Christmas and New Year Opening Times
at The Sea Garden
I shall be open daily up to and including Sunday 4th January
1 - 5pm
except for Christmas Day, Boxing Day and Monday 29th December
May I wish all my customers and all you dear blog readers a very Merry Christmas and a Happy, healthy and prosperous New Year to come x x x
Thank you for your company and friendship
2015 EĞİTİM PROGRAMI
Daha önce yayınladığım eğitim programında bazı değişiklikler olmak zorunda kaldı. 2015 yılındaki en güncel eğitim programı şöyle;
HİKAYE ANLATICILIĞI
Ne: Hikaye Anlatıcılığının temel metodları
Ne zaman: 16-17.05.2015
Atölye Yürütücüsü: Ben Haggarty (http://benhaggarty.com/)
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
HİKAYELERLE SAĞALTIM (HEALING STORYTELLING)
Ne: Hikaye anlatıcılığının sağaltıcı yönleri
Ne zaman: 04-11.07.2015
Atölye Yürütücüsü : Ashley Ramsden (http://www.ashleyramsden.com/)
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
*** Atölyeler ile ilgili ayrıntılı bilgileri yakında bloğumda ve facebook sayfamda (https://www.facebook.com/nazli.cevik.3) paylaşacağım.
HİKAYE ANLATICILIĞI VE BEDEN KULLANIMI
Ne: Hikaye Anlatıcılığında konuşan beden
Ne zaman: 24-25.01.2015
Atölye Yürütücüsü: Ragnhil A. Morch (www.ramorch.com)
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
İLERİ SEVİYE ANLATICILIK EĞİTİMİ
Ne:Kuzey Avrupa Masalları
Ne zaman: 21-22.02.2015
Kim: Heidi Dahlsveen (http://www.dahlsveen.no)
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
MASAL ANLATICILIĞI
Ne: Masal Anlatıcılığını keşfetmek
Ne zaman: 07-08.03.2015
Atölye Yürütücüsü: Nazlı Çevik
ÇOCUKLARA NASIL MASAL ANLATMALIYIM?
Ne: Çocuklara masal anlatırken nelere dikkat etmeliyiz?
Ne zaman: 28-29.03.2015
Atölye Yürütücüsü: Nazlı Çevik
Ne: Hikaye Anlatıcılığının temel metodları
Ne zaman: 16-17.05.2015
Atölye Yürütücüsü: Ben Haggarty (http://benhaggarty.com/)
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
HİKAYELERLE SAĞALTIM (HEALING STORYTELLING)
Ne: Hikaye anlatıcılığının sağaltıcı yönleri
Ne zaman: 04-11.07.2015
Atölye Yürütücüsü : Ashley Ramsden (http://www.ashleyramsden.com/)
Kimler için: Bu atölyeye hem yeni başlayanlar hem de daha önce hikaye anlatıcılığı eğitimi almış olanlar katılabilirler.
*** Atölyeler ile ilgili ayrıntılı bilgileri yakında bloğumda ve facebook sayfamda (https://www.facebook.com/nazli.cevik.3) paylaşacağım.
A little Festive cheer!
For the first time I decided to have a real Christmas tree in the shop this year.....
I've really enjoyed decorating it. I seem to have a bit of a bird theme going on, with white china birds which clip onto the tops of branches, and several varieties of glass birds hanging alongside the usual assortment of glass angels. I love the way the lights sparkle off the glass, especially when it gets dark outside. Banishing the cold and wet and dismal winter days, just for a while.
(Antique French bridal crown: £95)
(Vintage map bunting: £16.50)
(My handmade paper and lace angels: £12.50)
The latest selection of 'Jars of Inspiration', in beautiful vintage heavy cut-glass preserve jars.
(Large buff handmade gift labels: £2 each)
I have been experiencing major problems with my broadband lately, not being able to send/receive emails, update the blog etc, and I can't load up anything new onto my web shop page, extremely frustrating!!!! (I'm using someone else's internet signal to write this......) Why oh why does my broadband fluctuate so much - one week working perfectly well, the next so slow I just give up trying? Apologies for the rant......The worst thing was I couldn't watch 'Strictly' on iPlayer! Am very much hoping things will be back to normal in time for the Grand Final on Saturday; I'm rooting for Caroline to win, how about you?
xxx
TATLI RÜYALAR
Bilmediğin dilde şarkılar söyleniyor. Adına ‘’şahane’’ öyküler yazabileceğin bir kadın adını almışlar iliştirmişler oturduğun mekanın kapısına. Dik merdivenler çıkıyorsun bir kaç bardak biraya doğru. Birkaç bardak bira sen oluyor hikayen oluyor yolun oluyor. Takip ediyorsun köpükleri, köpükler seni gönlüne, zihnine, insanlığına, adamlığına, kadınlığına doğru kovalıyor.
Her yudum bir soru her cevap biraz daha sen.
