kesti
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu

HAKKI

HAKKI
Hakkı hakkının hakkını yemiş.
Hakkı Hakkı’dan hakkını istemiş.
Hakkı Hakkıya hakkını vermeyince
Hakkı da Hakkı’nın hakkından gelmiş

EBE

Ebe ebe gel bize
Uzaktan vur elimize
Eğer vuramazsan
Ebesin ebe
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi,
Bunu sana kim dedi?
Diyen dedi on yedi
Yağlı böreği kim yedi?

KARNIM AÇ

KARNIM AÇ
Karnım aç
Karnına kapak aç
Değirmene kaç
Değirmenin kapısı kitli
Heybaşı bitli

KEÇİLER

KEÇİLER
Ayşe Hanımın keçileri,
Hop hop hopluyor,
Arpa, saman istiyor,
Arpa, saman yok,
Kilimcide çok.
Kilimci kilim dokur,
İçinde bülbül okur.
İki kardeşim olsa,
Biri ay, biri yıldız,
Biri oğlan, biri kız,
Hop çikolata çikolata,
Akşam yedim salata,
Seni gidi kerata.

ÜÇ

ÜÇ
Sayıları sayarken
Karşıma çıkar birden.
Ne aslan ne kaplan,
Burma bıyıklı tavşan.
Tutması güç mü güç;
Adı üçtür , üç.

EL EL EMEK

EL EL EMEK
El el emek,
Hani bana yemek.
Yemek gitti kediye,
Bana geldi hediye.
Hediyemi aldılar,
Beni yola saldılar.
Çık çık ceviz,
Bu oyundan çıkın siz

LEYLEK

LEYLEK
Leylek leylek lekirdek,
İki dirhem bir çekirdek.
Lak lak eder kuş dilince,
Göçüp gider güz gelince.
Yedi iklim dört bucak,
Gezip tozar şen şakrak.

ELMA ATTIM DENİZE

ELMA ATTIM DENİZE
Elma attım denize,
Gidiyor yüze yüze.
Ben vuruldum Filize,
Filiz akın.
Evi yakın,
Onu seven Cüney tarkın.
Kın kın kın,
Kına gecesi.
Si si si,
Simitçi çi çi çi.
Çİğ köfte te te te,
Telefon fon fon fon.
Fan fi li fon,

SENİN BAŞIN

SENİN BAŞIN
Biberler biberler
Merdivenden inerler
Elimi kestin kan çıktı
Karpuzu kestim bal çıktı
Kız senin başın kel çıktı.

Rare Disease Day and the promises of personalized medicine

O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...