Çalan telefona kadar ‘’sen’’ olabildiğin zamansızlıklar.
******
Kendini tamamlayamayan herkes- ki maalesef bu gideyim şu kitapçıya üç takside onlarca kişisel gelişim kitabı yükleneyim taksit taksit tamamlayayım yahuuu diyebileceğimiz bir konu değil, bir ömürlük mevzu - kendini başkasında tamamlamaya çalışıyor . Bu durumun en büyük kazığını da maalesef aşklı meşkli mevzular yiyor. Sonra gelsin kadınları anlamak zorlar , gitsin bu adamlar ne kadar da sığlar ….
Aslında olay basit .
Gerçekten .
Hayatındaki kimse hiçbir şey ya da durum seni tamamlayan şeyler değiller.
Yani mesela mahallenin en güzel kadını ile çıktığında senin aşk halin tamamlanmış olmuyor. Tıpkı o meşhur markadan aldığın sütyenin kadınlığına fayda etmemesi gibi.
En çıplak kaldığın en insan haline yaklaşabildiğin anda tamamlanmaya başlıyor içindeki onlarca farklı hal. O zaman geldiğinde yeterince soyunabildiğinde , başka şeylerle süslemene ya da süslenmene gerek kalmıyor zaten. Hayatı da insanları da en saf haliyle anlamaya yaklaşabiliyorsun. -Anlamak büyük iddia , anlayabilmek mümkün mü emin değilim hala -
Kendine dokunabildiğin an karşındakini de gerçekten tanımaya başlıyorsun.
Arkadaşının kendisini görebildiğinde, yani onu senin arkadaşın yapan halini değil onu kendi yapan halini tanımaya başladığında , benim arkadaşım bunu yapmalı iç güdüsünden kurtulup o böyle yapar demeye başladığın anda ayıyor zihnin yaşadığın şeyin isimsiz, kalıpsız, desensiz paketsiz ,çok gerçek ve kıymetli olduğuna.
Ya da bir adamın elini tutuyorsun mesela uğruna ohoo ne aşklar ne masallar . Karşılıklı anlaşamamalar üzerine edilen kavgalar, başkalarının doğru kabul ettikleri üzerinden değerlendirmeler. Ne kadar güzel; tutmuşsun elini aşkın, koçacaksın parklara bahçelere içinden geldiğince konuşacaksın, soracaksın .. Tamam sevişeceksin elbette . Ama hayvani güdülerinle değil yani hayatına aldığın adamın ya da kadının varlığı, yokluğu ,memesi,pipisi , ses tonu neyse artık rahatsızlığın yüreklice söyleyeceksin, birlikte çözersiniz. Tartışmaktan korkmanın anlamı yok ki.. İnsanlar sahiden konuşa konuşa .. Üstünü örtüp hiç sorun yokmuş gibi pembe dizi aşıkları rolü yapmanın faydası yok . Ondan sonra kaybetme kaygıları, ilişkideki güç savaşları …
Kaybetmek, silip atmak, hep sevilmek, çok sevilmek, terk etmek , terk edilmek bütün bu tık peşindeki uyduruk haber sitesi başlığı benzeri kaygılara lüzum kalmayacak sonunda bana inanırsan.
He bütün bunlar mükemmelin anahtarı mı, tabi ki hayır, gidebilir ,aldatabilir , sen daha çok sevmiş olabilirsin ama eğer tüm bunlar oluyorsa ne yaparsan yap kendini ne kadar kandırırsan kandır gerçek olmayan bir şeyin içinde debeleniyorsundur.
‘’Gerçekle’’ , ‘’mana ile ‘’ benim işim olmaz diyorsan, yapacak bir şey yok sana
TATLI RÜYALAR
İç Ses - 8
İnsan kendine eksik olduğunda her şeye fazla hissediyor.
Sanki varlığı değdiği her yere yükmüş gibi oluyor.
Sanki çıksa bir sabah bilmediği bir yola tanıdık kimse kalmayana dek gitse herkes için en iyisi olacak gibi .
Sanki bir suçmuş ve kimseler görmeden …
KURNAZ T İ LK İ
1. KURNAZ TİLKİ
Bir varmış bir yokmuş tilkiyle ayı varmış. Tilki;
“Hadi bağa gidelim üzüm yiyelim” demiş.
“Burnumuzdan gelene kadar üzüm yiyeceğiz” diye de gitmeden anlaşmışlar.
Gitmişler bağa yemişler yemişler. Tilki burun deliklerine iki üzüm sokuvermiş;
“Benim burnumdan geldi” demiş. Ayının burnundan gelmemiş ayı kaba
bizim gibi. Karnı davul gibi olmuş yiye yiye. Oradan bağın sahibi çıkıvermiş elinde
tüfekle. Tilki önden hemen koşmuş bağa girdikleri geçitten çıkıvermiş dışarı. Ayı
şişmiş karnıyla çıkamamış. Tilki’ye;
“Beni kandırdın” demiş ama faydası yok gari.
Tilki oradan giderken giderken yolda balıkçı gidiyormuş. Onu görmüş. Ölü
gibi yatıvermiş yolun üstüne boylu boyunca.
“Bunun kürkü para eder” demiş balıkçı almış da arabanın üstüne atıvermiş.
Tilki de arkadan hep balıkları atmış sonra kendi de atlamış götürmüş balıkları evinin
tavanına dizmiş. Balıkçı varmış köye balıkları satacak bir bakmış balıklar yok.
“Eyvah! N’oldu benim balıklar?” Tilkinin yaptığını anlamış tabi.
“Gideyim o tilkiyi bulayım öldüreyim!” demiş. Gitmiş o tilkiyi aramaya.
Bulmuş tilkiyi;
“Nasıl ettin sen bunu sen ölüydün ya!” demiş.
“Ben seni aldattım balıkları da tavana dizdim” demiş. “Ama istersen demiş
gidelim şuradan benim kuyruğuma sepet bağlayalım senin kuyruğuna testi
bağlayalım şurdan nehirden geçen balıkları avlayıvereyim sana” demiş.
Balıkçı da;
“Tamam” demiş.
135
Adamın kuyruğuna testi bağlanınca kalkar mı? Dolmuş testi adam
kalkamamış suyun içinde kalmış; “kırk kırk” etmiş boğulmuş. Tilkinin kuyruğundaki
sepetten su akmış geçmiş. Tilki;
“Gitti kırk tane balık bulamadı orada kaldı” demiş. Kurnaz Tilki ya herkesi
aldatmış.
Hatice AZAK, Paşaköy
Bir varmış bir yokmuş tilkiyle ayı varmış. Tilki;
“Hadi bağa gidelim üzüm yiyelim” demiş.
“Burnumuzdan gelene kadar üzüm yiyeceğiz” diye de gitmeden anlaşmışlar.
Gitmişler bağa yemişler yemişler. Tilki burun deliklerine iki üzüm sokuvermiş;
“Benim burnumdan geldi” demiş. Ayının burnundan gelmemiş ayı kaba
bizim gibi. Karnı davul gibi olmuş yiye yiye. Oradan bağın sahibi çıkıvermiş elinde
tüfekle. Tilki önden hemen koşmuş bağa girdikleri geçitten çıkıvermiş dışarı. Ayı
şişmiş karnıyla çıkamamış. Tilki’ye;
“Beni kandırdın” demiş ama faydası yok gari.
Tilki oradan giderken giderken yolda balıkçı gidiyormuş. Onu görmüş. Ölü
gibi yatıvermiş yolun üstüne boylu boyunca.
“Bunun kürkü para eder” demiş balıkçı almış da arabanın üstüne atıvermiş.
Tilki de arkadan hep balıkları atmış sonra kendi de atlamış götürmüş balıkları evinin
tavanına dizmiş. Balıkçı varmış köye balıkları satacak bir bakmış balıklar yok.
“Eyvah! N’oldu benim balıklar?” Tilkinin yaptığını anlamış tabi.
“Gideyim o tilkiyi bulayım öldüreyim!” demiş. Gitmiş o tilkiyi aramaya.
Bulmuş tilkiyi;
“Nasıl ettin sen bunu sen ölüydün ya!” demiş.
“Ben seni aldattım balıkları da tavana dizdim” demiş. “Ama istersen demiş
gidelim şuradan benim kuyruğuma sepet bağlayalım senin kuyruğuna testi
bağlayalım şurdan nehirden geçen balıkları avlayıvereyim sana” demiş.
Balıkçı da;
“Tamam” demiş.
135
Adamın kuyruğuna testi bağlanınca kalkar mı? Dolmuş testi adam
kalkamamış suyun içinde kalmış; “kırk kırk” etmiş boğulmuş. Tilkinin kuyruğundaki
sepetten su akmış geçmiş. Tilki;
“Gitti kırk tane balık bulamadı orada kaldı” demiş. Kurnaz Tilki ya herkesi
aldatmış.
Hatice AZAK, Paşaköy
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Rare Disease Day and the promises of personalized medicine
O ur daughter Ellen wrote the post that I republish below 3 years ago, and we've reposted it in commemoration of Rare Disease Day, Febru...
-
Pakistan dizileri Hint dizilerinden farklı. Onlar gibi coşkulu olmuyor genelde. Bu yüzden yarım bıraktıklarım hayli fazla. Ama bu dizi ...
-
Pakistan dizisi önyargımı biraz olsun kıran bir dizi izledim geçenlerde. Baştan söyleyeyim Hindistan dizilerindeki gibi rüzgarlar essi...
-
İnternette bu görselle karşılaştım ve içimde derinden bir öfke dalgası yükseldi. Böyle şeyleri genelde paylaşmazdım. Çoğunlukla susan ve ken...